Mahfi Eğilmez Acı Tablo İtirafı: Açıkça Görülüyor
İktisatçı Mahfi Eğilmez, kaleme aldığı “Gösteriş Tüketimi” başlıklı yazısında, kapitalist sistemin tüketim alışkanlıkları üzerindeki etkisini değerlendirirken, lüks tüketimin bireysel tercihin ötesinde ekonomik ve sosyolojik bir olgu olduğunu vurguladı.
Kaynak: Haber Merkezi

Mahfi Eğilmez’e göre, yüksek gelir grubundaki bireylerin pahalı ürünlere yönelmesi anlaşılabilirken, gelir düzeyi daha düşük bireylerin benzer tercihlerde bulunması farklı etkilerin sonucunda gelişiyor.

LÜKS TÜKETİMİN TEMELİNDE STATÜ ARAYIŞI VAR
Mahfi Eğilmez, lüks ürün tercihlerinin çoğu zaman ihtiyaçtan çok, statü göstergesi olarak öne çıktığını belirtti. “İnsanlar en son model cep telefonlarını almak için sıraya giriyor. Bunun bir kısmı gerçekten alım gücü yüksek olan bireylerken, büyük kısmı da bu cihazla prestij kazanacağına inanan daha düşük gelirli kişilerden oluşuyor” ifadelerini kullanan Eğilmez, gösteriş tüketiminin temelinde, toplumda kendini daha yüksek bir konumda gösterme arzusunun yattığını söyledi.

GÖSTERİŞİN İTİCİ GÜCÜ: SÜRÜ ETKİSİ VE REKLAMLAR
Gösteriş tüketiminin yalnızca bireysel istekle değil, aynı zamanda “sürü etkisi” ve reklamların gücüyle beslendiğini belirten Eğilmez, bu tür tüketimin kapitalizmin doğal sonucu olduğunu ifade etti. Eğilmez’e göre; tüketimin amacı artık yalnızca ihtiyaç karşılamak değil, aynı zamanda çevreye mesaj vermek, ait olunan ya da olunmak istenen sınıfı temsil etmek.

GELİR SEVİYESİ VE GÖSTERİŞ ARASINDAKİ FARK
Lüks harcamaların gelirle ilişkisini de değerlendiren Eğilmez, yüksek gelir grubundaki bireylerin pahalı ürün tercihlerinin daha kabul edilebilir olduğunu, çünkü bu kişilerin zaten bu harcamaları rahatlıkla karşılayabildiğini belirtti. Ancak asıl dikkat çekici olanın, maddi durumu yeterli olmayan bireylerin kredi veya borç yoluyla bu tüketim kalıplarını sürdürmeye çalışması olduğunu söyledi. Bu eğilimin özellikle gelişmekte olan ülkelerde çok daha yaygın olduğunu da ekledi.

ARZ VE TALEP DENGESİNE YENİ BİR YORUM
Gösteriş tüketiminin ekonomik karşılıklarına da değinen Eğilmez, arz-talep ilişkisine dair iki farklı yaklaşımı hatırlattı: “Her arz kendi talebini yaratır” görüşünü savunan Jean Baptiste Say ile “Her talep kendi arzını yaratır” tezini öne süren John Maynard Keynes’in fikirlerini karşılaştıran Eğilmez, bu iki yaklaşımın günümüz tüketim toplumunda birbirini tamamladığını ifade etti.

Mahfi Eğilmez’e göre, kapitalist düzenin reklamlarla şekillendirdiği arzlar, talebi yönlendirirken; aynı zamanda gösterişe dayalı sosyal etkiler ve psikolojik faktörler, taleplerin yeni arzları doğurmasına neden oluyor. Bu döngü içerisinde, kapitalizmin ana motorunun sadece üretim değil, aynı zamanda yönlendirilmiş tüketim olduğu açıkça görülüyor.