Hakan Kara Kötü Haberi Duyurdu
Türkiye’de uzun süredir devam eden yüksek enflasyon süreci, yalnızca ekonomik göstergeleri değil, günlük yaşamı ve toplumsal yapıyı da derinden etkiliyor. Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, bu tabloyu çarpıcı bir örnekle ortaya koyarak, yüksek enflasyonun toplum üzerindeki yıpratıcı etkilerine dikkat çekti.
Kaynak: Haber Merkezi

Hakan Kara, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, yıllardır gittiği mütevazı bir lokantadaki değişimi adım adım anlatarak enflasyonun görünmeyen etkilerini somutlaştırdı. Kara’nın verdiği örnekte; eskiden sunulan ikramların ve hizmetlerin zamanla azalması, porsiyonların küçülmesi ve malzeme kalitesinin düşmesiyle birlikte sofralardaki vasatlaşma gözler önüne serildi.

Kara, bu durumu iktisat literatüründe “shrinkflasyon” ve “skimpflasyon” kavramlarıyla açıklayarak, Türkçede bu sürecin “kalitesizleşme” anlamına geldiğini belirtti.

“İKRAMLAR KALKTI, LAVAŞ KÜÇÜLDÜ, TAT KALMADI”
Paylaşımında yaşadığı değişimi detaylandıran Hakan Kara, ilk başta masaya gelen 5 çeşit ikram ve sıcak lavaşın zamanla önce azaltıldığını, sonra ise yalnızca talep edilirse getirildiğini ifade etti. Ardından antep fıstığı ikramının kaldırıldığını, turşu ve salata gibi ürünlerin lezzetini kaybettiğini, son olarak da masalardaki limon ve zeytinyağının bile yok olduğunu aktardı.

“Her gelir grubundan insan, bir şekilde bu kalitesizleşmeyi yaşıyor. Bu durum sadece restoranlarla sınırlı değil, hayatın her alanında karşımıza çıkıyor.” diyen Kara, meseleye yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir boyut da kazandırdı.

“YÜKSEK ENFLASYON, AHLAKİ BOZULMAYI DA TETİKLİYOR”
Enflasyonun sadece alım gücünü düşürmekle sınırlı kalmadığını vurgulayan Hakan Kara, “Yüksek enflasyon kaliteyi düşürür, insanları vasata mahkûm eder. Dahası, toplumsal yapıda yozlaşmayı, ahlaki erozyonu besler. Bu koşullarda kalkınma sağlanamaz.” ifadelerini kullandı.

“FİYAT İSTİKRARI ANAYASAL BİR HAK OLMALI”
Ekonomide istikrarın sağlanmasının temel şartı olarak düşük enflasyonu gösteren Kara, yönetenlerden bu konuda net ve kalıcı çözümler talep edilmesi gerektiğini vurguladı. “Fiyat istikrarını ve paranın satın alma gücünü koruma sorumluluğu anayasaya dahil edilmeli.” diyen Kara, bu yaklaşımın uzun vadede toplumsal refah için vazgeçilmez olduğunun altını çizdi.