Faruk Bildirici: Yöneteni ve yapısı gizli olan bu kurul, şeffaf değil

Abone ol

Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, muhalifleri hedef alan AKP ile bağlantılı "@KurulEtik" isimli sosyal medya hesabını inceledi.

Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, AKP Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın 1 Mayıs’ta “teşkilat mensuplarının sonuna kadar riayet edeceği Sosyal Medya Etik Kuralları”nı açıklamasından sonra paylaşım sitesi Twitter'da kurulan "@KurulEtik" adlı hesabı inceledi.

Medya ombudsmanı Faruk Bildirici'nin kişisel blogunda "@KurulEtik" adlı hesapla ilgili inceleme yazısı şöyle:

"Sosyal medyada “Etik Kurul” isimli bir hesap açıldı ama hesabı kim ya da kimlerin yönettiği, nasıl bir yapı oldukları ilan edilmiyor. Profilde sadece “Bu hesap sosyal medya etik kurallarının uygulamalarını takip ve bu kurallara uymayanları örneklerle deşifre etmek için kurulmuştur. İhlalleri DM ile iletiniz” çağrısında bulunuluyor.

Bu hesaba 16 Mayıs’ta bir mesaj gönderdim, “@KurulEtik Sosyal medyada etik denetim yapmaya kalkıyorsunuz ama siz kimsiniz? Etik denetim öncelikle sizin şeffaf olmanızı gerektirir” diye sordum. Yanıt alamadım.

Oysa etik ve şeffaflık birbirinden ayrı tutulamayacak kavramlardır. Etik denetim yapanların denetlenebilir olması gerekir. Bu da ancak şeffaflıkla sağlanabilir. “Etik Kurul” adlı hesap ise gizemli bir kutu.

Hesaptan yapılan ilk paylaşımlarda “daha temiz, daha ahlaklı, daha doğru bir sosyal medyaya erişimin her internet kullanıcısı için hak olduğu” vurgulanıyor. Sonra da “AK Parti tarafından belirlenen ve uygulamaya konan ‘Sosyal Medya Etik Kuralları’nı son derece önemsiyor, bu mecranın geleceğinin daha berrak olmasında, siyaseti daha erdemli kılmasında önemli rol oynayacağını düşünüyoruz. #YaşasınHakikat” deniliyor.

Yeşil ikonlu hesaplar

Etik Kurul hesabının manifesto niteliğindeki bu paylaşımlarıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi ile ilişkili oldukları dolaylı biçimde ilan edilmiş oluyor.

Zaten bu hesap Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın 1 Mayıs’ta “teşkilat mensuplarının sonuna kadar riayet edeceği Sosyal Medya Etik Kuralları”nı açıklamasından sonra kurulmuştu. Bazı haberlerde de bu kurallarla ilgili denetim yapmak amacıyla Twitter’da “Etik Kurul” hesabı açıldığı belirtiliyordu.

Ancak Mahir Ünal’ın sosyal medyadaki hesaplara yeşil ikon konulması ve #MilliHesaplarYanyana çağrısının ardından 13 Mayıs’ta yaptığı paylaşım asıl niyetin etik kuralları uygulamaya geçirmek olmadığını kanıtlıyordu:

“#MilliHesaplarBurada diyerek 1 milyonun üzerinde twit atan, hakikatı savunarak ahlaki ve milli değerlerin yanında duran ve yardımlaşan AK Parti ve MHP’ye gönül vermiş tüm milli hesaplara teşekkür ediyorum. Dün akşam Cumhur İttifakının sosyal medyadaki gücünü ortaya koydular.”

Ünal’ın “Sosyal medyadaki gücünü ortaya koymak” diye tanımladığı bu faaliyet düpedüz ayrımcılık, ötekileştirmeydi. AKP ve MHP’li olmayan ve profillerine yeşil ikon koymayanlar gayrimilli ilan edilmiş oluyordu.

Muhalifler damgalanmış

Bu yaklaşımın izlerine “Etik Kurul” hesabının paylaşımlarında da rastladım. Mustafa Yeneroğlu, Canan Kaftancıoğlu, Faik Öztrak, Tuncay Özkan, Engin Altay, Sezgin Tanrıkulu, Veli Ağbaba, Barış Yarkadaş, Mine Kırıkkanat, Levent Üzümcü’nün paylaşımlarının üzerine “Yalan”, “Hakaret”, “Nefret”, “Tehdit”, “Hedef gösterme” gibi damgalar yapıştırılmış. Bugüne değin 28 isim teşhir edilmiş, bunlardan yalnızca beşi yeşil top ikonlu. Bir de Fatih Tezcan var teşhir edilenler arasında.

