CHP Sözcüsü Faik Öztrak'tan seçmenlere çağrı: Kendin için, ailen için, Türkiye için kararını ver

Abone ol

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün gerçekleştirdiği basın toplantısında AKP hükümetinin tarım ve hayvancılığı bitirdiğine dikkat çekti. Öztrak, CHP'nin tarım projelerinin yerli üretici için hazırlandığına dikkat çekti. Öztrak çözümün sandıkta olduğunu hatırlattı.

GERÇEK GÜNDEM /

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, tarım gündemli basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, AKP iktidarının yanlış politikalarının üreticiyi bitirdiğini ifade ederek; "Sarayın kibirlisinin yanlış politikaları nedeniyle, ülkemizde çiftçi sayısı giderek azalıyor. Son 20 yılda tarımda çalışan 2 milyon 592 bin kişi tarımda çalışmaktan vazgeçti. Alın terinin karşılığını alamayan çiftçi tarlasına küstü. Son 20 yılda, 3 milyon 735 bin hektar araziyi ekmekten vazgeçti. Az buz değil, bu iki Trakya büyüklüğünde araziye karşılık geliyor" dedi.

CHP Sözcüsü Öztrak; "Pusulanın bir tarafında, Harun olacağım deyip Karun olanlar, toplulaştırma ihalelerinde, tarım ürünü, canlı hayvan ve karkas ithalatında yaptıkları Ali Cengiz oyunlarıyla milyarlarca doları götürenler, Bu konuşulmasın diye de on parmağında on kara millete süren, milleti bölenler var. Pusulanın öbür tarafında, Beytü'l-mal'e el sürdürmeyen, bu ülkenin çiftçisi kazansın diyen milleti kucaklayan, “Senlik, benlik yoktur bizde, hepimiz bir damlayız aynı denizde” diyen Kemal Kılıçdaroğlu var" diye konuştu.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın açıklamalarının satır başları şöyle oldu:

"HÜKÜMET ÇİFTÇİYİ YALNIZ BIRAKTI"

"Cumhuriyet, milletin efendisi dediği, köylüyü, çiftçiyi, besiciyi, üreticiyi, baş tacı etti. Ama bugün çiftçi de, besici de, üretici de, milletimizin tamamı gibi “Öz yurdunda garip, öz vatanında parya” durumuna düşürüldü. Şahsım hükümeti, çiftçiyi, besiciyi, üreticiyi, ithalatla girdi fiyatları arasında ezdi. TÜİK bugün açıkladı. Sarayın Merkez Bankası’nın tabela faizini indirmeye başlamasından bu yana geçen 1,5 yılda, tarımsal üretimde kullanılan; gübrenin fiyatı yüzde 198, yemin fiyatı yüzde 191, mazotun fiyatı yüzde 188, elektriğin fiyatı yüzde 125, ilacın fiyatı yüzde 143 artmış. Maliyetler her geçen gün artarken hükümet çiftçiyi yalnız bıraktı.

Kanunun verdiği desteği hükümet ödemedi. Saray bugüne kadar kanunun emrettiği tarımsal desteğin, yarısını bile vermedi. Bir hükümet çiftçisine borç takar mı? Bunlar taktı. Ödenmeyen tarımsal destekler nedeniyle çiftçinin 17 yılda biriken alacağı 470 milyar lira. Her bir çiftçi ailesinin Saray hükümetinden, gecikme faizleri hariç, 215 bin 442 lira 45 kuruş alacağı var. Hükümet, devletin söz verdiği desteği ödemeyince, çiftçi bankaların, kredi kooperatiflerinin eline düştü."

