Merkez Bankası şikayet etmişti: Gelecek Partisi Sözcüsü ifade verdi, 'istifa' çağrısında bulundu

Abone ol

Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) şikâyeti üzerine İstanbul Adliyesi'nde ifade verdi

Merkez Bankası, Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan hakkında 1 Ağustos 2022 tarihinde, bir televizyon programında yaptığı açıklamaları gerekçe göstererek suç duyurusunda bulunmuştu.

Özcan, bugün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gelerek savcılığa ifade verdi.

Serkan Özcan, savcılığa ifade verdikten sonra adliye önünde açıklama yaptı.

Özcan, “Kasten görevi ihmal suçu işleyenlerle, görevde ihmal sebebiyle muazzam kamu zararına yol açanlarla ve kamu kaynaklarını israf edip milleti açlıkla baş başa bırakanlarla mücadelemizi yılmadan sürdürmek, muhalefet partisi olarak hem siyasal hakkımız hem de sorumluluğumuzdur” dedi.

Özcan, şunları söyledi:

''BU GÜZİDE KURUMUN ÇEKİRDEKTEN YETİŞTİRDİĞİ BİR ÇALIŞANIYIM''

''Öncelikle belirtmek isterim ki 1999 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisat bölümünden mezun olduktan sonra sınavlarına girip sonrasında 10 yılı aşkın bir süre şikayetçi kurum olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda gururla çalışmış biriyim. Bu güzide kurumun çekirdekten yetiştirdiği, değer verip yurt dışında yüksek lisansa yolladığı donanımlı bir çalışanıydım. Daha sonra 20 sene özel ve kamu bankalarında tecrübelerim oldu.

''ŞİKAYET, SİYASİ BİR NİTELİK TAŞIMAKTADIR''

Söz konusu şikâyet, tamamen siyasi bir nitelik taşımaktadır. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve yöneticilerine yönelik haklı eleştirilerimin kamuoyunda ses getirmesi karşısında, bu eleştirilerimi sindirme ve bastırma amacı taşımaktadır. Şahap Kavcıoğlu’nun bu tutumu, yasaların kendisine yüklediği görevi tam bir tarafsızlık içinde yerine getirmesi beklenen bir kamu görevlisinden ziyade, kendisinin geçmişte yürüttüğü siyasetçi kimliğine uygun görülmektedir. Şahap Kavcıoğlu yönettiği bu güzide kurumu, bulunduğu makamı ve kamu gücünü arkasına alarak, rakip gördüğü bir siyasetçi ile hesaplaşmaya ve muhalefeti sindirmeye çalışmaktadır.

''MERKEZ BANKASI'NA ASIL ZARAR VERENLER GEREKLİ BİLGİ VE TECRÜBEYE SAHİP OLMADAN KURUMDA YÖNETİCİLİK YAPANLARDIR''

Çekirdekten yetişen bir Merkez Bankacı olduğum için ve kariyerimin 10 yılını bu kuruma adadığım için; yetişmemde büyük emeği olan Merkez Bankası’nın itibarını ve saygınlığını korumak konusunda azami derecede hassas oldum ve hassas olmaya da devam edeceğim. Bu değerli kurumun saygınlığını, itibarını asıl kıranlar; kurumun kültürünü, yapısını, işleyişini, insan kaynağını, teamüllerini bilmediği ve her şeyden önemlisi Merkez Bankacılığının gerektirdiği bilgiye ve tecrübeye sahip olmadığı halde Merkez Bankası’nda yöneticilik yapan, ülkemize ve toplumumuza telafisi mümkün olmayacak ekonomik zararlar verenlerdir.

''TCMB'NİN İTİBARINI ASIL SARSANLAR, REZERVLERİ HUKUKSUZCA SATANLARDIR''

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın itibarını asıl sarsanlar, bu ülkenin yıllardır biriktirdiği uluslararası rezervleri hukuksuzca satanlardır. Türk parasının değerini korumakla görevli ve sorumlu olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı, yürüttüğü kamu görevi sebebiyle hesap verilebilirlikle yükümlüdür. Merkez Bankası Başkanı gibi kamuya mal olmuş kişilerin; görevlerini yerine getirirken kamu menfaatini ilgilendiren sonuçlara yol açacağı dikkate alındığında, hukuk devleti ve demokrasi açısından tahammül edilmesi gereken ağır eleştirilere, rahatsız edici olsa bile katlanma yükümlülüğü vardır.

