Onur Yaser Can davası ertelendi

Abone ol

Onur Yaser Can’ın intiharına ilişkin açılan davanın üçüncü duruşması görüldü. 4'ü polis 5 kişinin yargılandığı davada, Yaser’in arkadaşları da tanık olarak dinlendi.

İstanbul Beyoğlu’nda 2 Haziran 2010 günü narkotik polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra işkence gören ve Emniyet'e 3 hafta sonra tekrar ifadeye çağrılınca intihar eden Onur Yaser Can’ın ölümünden 12 yıl sonra 4'ü polis olmak üzere 5kişi hakkında açılan davanın üçüncü duruşması Çağlayan Adliyesi 41’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Gazete Duvar'dan Ferhat Yaşar'ın haberine göre, davayı 7 Nisan saat 10.00’a erteleyen mahkeme, duruşmaya katılmayan polis memuru Muhammet Ongun’un bir sonraki duruşma için zorla getirme kararı verdi. Can ailesi avukatlarının "işkenceye suç duyurusu" talebi ise reddedildi.

Davada, meslekten ihraç edilen başkomiser Hakan Aydın, polis memurları Onur Ülker, Yunus Başay, Muhammed Ongun ve bilirkişi Zafer Kökdemir, ‘kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme’, bir bilirkişi ise ‘gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme’ suçlamalarından yargılanıyor.

Saat 14.28’de başlayan duruşmaya polisler SEGBİS ile katıldı. Bilirkişi Zafer Kökdemir ile avukatı ve sanık Muhammet Ongun katılmadı. Onur Yaser Can’ın arkadaşları da duruşmada tanık olarak dinlendi.

Can’ın arkadaşı Baki Burak Acıl, “Yaser benim üniversite arkadaşım. 2000’den beri tanıyorum. Hayat dolu bir insandı. Nasıl kaybettiğime hâlâ şaşkınım. Neler yaşandığından bahsetmek istiyorum. Üç kez buluştuk. Takip edildiğini söyledi. Karaköy’de baş başa konuştuk. Her buluşmada çaresizce bakıyordu. Muhbir olmasını istiyorlardı. Biz de telkinlerde bulunup seni kimse takip etmez diyorduk. Üç hafta içerisinde psikolojisinin nasıl bozulduğunu anlayamadık. Çıplak arama meşrulaştırıldı. Muhbir yapılmak istendiğini söyledi. Evrak imzalamaktan söz etti. Ama biz onu fark edemedik, anlamlandıramadık” dedi.

‘YAŞADIĞI DURUMDAN RAHATSIZDI’

Yaser’in arkadaşlarından Mustafa Çiçek, “Yaser Can'la üniversitede tanıştık. Bu olay öncesinde çalıştığı işten memnundu. Çok sevecen ve neşeli bir insandı. Yanına gittik. Yakalanıyor, Emniyet'e götürülüyor. Sonra ara ara görüştük. İfadeye çağrılmasından söz etti. Çok durağandı. Bir türlü konuşmuyordu. Yaşadığı durumdan rahatsızdı” ifadelerini kullandı.

‘YASER BİTKİN DURUMDAYDI’

Yaser’in arkadaşlarından tanık Selda Taşkın ise şunları söyledi, “Karakoldan sonra, tanıdığım Yaser değildi. Karakolda aşağılandığını, kötü davrandıklarını, çıplak arama yapıldığını söyledi. Ben de telkin ettim, 'Moralini bozma' dedim. Sonra, ‘Beni tekrar çağırdılar ve ifadem olmayan şeyleri gördüm, itiraz edince bak bu senin imzan dediler' dedi. Aile ve arkadaşlarına bir şey yaparlar diye korkuyordu. Birkaç gün sonra tekrar buluştuk. Morali düzelsin diye. Ancak Yaser sessiz ve bitkin durumdaydı. İki hafta sonra arkadaşımın öldüğünü söylediler.”

Emrah Özgün de Yaser’in üç kez Emniyet'e çağrıldığını söyledi: “Yaser hayat dolu bir insandı. Sanatla, müzikle, sergilerle ilgileniyordu. İstanbul’da iş bulduktan sonra bizim yanımızda yaşamaya başladı. Ev arkadaşı olduk. Olayın olduğu gün muhtemelen takipteydi. Araçtan indiği anda yakalamışlar. O gün bize anlatmadı. Ama sekiz gün sonra anlattı. Çıplak halde yüzü duvara dayandırılmış. Çök kalk yaptırılmış. Öksürmesi istenmiş. İki gün sonra tekrar arıyorlar. Tarih hatası olduğunu söylemişler. İlk gün yaşadığı muamelelerden ötürü korkmuş. Bugün değil yarın gelsem olur mu demiş. Loş ışık altında bir tutanağa imza attırmışlar. Okuyamadığını söyledi. Takip edildiğini söyledi. Polisin eve baskın yapacağından, iş yerine gidileceğinden, patronuyla konuşulacağından korkuyordu. Yemek yemeğe gittiği lokantada yanına geldiklerini söyledi. Çok tedirgindi. Ne yazık ki o günden sonra hayata tutunmadı. Üçüncü kez çağrıldı. Avukat ayarlamaya çalıştılar. Avukat ayarlama sürecinde de zorluklar yaşandı.”

‘UZUN SÜRE ÇIPLAK KALDI’

Aziz Köse ise Yaser’i şu sözlerle anlattı: “Yakalandığı gece her şey değişti. Şoka girmişti. Yaser o krizi atlatamadı. Hayata geri çekmeye çalışıyorduk. Ama tüm çabalara elimizden kaydı gitti. Yaser bir türlü iyileşmedi. Yaser’in olmayacak davranışları oldu. Geri dönmeyen bir hal aldı. Birden fazla kez ifadeye çağrıldı. Uzun süre beklediğini, çıplak olduğunu, böylece beklediğini söyledi. İfadesini imzalarken plaka gördüğünü söyledi. Ama öyle bir şey yazmadığını söyledi.”

‘BU KATİLLER HÂLÂ SUÇ İŞLİYOR’

Yaser’in kardeşi Ezgi Sevgi Can da, “Bu davanın konusu evrakta sahtecilik. Ama abimin yakalanması ve yaşananları anlamak için bu evrakta sahtecilik suçunun ne amaçla işlediğini sormanızı istiyorum. Evrakta sahtecilik suçu, işkence kötü muamele suçunu gizlemektir. Bu katiller bu çocuğu öldürdü. Bütün ailemi kaybetmeme sebep oldular. Bu işkenceci polislerle karşılaşmasaydı bugün aramızda olurdu. Bunlar hâlâ suç işliyor" diye konuştu.

Sinan Ateş'in dayısı MHP'den istifa etti Siyaset AKP'li bir kişi sokak röportajında söyledikleri ile pes dedirtti: 'Erdoğan peygamberin varisidir' Güncel Uğur Dündar'ın acı günü Güncel Cemevi Başkanlığı'na Soylu'nun danışmanı atandı: Aleviler tepki gösterdi Güncel