Taliban Afganistan'ından ayrılmak zorunda kalan kadın yönetmen Sahraa Karimi: 'Afgan mültecileri yargılamayın'

Abone ol

Taliban'ın Afganistan'da yönetimi ele geçirmesi sonrası ülkeden ayılmak zorunda kalan kadın yönetmen Sahraa Karimi, merak edilen sorulara yanıt verdi.

ABD'nin çekilmesi sonrası Afganistan'da yönetimi ele alan Taliban, ülkeden bir çok sanatçının ayrılmasına neden oldu. Bu isimlerin başında gelen en önemli isimlerden biri de kadın yönetmen Sahraa Karimi...

Bratislava Müzik ve Sahne Sanatları Akademisi Film ve Televizyon Fakültesi'nde Sinema Bölümü'nden mezun olan Sahraa Karimi, Slovakya'da kısa fimleri ve belgeselleriyle bol ödüllü bir kariyer edindikten sonra ülkesinin hikâyelerini anlatmak için 2012'de Afganistan'a döndü. Afgan Film Organizasyonu'nun ilk kadın başkanı olarak da ülkesinin tarihine geçti.

Sahraa Karimi'nin hayatı, birçok Afganlı gibi altüst olurken ülkesi ve Afgan sineması adına oluşturduğu projeler, yaptığı planlar ve kurduğu hayaller, Taliban'ın Kabil'e girmesiyle birlikte yok olma noktasına geldi.

İSTANBUL'A GELDİ

17 Ağustos 2021'de Türkiye'nin girişimleriyle Kabil'den çıkabilen Sahraa Karimi, şimdilerde hayatını yeniden inşa etmenin uğraşı içinde.

Başkanının Prof. Dr. Adem Sözüer, direktörünün Prof. Dr. Bengi Semerci'nin olduğu 11. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nde 'Sinema Onur Ödülü' almak üzere İstanbul'a gelen Sahraa Karimi, Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'ın sorularını cevapladı:

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali hakkında neler düşünüyorsunuz?

Buraya ilk defa gelmiyorum, üç yıl önce de gelmiştim. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'ne aşinayım ve bu yılın özelliği, bana özel aktivitelerimden dolayı bir ödül verilecek olması. Bu ödül benim için çok değerli. Çünkü bu film yapımcılarının ve sinemacılarının birliğini gösteriyor. Ayrıca bu benim için büyük bir sorumluluk. Bu ödül benim için bir Afgan yönetmen olarak çok önemli ve çok değerli bir ödül ve bu aynı zamanda Türkiye ile ortak projeler yapabilmem için de bir yol açacak.Ve benim filmimi tekrar gösterecekler. Bu aynı zamanda Afganlar ile birlik olmanın göstergesi. Çünkü hepimiz Afganistan'da neler yaşandığını biliyoruz. Bunu biliyor musunuz bilmiyorum ama Afganistan'dan çıkmam için bana yardım eden ülke Türkiye'dir. Buraya gelmemin nedenlerinden biri de Türk halkına ve Türkiye'ye teşekkürlerimi sunmak istemem.

Festivalin önemi hakkında neler söylemek istersiniz?

Bu tarz film festivalleri, topluluklar için çok önemli ve kritik noktalara parmak basıyor. İnsanların moralleriyle alakalı bir durum. Bir sinemacı olarak şunu söyleyebilirim ki tüm filmler suç ve cezayla alakalı. Hem suçlar, hem de cezalar çok küçük bir noktadan başlayıp çok büyük bir noktaya gidebilir. Biz de sinemacılar olarak bunları gösteriyoruz. Aynı zamanda bu film festivalinin bir önemi de uluslararası oluşu. Dünyanın her yerinden birçok film burada gösteriliyor. Türk izleyiciler de dünyanın birçok yerinden gelen bu birçok sinema filmini izleyebiliyor ve o konularla ilgili bir empati kurabiliyor. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali çok önemli.

Bildiğimiz kadarıyla Taliban Kabil'e girmeden önce Afganistan'dan çıkma şansınız varken çıkmadınız ve son ana kadar beklediniz. Bunun özel bir nedeni var mıydı yoksa hazırlıksız mı yakalandınız?