"ŞAHSIM HÜKÜMETİ ÇİFTÇİMİZİN HAK ETTİĞİ REFAHI ELİN ÇİFTÇİSİNE AKTARDI"

"Şahsım hükümetleri son 20 yılda, bizim çiftçimizin hak ettiği refahı, ithalatla elin çiftçisine aktardı. Hasat zamanı gümrük kapılarını açıp çiftçimizi ithalat sopasıyla dövdü. Benim çiftçim dayak yedi, elin çiftçisi para kazandı. Rakamlar ortada: bu dönemde, pamuk ithalatına 30 milyar dolar, buğday ithalatına 26 milyar dolar, ayçiçeği ithalatına 7,5 milyar dolar, mercimek ithalatına 3,6 milyar dolar, şeker ithalatına 1,2 milyar dolar ödendi. Saray hükümetleri döneminde toplam 144 milyar dolarlık tarım ürünü ithalatı yapılmış. Türkiye’nin ürettiği buğday kendine yetmiyor. Üretim açığı her yıl 10 milyon ton buğday ithalatıyla kapatılıyor. Biz üretip kazanacağımıza milletin parası eloğluna gidiyor. Adana tarafında hasat başladı. Hala ortada fiyat yok. Zor durumdaki çiftçi elindeki ürünü, tüccara ucuza kaptıracak. Seçim falan demeyin buğday fiyatını bir an önce ilan edin. Buğday fiyatı 11,5 liranın Fark primi de 1,5 liranın altına düşmemeli.

Sarayın kibirlisinin yanlış politikaları nedeniyle, ülkemizde çiftçi sayısı giderek azalıyor. Son 20 yılda tarımda çalışan 2 milyon 592 bin kişi tarımda çalışmaktan vazgeçti. Alın terinin karşılığını alamayan çiftçi tarlasına küstü. Son 20 yılda, 3 milyon 735 bin hektar araziyi ekmekten vazgeçti. Az buz değil, bu iki Trakya büyüklüğünde araziye karşılık geliyor."

"ANA OLMAYINCA DANA DA KALMADI"

"Sarayın zulmünden besici de nasibini alıyor. Başta yem olmak üzere maliyetlerin altından kalkamayan üretici, gebe hayvanlarını, süt ineklerini, kesime göndermek zorunda kaldı. Ana olmayınca dana da kalmadı. Üretim olmayınca, fiyat arttı, hükümet üreticiyi destekleyerek fiyat düşüreceğine ithalata yaslandı. Hükümet elin besicilerinden 20 yılda 10 milyar dolarlık canlı hayvan ve et ithal etti. Seçimden önce de 500 bin sığır ithalatı yapılacağını duyurdu. Şaşırdık mı? Şaşırmadık. Sonuç: Karkas etin kesim fiyatı 235 liraya çıktı.

34 milyon 660 bin yurttaşımız da sofrasına iki günde bir, bir kap et yemeği koyamaz halde. Böyle devam ederse etin fiyatı 500-600 liralara çıkar. Milletimiz eti hiç yiyemez olur. Sonra da çocuklarımızın boyu neden kısa kaldı diye üzülüp dururuz."

"SÜT ÜRETİCİSİNE BİR DOKUN BİN AH İŞİT"

"Süt üreticisine de bir dokun bin ah işit. Ulusal Süt Konseyi Çiğ Sütün litresine 8,5 lira tavsiye fiyatını güncellemedi. Ama sitesinde Nisan ayı itibariyle 1 litre sütün maliyeti 9 lira 87 kuruş olarak duruyor. Konsey’de fiyat maliyetin altında. Üretici çiğ sütü 9 lira 50 kuruş civarında satabiliyor. 50 kiloluk bir çuval 21 protein yemin fiyatı ise 410 lira. Yemin kilosuna 8 lira 20 kuruş veriyor.

Sütün litresine 9 lira 50 kuruş alıyor. Bir litre sütle 1,1 kilo yem alıyor. Oysa çiftçinin ayakta kalması için Bir litre sütle 1,5 yem alabilmesi gerekir. Bunun için çiğ sütün litresi 12,5 liraya çıkmalı. Bu nasıl olacak? Devletin destek vermesiyle. Aksi takdirde markette 200 liraya çıkan peynir 25-30 liraya çıkan pastörize süt öyle yerlere çıkar ki vatandaş için hiç ulaşılmaz hale gelir."

