İzmir İçin Korkutan Senaryo! Su Seviyesi Kritik Eşikte
İzmir’in en büyük içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı’nda su seviyesi kritik seviyelere indi. Uzmanlara göre eylül ayında bu oran yüzde 3’e kadar gerileyebilir. Prof. Dr. Doğan Yaşar, asıl sorunun kuraklık değil, yanlış su yönetimi olduğunu söyledi.
İzmir’in en önemli içme suyu kaynaklarından Tahtalı Barajı’nda su seviyesi yüzde 15,19’a kadar düştü. Bu oran, son yıllarda kaydedilen en düşük seviyelerden biri olurken, uzmanlar yaz ayları ilerledikçe bu oranın daha da gerileyebileceği uyarısında bulunuyor. TÜBA Üyesi ve iklim uzmanı Prof. Dr. Doğan Yaşar, barajdaki bu düşüşün yalnızca doğal nedenlerle değil, esas olarak hatalı su politikalarından kaynaklandığını belirtti.
İzmir genelinde azalan yağışlarla birlikte barajlarda da gözle görülür bir kuruma yaşanıyor. Kentin içme suyu ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Tahtalı Barajı'nda su seviyesi, geçtiğimiz yıla göre neredeyse yarıya düştü. Suların çekilmesiyle birlikte daha önce su altında kalan yerleşim yerleri ve tarihi Bulgurca Camii gün yüzüne çıktı.
'SORUN YANLIŞ SU YÖNETİMİ'
Yaşar, “İzmir’in ana su kaynağı Tahtalı Barajı yüzde 15,19 seviyesine düştü, bu son yılların en düşük oranı. Bu düşüş Eylül ayında yüzde 3-5 seviyelerine kadar inebilir. Barajların dolum dönemi Kasım-Nisan arasıdır; yazın seviyeler hep düşer. Sorun, yanlış su yönetimidir, kuraklık değil. Barajlar doluyken bile yüzde 55-60 oranında yer altı suyu kullanılmaya devam edildi. Manisa’daki yer altı suyu 500 metreye kadar düştü ve İzmir hala buradan su çekiyor. Bu bilinçsiz kullanım Gölmarmara gibi kaynakları kuruttu. İzmir’de su tüketimi yazın yüzde 40 artıyor. Çünkü halk, bahçe sulama, balkon yıkama, süs bitkileri sulaması gibi işlerle suyu israf ediyor. Belediyeler hala hobi bahçeleri açıyor ve suyu boşa harcıyor. Oysa kurakçıl peyzaj sistemine geçilmeli ve su tasarrufu sağlanmalıydı” dedi.
Yaşar, su krizinin temelinde eksik bilimsel yönetim olduğunu vurgulayarak, belediyelerin su stratejilerini uzmanlarla birlikte planlaması gerektiğine işaret etti:
“Türkiye’de kişi başı su potansiyeli bin 310 metreküp, İzmir’de sadece 600 metreküp. Bu, su fakirliği demektir. Buna rağmen bilimsel su yönetimi eksik, belediyelerde hidrojeologlar yok. Tarımda gereksiz su tüketen ürünler azaltılmalı, gerekirse yasaklanmalı. Avrupa’da olduğu gibi yasaklar, kısıtlamalar ve tasarruf önlemleri şart. Su kaynakları havza bazlı planlanmalı, su yönetimi siyasete alet edilmemelidir. Yer altı suları acil durumlar için korunmalı, barajlar doluyken asla tüketilmemelidir. Çünkü su varsa yaşam vardır” şeklinde konuştu.
Baraj çevresinde yaşayan vatandaşlar da kuraklık endişelerini dile getirdi. Zülfikar Ergin, barajın tamamen kuruduğunu ve suyun daha önce yola kadar ulaştığını söyledi. Lezgi Ergin ise barajın bu yıl kendilerini endişelendirdiğini belirterek, “Umarım gelecek yıl daha çok yağmur yağar” dedi.