Biliyorsunuz ben Afganistan'ın dışında büyüdüm, Afganistan'ın dışında okudum. Benim Afganistan'a geri dönmem için aslında bir neden yoktu. Ben Afganistan'ın dışında da kendi sinemacı kariyerimi çok rahat bir şekilde inşa edebilirdim ama 2012'de Afganistan'a dönmeye karar verdim. Çünkü insanlarıma, hikâye anlatıcılığı yapmak istedim. 9 yıldır Afganistan'da yaşıyordum, Taliban'ın şehre girdiğini gözlerimle gördüm, o ana kadar Afganistan'daydım. Zor zamanlarda Afganistan'dan ayrılmak istemedim. Bir sinemacı olarak sinemacılar için, kendi jenerasyonum için, genç insanlar ve genç kadınlar için bir güç kaynağı olabileceğimi düşündüm. Benim başka bir seçeneğim yoktu. Eğer Taliban'ın bana zarar vermeyeceğini bilseydim orada kalırdım ama onlar insanlık dışı bir örgüt olduklarından dolayı ülkemden çıkmaya zorlandım. Son ana kadar, son noktaya kadar Afganistan'da kalmak istememin ana nedeni benim ülkeme olan saf sevgim ve mesleğime olan saygım. Farklı bağlamlarda ve farklı hikâyelerde Afgan sinemacılarının Afganistan ile ilgili olan klişeleri değiştirebileceğine inanıyorum.

O günlerde Afganistan'da korkunç bir tablo vardı. Binlerce, on binlerce kişi havaalanına akın etti. Havalanan tahliye uçaklarından düşenler oldu. Televizyondan izlemesi bile korkunçtu. Siz o karışıklığın tam ortasındaydınız. O anda neler hissettiğinizi anlatabilir misiniz?

Taliban Kabil'e girdiğinde havaalanındaydım. Gözlerimle gördüm, insanların orada olmasının nedeni; umutsuzluğuydu. Çünkü bizim Taliban ile önceden gelen bir tecrübemiz var. ABD'nin hüküm sürdüğü bu 20 yıl içerisinde, biz Taliban'ın ne kadar öğretmen, öğrenci, hastane, okul, gazeteci bombaladığını ve öldürdüğünü çok iyi biliyoruz ve eğer ki Taliban tekrar iktidara gelirse bu yaptıklarını yapmaya devam edeceğini de biliyorduk. Şunu da biliyorduk; Taliban topluma olumlu bir yaklaşım getirmeyecek, olumlu bir adım atmayacaktı. Çünkü Taliban çok dar bakışlı bir örgüt ve başka bir fikirle asla kafaları örtüşmüyor. Topluma da yeni bir olumlu yaklaşım getirmeyeceklerdi. Taliban ile ilgili şunları biliyoruz; medyayı kısıtlıyorlar, insanların özgür konuşma hakkını kısıtlıyorlar, tamamen kadın düşmanları, kadınların ve kız çocuklarının eğitim görmesini istemiyorlar. Onlar gücü ele geçirdiklerinde insanlar da korktu ve kaçmaya başladı.

Görünen o ki kısa vadede ülkenize dönemeyeceksiniz, hayatınıza ya da kariyerinize yönelik ileriye dönük ne gibi planlar yaptınız, yapabildiniz?

Film yapmaya devam edeceğim. Çünkü ben bir hikâye anlatıcısıyım, bir sinemacıyım ve filmlerin uluslararası bir dili var. Tabii ki benim yapacağım filmler Afganistan'da yaptığım filmler gibi olmayacak. Çünkü ben Afganistan'ın içinde filmler yapılması gerektiğini düşünen biriyim. Ama Afganistan'ın dışındaki insanlar için daha farklı bir yolla film yapmayı deneyeceğim. Bu durum maalesef hem üzücü hem de çok zor. Çünkü biliyorsunuz ki ana vatanınıza dönemeyeceksiniz ama bu imkansız değil, ben yapmaya devam edeceğim ve Taliban'a karşı savaşmaya devam edeceğim. Taliban'ın genç toplumlara ve kadınlara karşı ne kadar barbarca davrandığını yüksek sesle söylemeye devam edeceğim.

Kabil'den kaçış mücadelenizi filme çekecektiniz o çalışmalar nasıl gidiyor?

Şu an senaryo yazım aşamasında, ortalarındayız. Slovak bir yapımcım var. Ukrayna ve Türkiye'den de bu konuyla ilgili yardım alıyorum. 2022'de çekimlere başlayacağız, film 2023'te gösterime girecek.

Oyuncu kadronuzu belirlediniz mi? Örneğin sizi kim canlandıracak? Türk film sektöründen teklifler aldınız mı?

Şu an oyuncular belli ama biz hâlâ bir senaryo aşamasındayız, senaryo bittikten sonra Slovakyalı yapımcım, Türk film sektörüyle iletişim içinde olacak.

Oyuncuların isimlerini verebiliyor musunuz, kadroda Türk oyuncular var mı?

Bütün oyuncular Afgan olacak. Belki şöyle bir Türk oyuncu olabilir; benim Kabil'den gitmem gerektiği dönemde, Türk konsolosu ve Türk büyükelçisi bana çok yardımcı oldu, belki Türk konsolosu Cengiz Bey oynayabilir.