''MERKEZ BANKASI’NIN HÜKMİ ŞAHSİYETİNİ HEDEF ALAN BİR ELEŞTİRİDE DE BULUNMADIM''

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kanunu ile korunmak istenen kurumun yöneticileri ve bunların izlediği akıl ve bilimden uzak politikalar değil, kurumun kendisinin hükmi şahsiyet olarak itibarıdır. Şikâyet dilekçesinde bahis konusu edilen televizyon programındaki konuşmalarımda, yıllarımı verdiğim kurumumun itibarını zedeleyici bir ifadeye asla yer vermedim. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın hükmi şahsiyetini hedef alan bir eleştiride de bulunmadım. İfadelerimde, yöneticilerin liyakatsizliğini ve bu nedenle millete ödettikleri bedeli eleştirerek kamunun yararını korumayı amaçladım. Şikâyet dilekçesinde yer verilen sözlerim, tamamıyla bir vatandaş ve siyasetçi olarak Anayasamız tarafından güvence altına alınmış olan düşünce ve ifade hürriyeti hakkı çerçevesindedir.

''KAVCIOĞLU’NUN GÖREVE ATANDIĞI MART 2021’DE YÜZDE 16 OLAN YILLIK TÜKETİCİ FİYAT ENFLASYONU, NE YAZIK Kİ BUGÜN YÜZDE 80’E ULAŞMIŞTIR''

Yıllarca kurumda çalışmanın verdiği tecrübe ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın görev ve yetkilerinin ne olduğunun gayet farkındayım. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın görev ve yetkilerini belirleyen 1211 Sayılı Kanun’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın temel görevi 'fiyat istikrarını sağlamak' olarak belirlenmiştir. Aynı maddenin devamında da 'Hükümetle birlikte Türk lirasının iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almak' bankaya görev olarak yüklenmiştir. Şahap Kavcıoğlu’nun göreve atandığı Mart 2021’de yüzde 16 olan yıllık tüketici fiyat enflasyonu, ne yazık ki bugün yüzde 80’e ulaşmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yöneticileri Türk lirasının iç değerini de dış değerini de koruma görevini ihmal etmişlerdir.

''GÖREV SÜRESİ BOYUNCA ENFLASYONU ALDIĞI SEVİYENİN 5 KATINA ÇIKARACAK KADAR GÖREVİNİ İHMAL EDEN BAŞKA BİR MERKEZ BANKASI BAŞKANI OLMAMIŞTIR''

Türkiye tarihinde görev süresi boyunca enflasyonu aldığı seviyenin 5 katına çıkaracak kadar görevini ihmal eden başka bir Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı olmamıştır.

Sözlerimin arkasındayım. Bir siyasetçinin; Türkiye’ye yatırım yapmış, üretim yaparak, istihdam sağlayarak, vergi ödeyerek ülkemize hizmeti dokunan herkese yapılan her türlü haksızlığa ve saygısızlığa karşı çıkması görevinin gereğidir.

''KASTEN GÖREVİ İHMAL SUÇU İŞLEYENLERLE MÜCADELEMİZİ YILMADAN SÜRDÜRMEK HEM SİYASAL HAKKIMIZ HEM DE SORUMLULUĞUMUZDUR''

Bugün iş dünyası ülkedeki baskı ortamından dolayı düşüncelerini dile getirememektedir. Kamuoyu karşısında gerektiğinde hükümetteki ve kamu hizmetlerindeki kusurları açıkça eleştirebilecek olanlar benim gibi muhalif siyasetçilerdir. Milletin ve iş dünyasının hakkını bir siyasetçi savunduğunda, düşüncelerini ifade etmesi kovuşturmaya veya yargılamaya konu edilirse kamunun menfaatleri haleldar olur. Kasten görevi ihmal suçu işleyenlerle, görevde ihmal sebebiyle muazzam kamu zararına yol açanlarla ve kamu kaynaklarını israf edip milleti açlıkla baş başa bırakanlarla mücadelemizi yılmadan sürdürmek, muhalefet partisi olarak hem siyasal hakkımız hem de sorumluluğumuzdur.

