ABD Afganistan'dan neden çıkıyor?

ABD başkanı Joe Biden, 20 yıllık işgalin ardından Afganistan’dan çekileceğini açıkladı. Kendisinin koltuğa oturduğu Ocak ayından itibaren dünya siyasetinin ne...

ABD başkanı Joe Biden, 20 yıllık işgalin ardından Afganistan’dan çekileceğini açıkladı. Kendisinin koltuğa oturduğu Ocak ayından itibaren dünya siyasetinin ne kadar gerildiği düşünüldüğünde Afganistan gibi önemli bir bölgeden çıkma arzusu beklenmedik bir hamle oldu. Aslında ABD Trump yönetimindeyken çıkma sözünü 1 Mayıs olarak vermişti bile. Ancak Biden’ın yıllar önce 2012’de ve 2014’te “Bu sene kesin çıkıyoruz” dediği düşünüldüğünde, bu sefer de çekilmenin sözde kalacağına inanılıyordu.

Fakat Biden üstüne basa basa “bu sefer kesin” diyor. Tabii açıkladığı tarih, Trump’ın Taliban ile yaptığı anlaşmadaki 1 Mayıs değil, 11 Eylül. Taliban ise anlaşmaya uyulmadığı takdirde barış görüşmelerine katılmayacağını söylemişti. Bu durum ABD’nin Afganistan gibi kullanışlı bir coğrafyadan çıkmayacağına inananlara “bir Taliban saldırısı gerçekleşir ve bunu bahane ederek orada kalırlar” fikrini düşündürttü. Çünkü Trump’ın yaptığı anlaşma ile ABD güçlerinin zaten pek bulunmayan meşruiyeti iyice tartışma konusu olacaktı. Taliban ile başlayacak çatışmalarda verilecek zaiyat Biden hükümetinin başına sorun olabilirdi.

Ancak Biden “duruma göre” bile kalmayacaklarını söylüyor. Yani olası Taliban saldırıları ABD güçlerinin çekilmesini durdurmayacak. Eğer Biden sözünün arkasında durursa ABD hem Rusya’ya hem Çin’e hem de İran’a müdahalelerde bulunabileceği kullanışlı bir coğrafyadan olmuş olacak. Peki neden?

Çin için ABD’nin yokluğu varlığından daha büyük dert

Size belki enteresan gelebilir, ancak ABD’nin çıkması kısa vadede pek Çin’e iyi gelmeyecek gibi gözüküyor. Öncelikle Afganistan’ın Çin’in Xinjiang bölgesine komşu olduğunu hatırlatalım, yani Uygurların yaşadığı bölgeye.

Çin’in terör örgütü olarak gördüğü ve ABD’nin de yakın zamana kadar böyle tanıdığı Doğu Türkistan İslami Hareketi (ETIM) 1990’dan 2001’e kadar aktif şekilde terör eylemleri düzenlemiş, toplamda 162 kişinin öldüğü, 440 yaralandığı 200 kadar saldırıda bulunmuştu. Bu örgüt 2017’den itibaren Türkiye tarafından da terör örgütü olarak tanılıyor. Örgüte aktif olduğu yıllarda en büyük desteği Taliban verdi. Geçtiğimiz senelerde ise ETIM, Trump hükümeti tarafından “aktivitelerinin bittiği” gerekçesiyle terör listesinden çıkarıldı. Çin tarafı Taliban’ın şu an bile aktif savaşçılarını Xinjiang bölgesine Uygurların yanında savaşmaya gönderdiğini söylüyor. Bu sırada Çin, Afgan hükümeti ile yakınlaşma çabasında. Xinjiang’dan kaçan Uygurların üs kurduğu Badakhshan bölgesine 2018’de Çin de kendi birliklerini yerleştirmek istiyordu ancak projenin akıbeti şu an için belirsiz. Eğer Taliban Afganistan’ın kontrolünü ele geçirirse Çin için daha ciddi sorunlar ortaya çıkabilir.

Dahası Çin’in hayalindeki “İpek yolu” projesinin Afganistan’da patlayabilecek çatışmalardan etkilenebileceği konuşuluyor. Çin, istikrarlı görmediği Afganistan’ı bu projenin dışında bırakmış olsa da hem kaynaklarının zenginliği ilgilerini çekiyor hem de oradaki çatışmaların Pakistan’a sıçrayabilecek olması Çin’i korkutuyor.

Bu durumda uzun vadede ABD nüfuzunun azalacak olması iyi gözükse de kısa vadede Çin’in ilgisini ve kaynaklarını gerektirecek bir durum doğacak gibi gözüküyor.

20 yıllık kayıp

ABD’liler Afganistan’dan bahsederken başarısız olduklarını gizlemiyorlar. Kaybettikleri personelin yanı sıra harcadıkları kaynakların haddi hesabı yok. ABD bölgede en büyük kayıplarını Biden ve Obama’nın başta olduğu 2011 yılında verdi. Biden’ın hem kendi ülkesinde tepkiye yol açacak hem de Çin gibi bir dev ile mücadelesi sırasında sınırlı kaynaklarını meşgul edecek bir çatışmaya sabrı kalmadı. Raporlara göre Afganistan’daki ABD güçleri şu an barut fıçısı olan ve ABD’nin Çin’e karşı yetersiz olduğu söylenen Pasifik Okyanusuna aktarılacak.

Biden ülkesinde tepki gördü

İçinde hem demokratların hem de cumhuriyetçilerin olduğu siyasetçiler ve medya Biden’a tepki gösterdi. Muhafazakarlar “kuyruğumuzu kıstırıp kaçınca savaş bitmiş olmuyor” derken liberal medya her zamanki gibi “Afganistan’daki kadın hakları ne olacak?” sorusuyla Biden’ı sıkıştırdılar. 2000’lerin başında dış müdahalenin gerekçesi demokrasi götürmek iken bugün kimlik temelli insan hakları kullanılmaya devam ediyor.

Ancak Biden hükümeti kendine en büyük tehdit olarak Çin’i görüyor. Bu durumda güçlerini meşgul edecek başka alanlara daha fazla kaynak harcama niyeti yok.

Tabii Biden’ın hareketlerini okumak son dönemde epeyce zorlaştı. Bir hafta katil dediği Putin’i ertesi hafta görüşmeye çağırdı. Ukrayna sınırındaki Rus askerleri toplanmaya devam ederken Afganistan’daki çekilmeyi açıkladı ve Karadeniz’e gönderdiği gemileri geri çekti. Birkaç gün sonra ise Rusya’ya yönelik yaptırımlar açıkladı. Birbiriyle çelişen bu davranışlar olsa da Biden’ın Rusya’yı askeri müdahaleden çok ekonomik yaptırımlar ile yormak istediği aşikar. Bütün istihbarat ve askeri kuvvetini Çin’in Güney Doğu Asya’daki agresif tutumunu baskılamak için kullanacağı görülüyor.

ABD gerçekten Afganistan’dan çıkacak mı önümüzdeki aylarda göreceğiz. Ancak bir şey net ki bu ABD’nin kıtalararası maceralarını noktaladığı anlamına gelmiyor. Umarım daha sakin günlere uyanırız. Önümüzdeki hafta başka bir yazıda görüşmek dileğiyle, iyi hafta sonları efendim.

Etiketler
Joe Biden Afganistan