Türk sinema sektöründen ortak yapımcı mı olacak?

Ana yapımcı Slovakya ama hem İran hem Ukrayna hem de Türkiye'den ortak yapımcılar olacak.

Afganistan'dayken, Afgan Sinema Kurumu'nun başındaydınız, mutlaka orada çalışmalar yapmışsınızdır, planlarınız da vardır, o çalışmalar ne olacak, yaşadığınız yere taşıyabilecek misiniz?

Film topluluğunun başına ‘Murla' adlı aslında sinemacı olmayan birini getirdiler ve bu film topluluğunu iptal etmiyorlar. Çünkü bu devlet destekli, yıllardır devletin içinde olan bir organizasyon ancak hiçbir şey yapmıyorlar, şu an boş bir durumda.

Sizin çalışmalarınız mutlaka yarım kalmıştır, onları devam ettirmeyi düşünüyor musunuz?

Bu imkansız. Çünkü materyallerim orada kaldı ve onları almam mümkün değil.

Türk sineması hakkında genel olarak neler düşünüyorsunuz?

Türk sinemasını takip ediyorum, Zeynep Atakan ve Nuri Bilge Ceylan'ı çok iyi biliyorum, onları takip ediyorum. Türk sinemasının bir kişiliği var ve bu kişiliği beğeniyorum. Türk sineması iyi bir yolda, büyük ve uluslararası çaplı projeler üretiliyor. Bu nedenle beğenerek takip ediyorum.

Afganistan dışında da Taliban tehdidi altında mısınız? Yaşamınızı etkileyecek kadar bir tehdit var mı?

Fiziki olarak bir tehdit hissetmiyorum. Çünkü ben Afganistan'da çok politik bir durumda değildim, politik bir grubun içinde de değildim ama özellikle sosyal medyada tehdit hissediyorum. Sosyal medyada benim itibarımı zedeleyecek çok şey yapılıyor ama onun dışında fiziki olarak bir tehdit hissetmiyorum. Ancak şöyle bir durum var; ben Taliban'a karşı sesini yükselten çok eleştiren biriyim. Bir anti-Taliban figürüyüm, şu an böyle bir şey hissetmiyorum ama belki bir gün canımı yakmak isteyebilirler. Ancak ben Afganistan'dayken büyük bir tehlike altındaydım.

Afganistan'ın kaçış hikâyesinin filminde özellikle altını çizmek istediğiniz konular neler olacak?

Ben 15 Ağustos'tan önceki Kabil gündelik hayatının nasıl olduğunu göstermek istiyorum. Dışarıdan bakıldığında insanlar, Afganların Kabil'de rezalet bir hayat yaşadıklarını düşünüyorlardı ama biz öyle değildik. Bizim iyi bir hayatımız vardı ve birkaç sene içerisinde kendi ayaklarımızın üzerinde durabilecektik ancak Taliban'ın girişinden sonra her şey değişti. Benim göstermek istediğim şey tamamen 15 Ağustos'tan önceki Kabil hayatı. Biz kendi ülkemizi inşa edip kendi ayaklarımızın üzerinde durabilirdik ama modern dünya buna seyirci kaldı, bizim yardım çığlıklarımızı duymadı, bizi zor durumda bıraktı. Sadece ben değil, binlerce genç insan bütün kazanımlarını yok etmek zorunda kalarak ülkeden ayrılmak durumunda kaldı ve modern dünya bize karşı tamamen sessizlik içerisindeydi.

Afganistan'da geride bıraktığınız neler var?

Ailem zaten dışarıda yaşıyordu, ülkeden ayrılırken evim zaten oradaydı ve bırakın parayı, kendi şahsi eşyalarımı bile toparlayamadım ama önemli olan şey benim arkamda ülkemi ve hayallerimi bırakmamdı.

Röportajımızın son sözünün ne olmasını istersiniz?

Öncelikle, beni tekrar çağırdıkları için Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'ne teşekkür ediyorum. Türk insanına çok teşekkür ediyorum ve onlara şunu söylemek istiyorum; lütfen Afgan mültecileri yargılamayın çünkü onların güzel bir hayatları vardı, onlar kendi ülkelerinden zorla çıkarılmak durumunda kaldı. bu nedenle mülteci oldular, lütfen onları yargılamayın.

Bergen film ekibinden 25 Kasım paylaşımı: Sen affetsen ben affetmem Kültür - Sanat Büyük ödülü reddeden Ken Loach: Ekranda söylediklerimize davranışlarımızla ihanet edemeyiz Kültür - Sanat Game of Thrones'taki Ayı Bart hayatını kaybetti Kültür - Sanat Genco Erkal duruşu: Ceza ertelemesini kabul etmedi Kültür - Sanat