Hem de öyle bir “etik denetim” yapılmış ki, AKP ve siyasi iktidara yönelik eleştiriler hemen damgayı yemiş. Örneğin CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun televizyondaki sözleri için “sosyal medya kurallarını ihlal etmiştir” yazılıp, “Tehdit” damgası basılmış. Başka bir örnek CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in şu paylaşımıyla ilgili:

“Türk Tabipleri Birliği’nin 1820 sağlık çalışanı ile yaptığı ankete göre, sağlık çalışanlarının yüzde 60’ı koruyucu maskeye ulaşamıyor. İlk vakanın üzerinden 2 ay geçmesine rağmen hâlâ bu işi halledemediler. AKP laf üreteceğine iş üretsin, sağlık emekçilerinin yanında dursun.”

Gürsel Tekin’in bu paylaşımının üzerine “Nefret” ve “Yalan” damgaları basılmış, sosyal medya etik kurallarını ihlal ettiği yazılmış. “Nefret” bu paylaşımın neresinde anlayamadım. “AKP laf üreteceğine iş üretsin” demek “nefret” sayılamaz herhalde.

Yalan meselesine gelince. TTB, Gürsel Tekin’in yazdığı gibi bir anket yapmış gerçekten de. Ancak bu anket ile ilgili haberler 24 Mart’ta yayımlanmış, Gürsel Tekin’in paylaşımı ise 16 Mayıs’ta. Dolayısıyla TTB’nin anketi “ilk vakanın üzerinden iki ay sonraki durumu” kapsamıyor; o nedenle paylaşımın ikinci cümlesi sorunlu. Ama orada da politikacı kendi kanaatini dile getiriyor, o nedenle “Yalan” diye damgalamak hayli ağır bir suçlama.

Etik denetimde tek ölçek olur

Madem etik denetim yapılıyor, herkesin aynı ölçeklerle değerlendirilmesi beklenir. Oysa AKP’lilerin etik ihlal içeren paylaşımları görmezden gelinmiş. Örneğin, AKP Kadıköy Gençlik Kolları üyesi M. Emin Göç’ün, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve ve HDP yöneticilerini tehdit için bir kavanoz dolusu mermi fotoğrafı paylaşması hakkında tek satır değerlendirme yapılmamış.

Bu tek örnek de değil. Gaziantep’te Vefa Destek Grubunda görev yapan Ömer Kenan Erdoğan adlı kişinin DİSK, KESK, CHP ve HDP yöneticilerini “beyaz toros”la tehdit etmesi, Yılmaz Uzun adlı bir kişinin mermi fotoğraflarıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile gazeteci Fatih Portakal’a hakaretler yağdırması da Etik Kurul için etik sorun teşkil etmemiş.

AKP’nin İBB ve Esenyurt Belediye Meclis Üyesi Hamdullah Arvas’ın, Zeynep Şenpınar adlı kadının öldürülmesini meşrulaştıran “Özgürlük düşkünü bir kadın ve gayrimeşru yaşantısı içinde geçen bir ölüm hikayesi. Sizce bu tesadüf mü, yoksa maksatlı yapılan bir algı yönetimi mi? Edep yahu” paylaşımında da etik ihlal bulunamamış olsa gerek ki, hiç değinilmemiş.

Canan Kaftancıoğlu, oyuncu Berna Laçin ve gazeteci Nevşin Mengü’ye yönelik taciz ve tecavüz tehdidi içeren onlarca sosyal medya paylaşımından ise sadece beşi “Taciz”, “Tehdit”, “Hedef gösterme” damgalarıyla teşhir edilmiş.

Parti amblemi neden yok?

AKP’liler ve yeşil ikonlu hesapların etik ihlallerini teşhir etmeyip, sadece muhalifleri takip ve teşhirle uğraşması adına Etik Kurul denilen sosyal medya hesabının varlığını etik açıdan sorunlu hale getiriyor. Üstelik bu kurul, AKP Genel Merkezi’nde hazırlanan “Sosyal Medya Etik Kuralları”na bağlı olduğunu açıklıyor ama onu da ihlal ediyor. Nasıl mı?