''MERKEZ BANKASI’NIN KURUMSAL İTİBARINA EN ÇOK ZARAR VERENLER KURUMU SİYASETİN ARKA BAHÇESİNE ÇEVİRENLERDİR''

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bağımsızlığını ihlal eden, kurumsal birikimini yok sayan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu çerçevesindeki görevlerde yürütmeden talimat alarak iş yapan her yönetici, görevini ve sorumluluğunu ihmal etmekte, kurumun itibarını zedelemektedir.

Bankanın itibarının benim sözlerimle mi, yoksa Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve Para Politikası Kurulu üyelerinin aldığı kararlarla mı zedelendiği her türlü kuşkudan uzaktır. Eleştirilerim açıkça kişilere yöneliktir. Bu da kurumun itibarını zedelemez, aksine doğruyu görmek isteyen kişilere yol gösterir, ışık tutar.

''BU SÜREÇ, MERKEZ BANKASI BAĞIMSIZLIĞININ SÜREKLİ OLARAK İHLAL EDİLMESİ VE BANKAYA KANUNLA VERİLEN GÖREVLERİN ISRARLA YERİNE GETİRİLMEMESİ İLE BAŞLAMIŞTIR''

Bugün ülkemizde yaşanan ağır enflasyonun, hayat pahalılığının, yoksulluğun en önemli sebebi Merkez Bankası’nın sorumlu olduğu para politikasının; akla, iktisat bilimine, merkez bankacılığının temel ilkelerine, genel kabul gören para politikası uygulamalarına aykırı bir şekilde uygulanmış olmasıdır. Bu süreç Merkez Bankası bağımsızlığının sürekli olarak ihlal edilmesi ve Bankaya kanunla verilen görevlerin ısrarla yerine getirilmemesi ile başlamıştır. Milletin yoksullaşmasına yol açan politikaların en büyük sorumlusu kanunun verdiği temel görev olan enflasyonla mücadeleyi yapmayan Merkez Bankası Başkanı ve yöneticilerdir.

''DÜNYADA PARASI BU KADAR KISA SÜREDE BU KADAR DEĞER KAYBEDEN BAŞKA BİR ÜLKE NEREDEYSE BULUNMAMAKTADIR''

Eleştirilerimin konusu olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yöneticilerinin görevde olduğu süre zarfında Türk ekonomisinde, ifademde de belirttiğim, inanılması zor gelişmeler yaşanmıştır. Amerikan doları sadece 18 ayda 7,25’ten 18,40’a çıkmıştır. Dünyada parası bu kadar kısa sürede bu kadar değer kaybeden başka bir ülke neredeyse bulunmamaktadır. Yıllık tüketici ve üretici enflasyonu yaklaşık 5 katına çıkmıştır. Ülkemiz dünyanın en yüksek 6’ncı enflasyona sahiptir. Ülkemizde gıda enflasyonu dünyanın en yüksek 4’üncü enflasyonudur. 50 milyon ve üzeri nüfusu olan ülkeler arasında ise enflasyon şampiyonuyuz.

''DERHAL İSTİFA ETMESİ GEREKİR''

Görevinin bilincinde olan birinin bu sonuçları görünce derhal istifa etmesi gerekirken, kendisi kurumunun enerjisini ve kaynaklarını TV programlarına suç duyurusu yaptırarak harcamaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ın kendine ait rezervleri 30 milyar ABD doları seviyesinden eksi 52 milyar ABD doları seviyesine gerilemiştir. Merkez Bankası Mart 2019’dan bu yana rezervlerinden şeffaf olmayan ve görev suçu teşkil eden satışlar yapmıştır. Bu satışlar ve detayları rezervlerin ve emanetin sahibi olan milletten saklanmıştır. Bu konu Türkiye’nin en büyük mali skandalıdır ve gün gelecek sorumluları mutlaka yargı önünde hesap vereceklerdir.

