Biz çağ atlıyoruz, batı çatlıyor!

Neşe Doster Yazar nesedoster@yahoo.com

Önce ekonomik bilgimi konuşturarak(!) okurlarımı coşturmalıyım…

Almanya; 1.258 trilyon dolar ihracat yaparak, 350 milyar dolar dışı ticaret fazlası, 56 milyar dolar bütçe fazlası vererek, yüzde 4.9 işsizlikle baş etmeye çalışarak yüzde 3 büyürken!

Türkiye; 147 milyar dolar ihracatla, 70 milyar dolar dış ticaret açığı, 60 milyar TL bütçe açığı ve 13 işsizlikle yüzde 7.4 büyüyor!

Ekonomik gerçekleri alt üst eden bu olağanüstü başarımız karşısında batı çatlamasın ne yapsın?
Şimdi eğitim bilgimi konuşturarak gözlerinizi doldurmalıyım!

Efendim! Basında okudum. Üsküdar’daki Tenzile Erdoğan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü, sırasıyla rektörlük, milletvekilliği, bakan yardımcılığı gibi görevleri ifa ettikten sonra 1500 kız öğrenciye hocalık ve müdürlük yapıyormuş. İfadesine göre en zorlu görevi bu imiş. MEB’in nitelikli niteliksiz, sınavlı sınavsız, taşımalı taşımasız, eve yakın- eve uzak gibi konularla gündeme getirdiği, daha doğrusu yapboza döndürdüğü eğitim sistemimize yönelik tartışmaların hız kesmediği gönümüzde insanın gözünü yaşartan, göğsünü kabartan, yüreğinde umut çiçekleri açtıran bu okulu ve eğitimini anlatmamak olmaz.

Milliyet Gazetesi’nden Abdullah Karakuş’un haberine göre; okulun öğrencileri üniversite düzeyinde eğitim görüyor, Harvard Üniversitesi’nden “online” ders alıyor, derslere çeşitli üniversitelerden pek çok profesör giriyor, öğrenciler üniversitelerin çalışmalarına katılıyorlar, ders dinlemeye gidiyorlar. Yani lisedeyken üniversite eğitimi alıyorlar.

2015 yılında bizzat CB’nın katıldığı törenle eğitim -öğretime başlayan okul, hem Anadolu İHL, hem de fen ve sosyal alanlarda etkinlikler yürüten bir proje okulmuş. Daha lise sıralarında profesörlerden ders alan- üniversitelerde ders dinleyen öğrencilerin hedefleri o kadar büyükmüş ki uzaya balon göndermek istiyorlarmış. Okul müdürünün ifadesine göre böylece muhteşem bir nesil
yetişiyormuş.

Müdüre hanım; öğrencilere; sorumluluk sahibi olmayı, eleştirel düşünmeyi, etkili iletişim kurmayı, verimli iş birliği yapmayı, vatanını canından çok sevmeyi, aynı zamanda bir dünya vatandaşı olarak çevresine anlamlı katkılarda bulunmayı öğrettiklerini söylemiş. Okulda pozitif ve destekleyici, yüksek beklentiler içeren stratejik bir planla eğitim verildiğinden öğrenciler özgüveni yüksek yetişiyor, bundan da hem öğretmenler, hem öğrenciler hem de veliler çok mutlu oluyormuş.

Okulda STEM laboratuvarı bile varmış. Aziz Sancar’ın çalışmaları yakından izleniyormuş, kızların erken yaştan fen- teknoloji- mühendislik- matematik eğitimine yönelmeleri için cesaret veriliyor, Yıldız Teknik Üniversitesiyle iş birliği yapılarak 21.yüzyıl becerilerini sahip bireyler yetiştiriliyormuş. Bazı derslere Üsküdar, Üniversitesi, Medeniyet Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi hocalarının girdiği okulda, akademik çalışmalara katılan kızlar şimdiden İngilizce ve Arapça olmak üzere 2 yabancı dil öğreniyorlarmış. Teknoloji ile iç içe büyüyen bu nesil için okulda TEK TV adlı televizyon stüdyosu kurulmuş. Yaparak, yaşayarak, eğlenerek öğrenen kızlar; kamere kullanımı, senaryo yazımı teknikleri, film inceleme, haber toplama, yazma teknikleri, televizyon yayıncılığı, ses, görüntü, animasyon eğitimi alınca Arapça dizi bile çekmişler. Dijital kütüphane oluşturmak için hazırlıklar varmış. Okulun öğrencileri daha çok; Mekke, Kudüs, Bosna, New York ve Paris gibi şehirlere gitmek istiyor, Arakan ve Doğu Guta için yardım topluyorlarmış. Yurtdışındaki okullarda okumaları için etkin rehberlik hizmeti veriliyor, öğrenci değişimi çalışmaları yapılıyormuş…

Tüm bunları duyup okuyan “Ey Batı!” çatlamasın da ne yapsın!

Özetin özetine gelince; Daha lisedeyken üniversite eğitimi alan bu okulu ve emeği geçenleri kutluyoruz. Darısı bütçesiz, arkasız, desteksiz eğitim kurumlarının başına! Darısı okulsuz, illerin, öğretmensiz okulların, dersleri boş geçen üniversitelerin, apartman dairesine sıkıştırılarak açılan ve adına üniversite ya da yüksekokul denilen kurumların başına…

Darısı iş bulamayan, atanamadığı için intihar eden, kendilerine güven duyulmayan, parasal sorunlarla, eğitim sistemiyle boğuşan, toplumun sürekli kendine biçtiği dar kalıplara sığdırılmaya çalışılan, kolay yaftalanan, ihtiyaç duyulduğunda; “bugünümüz- yarınımız”, pratiğe gelindiğinde ise; “gençler kim, onlar beceremez!” denilerek dışlananların başına…

Tüm yazılarını göster