"KENDİ ÇİFTÇİSİNİ DÜŞÜNEN BİR YÖNETİM OLSUN"

"Dünyada gıda fiyatları son 1 yılda yüzde 19,7 azaldı. Bizde TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla bile yüzde 52 arttı. Sorunun sebebi dış güçler değil benim çiftçim değil, cennet vatanımızın verimli toprakları değil, Saray’da oturan beceriksiz, yorgun yönetimdir. Ve sorunun sebebi olanlar, çözümün adresi olamazlar. Bizim topraklarımız bereketlidir. Türk çiftçisi çalışkandır. Avrupa ülkelerindeki meslektaşları gibi, hasadını kaldırdıktan sonra, kazancıyla rahat rahat yaşayabilir. Ailesinin çektiği sıkıntıları görüp, köyünü terk eden, büyük şehirlerde umut arayan evlatları, torunları, köylerine dönebilir. Yeniden üretiriz, gıdamızı kimsenin insafına bırakmayız. Yeter ki doğru dürüst bir yönetim olsun. Doğru ve planlı bir tarım politikasıyla elin çiftçisini değil kendi çiftçisini düşünen bir yönetim olsun. Biz “Türkiye için kararını ver” diyoruz.

"TÜRKİYE İÇİN KARARINI VER DİYORUZ"

"Biz “Türkiye için kararını ver” diyoruz. Çiftçi kardeşim, besici kardeşim… Sen mührü Kemal Kılıçdaroğlu’na bas, Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olsun, kanunda yazan ve bugüne kadar ödenmeyen desteklerin ödensin ürettiğin ürünün taban fiyatları maliyet, kur, enflasyon göz önüne alınarak ve sana insan onuruna yaraşır gelir sağlayacak şekilde belirlensin. Alım fiyatları ekimden önce ilan edilsin. Sen mührü Kılıçdaroğlu’na bas.

Cumhurbaşkanımız Kılıçdaroğlu olsun, mazot, gübre, yem ve tohum gibi girdi desteklerin, sen tarlayı sürmeden, sütü sağmadan, besi hayvanını kesime göndermeden önce hesabına geçsin kalan destek ödemeleri de üretimden sonraki 90 gün içinde ödensin. Kılıçdaroğlu 13. Cumhurbaşkanımız olsun, Kullandığın mazottan ÖTV alınmasın. Kullandığın gübrenin ve tohumun maliyetinin yüzde 50’si Destek olarak sana geri verilsin. Üretimde kullandığın elektrik indirimli olsun Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri’nin güneş enerjisinden elde edeceği elektriği tarımsal sulamada bedelsiz kullan. Kılıçdaroğlu 13. Cumhurbaşkanımız olsun, sadece seçim geldi diye değil, her zaman su ve elektrik faturalarını hasattan sonra öde."

Tarımda çalışan kadın ve 30 yaş altındaki gençlerin sosyal güvenlik primlerini devlet karşılasın. BAĞ-KUR primleri de hasattan sonra ödensin. Bu ülkenin çiftçisi, ailesiyle birlikte sağlık güvencesinden kesintisiz yararlansın. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olsun, çiftçilerimizin üretimde kullandığı traktör, biçerdöver, tarım makinaları ve canlı hayvan varlıkları hiçbir şekilde haczedilmesin. Et ve Süt Kurumu, Çay-Kur, TMO, Tarım Kooperatif ve birlikleri yandaşı değil çiftçiyi desteklesin. Tarımda gençleri, gençleşme teşvik edilsin. Hazine arazisi kiralama, girişim sermayesi ve düşük faizli kredi gibi teşvikler başta olmak üzere tüm desteklerden öncelikli olarak gençler faydalansın. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, çiftçilerimizin bankalardan ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden kullandıkları kredinin faizini silip, yeniden yapılandıracak. Ziraat Bankası tekrar çiftçinin bankası olacak. Zirai kredilerin geri ödeme takvimi hasat dönemine göre belirlenecek. Parite uygulamasıyla, çiğ süt ve et üreticileri, yem fiyatlarındaki artışlara karşı korunacak. Yem bitkilerinin üretimi teşvik edilecek. Kapalı mera alanları, besicilerin kullanımına yeniden açılacak. Tüm meralar ücretsiz olacak. Suni tohumlama ücretsiz olacak ve yaygınlaştırılacak. Okullarda ücretsiz yemekve okul sütü gibi programlarla üretici desteklenecek."