''TÜRK İŞÇİSİ, 300 ABD DOLARININ ALTINDA ASGARİ ÜCRET İLE BİR NEVİ ÜCRETLİ KÖLE HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR''

Berat Albayrak ve Murat Uysal döneminde gerçekleşen ve kamuoyunda ‘128 milyar dolar skandalı’ olarak bilinen bu satışlara Nureddin Nebati ve Şahap Kavcıoğlu döneminde 75 milyar ABD dolarının daha eklenmiştir. Rezervlerin bu zayıf yapısı nedeniyle ülke risk primi ve borç yükü artmış, faize ödenen tutarlar katlanmıştır. Merkez Bankası’nın itibarı benim eleştirilerimle değil, kurumun şeffaflıktan uzaklaştırılmasıyla, verilerin karartılmasıyla ve hukuk dışı işlere bulaştırılmasıyla yerle bir olmuştur. Milletimiz son beş yılda dolar bazında neredeyse reel olarak yüzde 40 fakirleşmiş gelir dağılımı alt üst olmuştur. Türk işçisi 300 Amerikan dolarının altında asgari ücret ile bir nevi ücretli köle haline dönüşmüştür.

''ÜLKEMİZİ BÜYÜK BİR EKONOMİK KRİZİN İÇİNE SÜRÜKLEMİŞLERDİR''

Çalışanların ve gençlerin ev sahibi olma ümitleri bitmiş, kiracılarla ev sahipleri arasında cinayetlere varan olaylar yaşanmaya başlamıştır. Artık ülkemizde çocuk, genç ve çalışan yoksulluğu, derin yoksulluk kavramları konuşulur hale gelmiştir. Donanımlı gençlerimiz hayat pahalılığı ve kayırmacılıktan bıkmış, kaderlerini ülke dışında aramaktadırlar. Türkiye’nin bundan daha büyük bir beka sorunu yoktur. Hayat pahalılığı ve işsizliğin baş sorumlusu Merkez Bankası Başkanı ise görevini yerine getirmek yerine TV programı izleyip savcılığa suç duyurusu yaparak vaktini geçirmektedir. Merkez Bankası Başkanının da içinde olduğu bir grup siyasi ve bürokrat, 2021 yılı Eylül ayından bu yana literatürde ve uygulamada hiçbir geçerliliği olmayan ‘faiz düşerse, enflasyon da düşer’ iddiasının peşine takılıp, ülkemizi büyük bir ekonomik krizin içine sürüklemişlerdir. 3 ay içinde iddia ettikleri model çökmüş, kurlar ve enflasyon patlamıştır. Yöneticiler, yapılan yanlışlardan ders çıkarıp hatalı politikalarında ısrar etmekten vazgeçecekleri yerde Kur Korumalı Mevduat sistemine geçmişlerdir. Bilanço korkunçtur. Milletin kaynaklarından bugüne kadar 261 Milyar TL birkaç yüz bin varlıklı kişiye dolar almasınlar diye ödenmiştir.

''SİZE HESAP SORMAYA DEVAM EDECEĞİM''

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı'nın görev süresi içerisinde millet bu kadar fakirleşirken banka karları 7 katına çıkmıştır. Millet yüzde 40 ile krediye erişemezken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bugün bankalara yüzde 12 faizle 1 Trilyon TL kaynak sağlamaktadır. Bu uygulamalar tarihin işgallerden sonra gördüğü en büyük ve vahşi servet transferidir. Bu vahşi servet transferinin baş sorumlularından biri de görevini yapmayan TCMB Başkanıdır. Tüm bu nedenlerle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve tüm para politikası üyelerini derhal hiç vakit geçirmeden istifaya davet ediyorum. İstediğiniz şikayetlerde bulunun, elinizde hangi imkân varsa kullanın. Ben sizin boş yere işgal ettiğiniz Merkez Bankası'nın bana öğrettikleri ile bu millete borcumu ödemeye ve size hesap sormaya devam edeceğim.''

CHP'li Tanal 'yapılmayan caminin' parasını sordu: Peygamberler şehrinde kayıp camii hadisesine ilk kez rastlıyoruz Siyaset Yine göz kırptı: Mehmet Ali Çelebi gönlündeki lideri tarif etti, Cumhur İttifakı'nı adres gösterdi Siyaset "Ömür boyu bu millet kan dökmeyecek, bir gün oturacak helalleşmenin zeminini arayacak" Siyaset CHP'den Aile Destekleri Sigortası seferberliği: İl başkanı hane hane anlatıyor Siyaset