AKP’nin Etik Kuralları’nın yedinci maddesi aynen şöyle:

“Şeffaf olunması, sosyal medya mecralarında, anonim hesaplar kullanmayarak açık kimlikle, gerekli hukuki sorumluluğu üstlenerek ve gerçek kişiler olarak bulunulması.”

“Etik Kurul” hesabı şeffaf mı? Kesinlikle hayır. Yöneteni ve yapısı belli olmadığı için “anonim hesap” durumunda. Etik ihlallere nasıl karar veriyorlar o da belirsiz.

Haberlerde yazıldığı gibi AKP Genel Merkezi’nin kurduğu bir sosyal medya hesabı ise yeşil top ikonu konulması yetmez, profile parti amblemi konulması gerek. Ama o da yok. Başkalarını etik ihlal ile suçlayanların önce kendilerinin etik ilkelere özen göstermesi gerekir.

“Sosyal medyada birlik olmalıyız”

“Etik Kurul” bu haliyle, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Sosyal medyada birlik olmalıyız” talimatının ardından sosyal medyayı kontrol altına alma harekâtının yeni bir unsuru olmaktan öteye gitmiyor.

AKP’nin Gezi eylemlerinden bu yana sosyal medyadan yana dertli olduğu malum. Sosyal medyayı dizginlemek ve orada da hâkimiyetini kurmak için çeşitli denemelerde bulunuyor. Trol ordusu kurmak bu denemelerden biriydi.

Trol ordusundan beklenen sonuç alınabilseydi, yasal düzenlemeler yapılmaya kalkılmazdı. Pandemi önlemleriyle ilgili pakete sokulan sosyal medya ile ilgili maddeler, tepkilerin yükselmesi üzerine geri çekildi. Ama ardından MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, sosyal medyaya kimlik numarasıyla girilmesini öngören bir teklif verdi. Bu teklif yeniden düzenlenip gündeme getirilir mi, Meclis açıldıktan sonra belli olacak.

“Sosyal medya teröristleri”

Ancak AKP’nin sosyal medya harekatının bir plan dahilinde yürüdüğü açık. Nitekim Mahir Ünal’ın açıkladığı “Sosyal Medya Etik Kuralları”nı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un hazırladığı “Sosyal Medya Kılavuzu” izledi.

Kılavuzun “temiz bilgi, temiz sosyal medya ve temiz iletişimi” hedeflediği açıklansa da kılavuzdaki bazı cümleler başka bir amacı işaret ediyordu:

“Özellikle kriz dönemlerinde sosyal medyada bilgi kirliliği giderek artmaktadır. Bu dönemlerde provokasyon gerçekleştirmek isteyen sosyal medya teröristleri sanal ortamı oldukça etkin kullanmaktadırlar.”

Kılavuzda ağırlıklı olarak sosyal medyanın olumsuz yanlarına dikkat çekiliyor, algı yönetiminin geleneksel medyaya oranla daha kolay olduğu vurgulanıyordu. Ardından da sosyal medyada elde edilen bilgilerin, resmi kurum ve kuruluşların kaynaklarından teyit edilmesi isteniyordu. Zaten Mahir Ünal’ın hazırladığı 12 kuraldan biri de “resmi kurum ve kuruluşların açıklamalarının takip edilmesi” idi.

Bütün bunlar, yaygın medyada olduğu gibi sosyal medyada da iktidar sahiplerinin açıklama ve demeçlerinin hâkim olmasının istendiğini, farklı görüş ve bilgilerin yayılmasının engellenmesinin hedeflendiğini açığa çıkarıyor.

Amaç gerçekten etik ilkelerin sosyal medyada hâkim olmasını sağlamak olsa etik kuralların önce AKP’liler tarafından uygulanmasına özen gösterilirdi. Ama onunla ilgili bir çaba harcandığını görmüyoruz.

Ne de olsa burası Türkiye! Kanunlar, programlar, tüzükler ve de ilkeler hep güzel yazılır. Kimisi rafları süsler, kimisi kenar süsü olarak kalır, kimisi de muhaliflere karşı kullanılır…

Faruk BİLDİRİCİ / 31 Mayıs 2020"

Deniz Gezmiş paylaşımına soruşturma açılmasını haber yapan gazeteye de soruşturma açıldı! Medya Aykut Küçükkaya: 'Karşınıza dünya basın tarihine geçecek bir Cumhuriyet'le çıkıyoruz' Medya 'Sarayın Sözcüsü tüm medyaya Muharrem İnce üzerinden parmak sallıyor' Medya 31 Mayıs 2020 gazete manşetleri Medya