"SANDIK BAŞINA GİTTİĞİNDE PUSULADA SADECE İKİ SEÇENEK VAR"

"Çiftçi kardeşim, 28 Mayıs’ta sandık başına gittiğinde pusulada sadece iki seçenek var. Pusulanın Saray tarafında, geçen defa işbaşına, “Verin bana tüm yetkiyi, faizle şunla bunla nasıl uğraşılır görün” diyerek gelen, ama paramızı pul eden, milletimizin cebini boşaltan, gençlerimizin umutlarını bitiren, her gün biraz daha otoriterleşen, oturduğu koltuktan kalkmamak için, iftira atan, sahte filim bile çekmeye cüret eden, yorgun, bitkin, kibirli Recep Tayyip Erdoğan var. Pusulanın diğer tarafında, milleti önce feraha, sonra refaha çıkaracak, çalışkan, mütevazi, “Önce liyakat, önce istişare, önce milletim” diyen, Kemal Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın Saray tarafında, ucube, dediğim dedik, kimseye hesap vermeyen, tek kişilik bir yönetim var. Pusulanın diğer tarafında, istişare ederek sorun çözecek, milletin meclisine hesap verecek, bir yönetim anlayışıyla gelen Kemal Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın bir tarafında, Harun olacağım deyip Karun olanlar, toplulaştırma ihalelerinde, tarım ürünü, canlı hayvan ve karkas ithalatında yaptıkları Ali Cengiz oyunlarıyla milyarlarca doları götürenler, Bu konuşulmasın diye de on parmağında on kara millete süren, milleti bölenler var. Pusulanın öbür tarafında, Beytü'l-mal'e el sürdürmeyen, bu ülkenin çiftçisi kazansın diyen milleti kucaklayan, “Senlik, benlik yoktur bizde, Hepimiz bir damlayız aynı denizde” diyen Kemal Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın bir tarafında, sahte afişlerden, sahte videolardan medet uman Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafından bile korkanlar var. Pusulanın diğer tarafında, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ülkemizi aydınlığa taşımak için hiçbir şeyden korkmadan mücadele eden Kemal Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın bir tarafında, Suriyeliler kalsın diyen Saray var. Diğer tarafında, “Misafirlerimizi barış içinde evlerine göndereceğiz” diyen Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın bir tarafında, Kendini “Kral” sanan Erdoğan, pusulanın öbür tarafında, “Kral değil kural” diyen Kemal Kılıçdaroğlu var.
Pusulanın bir tarafında, vatandaşlığımızı sattıkları Türkçe bile bilmeyen, bu topraklarla alakası olmayan Ortadoğu kökenli kişilere sandıkta söz söyleme hakkı verip sonra da yerli ve milli olmaktan bahsedenler var. Diğer tarafında ise “Söz, milletimizindir, bu memleketin has evlatlarınındır” diyen Kemal Kılıçdaroğlu var.
Aziz Milletimiz, haydi, Kararını ver, sandığa git. Kendin için, ailen için, Türkiye için kararını ver. Kararını ver ülkenin ufku aydınlansın. Kararını ver umutların yeniden yeşersin. "
'Hasar tespit raporu': HDP'nin oyları neden azalıyor? Seçim Kılıçdaroğlu: Gelen kaçaklar, kızlarımızın hayatını karartmadan, vatanını seven sandığa gelsin Seçim DEVA ve Gelecek Partili il başkanları istifa etti! Siyaset Gelecek Partisi'nde 11 üst düzey isim istifa etti! Siyaset