ENAG’a saldırmak da nedir?

İşler doğru gitmiyorsa karar vericiler hemen başkasını suçlamaya başlar. Genel kuraldır, hiçbir zaman sorumluluk almazlar tüm bu ters giden...

İşler doğru gitmiyorsa karar vericiler hemen başkasını suçlamaya başlar. Genel kuraldır, hiçbir zaman sorumluluk almazlar tüm bu ters giden süreçte...

Yönetenler sanki başkasıymış gibi tüm eleştiriyi karşı tarafa yüklerler.

Karşı taraf derken yanlış anlaşılmasın, içinde başta bilim insanları olmak üzere tüm bu olumsuzluklara ses çıkaranlar var. Ses çıkaranların tüm yaklaşımlarında temel o kadar sağlam ki, doğrudan doğal rahatsızlık yaratır siyasetçilerde.

Takip ettiğiniz üzere, ENAG (Enflasyon Araştırma Grubu) her zaman olduğu gibi hem Ağustos ayı hem de yıllık enflasyon oranını geçtiğimiz saatlerde kamuoyuyla paylaştı. Türkiye’nin enflasyonunu aylık yaklaşık 250 bin fiyat verisi ile hesaplayan ENAG’a göre Ağustos ayı enflasyonu yüzde 5,86 olurken, son 12 aylık enflasyon ise yüzde 181,37 olarak gerçekleşti.

Grup enflasyon verilerini açıklar açıklamaz yine üst telden saldırılar başladı. Geçen ay yazılı basınla yüklenenler bu defa Türkiye’yi yöneten partinin “tanıtım ve medyadan sorumlu genel başkan yardımcısı” doğrudan ENAG’ı ve yöneticilerini hedef alan bir paylaşımda bulundu… Yine sosyal medyadan.

Neymiş, ENAG TÜİK’te çalışan sayısına göre oldukça küçük bir yapıya sahipmiş, yöneticisi zaten görüşünü belli eden bir özelliğe sahipmiş falan…

ÇALIŞAN SAYISI MI, BİLGİYE ERİŞİM Mİ?

Esas olan bir karar vericinin görevini yaparken üzerine yüklenen sıfatlara özgü davranmada kendini zorlamamasıdır. Medyadan sorumlu olmayı çıkan haberlere atlama olarak algılayanların yorumlarını bilgiye dayalı yapmaları kendileri için oldukça faydalı olacaktır. ENAG ile TÜİK’i çalışan sayısı açısından karşılaştırmak bu anlamı ile çok iyi bir örnek olmasa gerek. Bilinmesi gereken önemli bir noktanın çalışan sayısı yanında işgücü ile insan sermayesinin fiziksel sermaye ile birleşmesinin derecesidir.

1950’lerde tamamen işgücüne dayalı bir otomobil üretim sürecinde, binlerce çalışanın yerini zamanımızda otomasyonun aldığını sanırım biliyordur bu karar vericiler. Hele de onlarca sayfa bilgisayar programı ile artık çoğu verilerin alınabileceğini de çok iyi bilmeleri gerekiyor.

Bunlar arasında ulusal geliri artık aylık hatta haftalık elde etme olanağı varken, binlerce çalışan ile sahaya inip tabloları doldurmak ya da üreticileri zorunlu kılmak gibi bir yaklaşımın ilkelliği çok yakında fark edilecektir.

ENAG SADECE BİR KURUM DEĞİL, BİR DEĞİŞİMİN GÖSTERGESİDİR

Veri ve karar verme süreci siyasilerin tekelinde ise ekonominin kötüye gittiği dönemlerde toplumsal maliyet oldukça fazla olur. Özellikle böyle dönemlerde farklı kurum ve kuruluşların alternatif ölçümlerle belirli bir denge oluşturması gelir dağılımı başta olmak üzere çok şeyi yoluna koyabilir.

Ülkemizde son dönemde yaşananlar tam da bu özellikleri ortaya çıkarmaktadır. Rezervlerin eksiye düşmesinden cari açığa, ekonomik büyüme verilerinin gerçeği yansıtmaktan oldukça uzak olmasından hatalı olan enflasyon verisine kadar onlarca gösterge en nihayetinde cebimizdeki geliri derinden etkilemektedir.

ENAG ve benzeri kuruluşlar başta TÜİK olmak üzere birçok devlet kurumuna yön gösterir niteliğe de sahiptirler.

Bunun en güzel örneğini TÜİK’in son dönemde topladığı verileri ENAG metodu ile elde etmesidir. Öyle ki, kurumdan gelen haberlerde önümüzdeki 2-3 yılda çoğu verilerin (ENAG’ın uyguladığı gibi) internetten alınacağını vurgulanmıştır.

Hal böyleyken, “medyadan sorumlu” sıfatını bir görev olarak algılayıp ENAG’a saldıran sorumsuz görevlilere bir çift sözümüz var: KENDİ İŞİNİZE BAKIN