Böyle ti'ye aldı: 'Valla Erdoğan hakikaten çok doğru bir noktaya temas etti...'

Abone ol

Korkusuz yazarı Can Ataklı, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'nereden nereye' diye sık sık yaptığı söylemi ti'ye alarak, Muhalefet bu soruyu sorsaydı, yandaş tetikçiler anında linç operasyonu başlatırdı.' dedi.

Can Ataklı, bugünkü "Valla Erdoğan hakikaten çok doğru bir noktaya temas etti" başlıklı yazısında, "Haydi bakalım herkes ama herkes – tabii ki İmamoğlu da dahildir buna – 2002 ile 2019 arasındaki kıyaslamalarını yapsınlar." yorumunu yaptı.

İŞTE O YAZI

Valla Erdoğan hakikaten çok doğru bir noktaya temas etti
Seçimler yaklaştıkça Cumhurbaşkanı'nın daha öfkeli olduğu bana mı öyle geliyor, yoksa sizlerin de dikkatini çekiyor mu?


Zaten bağırarak konuşuyordu, şimdi daha çok bağırıyor.
Muhalefeti oy çalmakla suçluyor.
İş dünyasına, sanatçılara, akademisyenlere ateş püskürüyor.


Bütün sıkıntı İstanbul'u kaybetmiş olmalarından kaynaklanıyor elbette.
Gerçi YSK marifetiyle şimdilik işi biraz uzattılar ve İstanbul Belediye Başkanlığı binasını henüz ellerinde tutuyorlar ama 23 Haziran'dan belli ki kendileri de çok umutlu değil.


23 Haziran'a kadar, İBB'de “kozmik oda muamelesi yapılan” bilgisayarlar temizlendi temizlendi yoksa yandı gülüm keten helva durumu yaşanabilir.
Cumhurbaşkanı en son TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan'a öfke saçtı.
“Sen” dedi “Dolarına, Euro'na güvenme. Bize karşı çıkmanın hesabını çok fena sorarım.”


Ardından Tuncay Özilhan'la bir hafta önce özel görüşme yaptığını söyledi ve “Anlatayım mı orada neler söylediğini?” dedi.
En sonunda da “Neredeeen nereye… 2002'de neydin şimdi ne oldun, bunu da anlatırım” diye tuhaf bir şey söyledi.


Ama bence çok doğru bir noktaya temas etti Cumhurbaşkanı.
Elbette Tuncay Özilhan 2002'de nerede olduğunu şimdi ne durumda olduğunu kamuoyuna açıklamalı.
Ama Özilhan'la yetmez.


Herkes katılmalı bu kervana.
Bu bir “mal varlığı açıklama” değildir.
Geçen yıllar içinde oluşan yeni durumların ortaya konmasıdır.


Kim, neydi ne oldu? Bu kadar basit.
Hepimiz bilelim kimin nereden nereye geldiğini.
Türkiye'de icraat diye anlatılan büyük inşaatları yapan AKP müteahhitleri, sahi 2002'de ne durumdaydılar acaba?
Ellerinde kaç iş vardı?
Kimlerden ne kadarlık ihaleler almışlardı?


Şimdi ihale portföyleri ne kadar?
Bakan olarak, parti yöneticisi olarak, davanın ileri gelenleri olarak, bilinen isimler de “Neydik ne olduk” demeli ve geldikleri noktayı kamuoyu ile paylaşmalı.
Örneğin İstanbul'a aday olarak atanan kişi çıkıp açıklamalı aile fertlerine ait 2002'de kaç gemi vardı şimdi ne kadar var?


İktidar sahiplerinin yakınları da 2002'de ne durumda olduklarını, şimdi hangi işleri yaptıklarını, ne kadarlık bir sermayeyi kontrol ettiklerini, kimlerden nasıl ve ne kadar iş aldıklarını halka açıklamalı.


Vallahi gerçekten Cumhurbaşkanımız çok iyi bir noktaya temas etti.
Muhalefet bu soruyu sorsaydı, yandaş tetikçiler anında linç operasyonu başlatırdı.
Sağ olsun Cumhurbaşkanı bu konuda öncülük etti, herkes rahatladı.


Haydi bakalım herkes ama herkes – tabii ki İmamoğlu da dahildir buna – 2002 ile 2019 arasındaki kıyaslamalarını yapsınlar.

BUNU YAZMAK GEREK

Erdoğan'dan izin çıktı, bakalım YSK oy çalmayı nasıl anlatacak
İki hafta geçti üzerinden seçimlerin iptal edilmesinin.
Seçimi kazanan Ekrem İmamoğlu'nun mazbatası iptal edildi.
İstanbul'un “Üskürdarlı” Valisi, tarafsızmış gibi belediyenin başına oturtuldu.
Ama iptal gerekçesi hâlâ yazılıp açıklanmadı.


YSK Başkanı, “Arkadaşlar çalışıyor” demişti geçen hafta.
Artık nasıl çalışıyorlarsa bitmiyor bir türlü.
Gerçi AKP kaynakları, YSK'nın gerekçeli kararı bugün yayınlayacağını bildirmişti iki üç gün önce.
Erdoğan da cumartesi akşamı gençlerle buluşmasında “Gerekçeli karar pazartesi açıklanacak” dedi.


Artık saraydan da izin çıktığına göre, gerekçeli karar açıklanacak.
Muhtemelen YSK'ya “ne açıklayacağı” da bildirilmiştir.
Erdoğan ısrarla AKP oylarının çalındığını, seçimlerin bu nedenle iptal edildiğini söylüyor.


En son muhtarlarla yaptığı iftarda konuştu Erdoğan.
Şunları söyledi; “Kanuna aykırı her iki işlemin gerçekleştiği toplamda, 42 bin oya tekabül eden 123 sandık ortaya çıkartılmıştır. Bu 123 sandıktan 42 bin oyun akıbeti belli değildir çünkü oylar çalındı. Oyları çaldılar bu kadar açık ve net.”


Erdoğan çalınmayı, geçersiz oyların sayılması sonucu Yıldırım'ın oylarının artmasına bağlıyor. İyi güzel de belli ki YSK bunu kılıfına uyduramıyor.
Erdoğan açıklama yapılacağını söylediğine göre, bir formül bulunmuş mutlaka.
Ama bu formül Erdoğan'ın “Fark kapandığına göre oylar çalındı” varsayımına dayanır ve “Kimin, nasıl ve ne kadar oy çaldığı” kanıtlarıyla ortaya konamazsa büyük skandal olacaktır.


Böyle bir skandal, gerekçeli kararı şaibeli hale getireceği gibi Cumhurbaşkanı'nın meşruiyeti de tartışılır hale gelecektir.

DSP'de bir İmamoğlu istifası daha! 'Bu sözler toplantıda hiç söylenmedi' Siyaset Büyükçekmece'de bu kez 'muhtar' araması... Bu soruları sordular! Siyaset Bahçeli: Hiç kimse İstanbul üzerinde senaryo yazmaya kalkışmasın Siyaset Sultangazi'de meşaleli 19 Mayıs yürüyüşü Siyaset