Karadeniz'de 3. Dünya Savaşı

Geçtiğimiz günlerin en çok konuşulan dış politika konusu şüphesiz Ukrayna’daki gerginlik oldu. Kısaca özetlemek gerekirse 2014’de Rusya’nın Kırım’ı ilhakı sonrası yapılan ateşkesler son günlerde sonlandırılmış, yerini Ukrayna-Rusya sınırındaki Donbass bölgesinde yapılan çatışmalara bırakmıştı. Olay, bölgedeki Rus milisler ile Ukrayna güçlerinin çatışmasından uluslararası bir krize dönüşmeye de başladı. ABD gemilerini Karadeniz’e yolladı bile. Peki bunca yıl sonra neden şimdi? Taraflar bu karşılaşmada ne kadar ciddiler? Buradan 3. Dünya Savaşı çıkar mı?

Kırım’dan 7 yıl sonra neden tekrar savaş?

Kırım’ın ilhakı sonrası ateşkes geçerli olsa bile iki taraf da sıkça ihlallerde bulunmuştu. Özellikle Donbass bölgesindeki çatışmalar şiddetlenmiş ve ateşkesin temelli sonlandırılmasına sebep olmuştu. Rus kaynaklara göre Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin 2021 başındaki anketleri oylarının giderek düştüğünü göstermiş, karşısındaki milliyetçilerin güçlenmesi durumunda tek çaresinin Donbass bölgesi başta olmak üzere Ukrayna’daki Rus ayrılıkçılarla mücadele olduğunu söylemişti. Covid-19 ile mücadelede başarısızlık ve ekonomik sorunlar üzerine Minsk protokolünün taleplerini karşılamak onu Rusya karşısında güçsüz gösterecekti. Ukrayna Milliyetçileri ise bu duruma yoğun tepki gösterecek ve muhtemelen Zelenski’nin koltuğu sallanmaya başlayacaktı.

Karadeniz'de 3. Dünya Savaşı - Resim : 1
Ukrayna tarafı ise Rusya’nın ilhak ettiği Kırım’a kaynak ulaştırmada zorlandığı iddiasını ortaya atıyor. Rusya ile kara sınırı bulunmayan Kırım’ın uzun süredir su kesintileri de olmak üzere birçok sorun yaşadığı biliniyor. Ukraynalılara göre Rusya, Donbass bölgesini ele geçirerek Rusya ve Kırım arasında bir hat oluşturmayı ve altyapı sorunlarını gidermeyi umut ediyor.

ABD’nin rolü ve Türkiye

Birleşik Devletler Biden’ın da seçildikten sonra söylediği üzere “geri döndüğünü” dosta düşmana duyurmak için elinden geleni yapıyor. Koltuğa oturduğundan bu yana Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki ülkelere tehditkar bir tutum sergiledi. Rusya da bunlardan biriydi. Biden’ın Putin’e katil demesinin üzerinden daha ancak birkaç hafta geçmişti. Hatta onun bedel ödeyeceğini de söylemişti. Ben bunu çok planlı bir hareketin parçası olarak yorumlamadım. Hata yaptığını düşünen analistler de çoktu.

Ancak işin sonunda Rusya-Ukrayna gerginliğine aktif müdahale etmek isteyen bir ABD var. Ukrayna tarafı NATO’ya katılım için panik halde doküman toplarken ABD Karadeniz’e gemilerini yollamaya devam ediyor. Daha bu hafta içinde NATO resmi sitesine Ukraynaca dil seçeneği eklendi.

Rusların çıkmak, ABD’lilerin ise girmek istediği Karadeniz’in anahtarını ise biz elimizde tutuyoruz. Daha önce de bizi 2. Dünya Savaşı’na girmekten kurtarmış Montrö Boğazlar Sözleşmesi aynı zamanda Rusya’nın da Karadeniz’de güvenliğini sağlıyor. Ancak Ukrayna ile yakın ilişkilerimiz ve Kırım’ın ilhakını tanımayışımız düşünüldüğünde nasıl bir tutum alacağımız belirsizleşiyor.

Buradan savaş çıkar mı?

Açıkçası Biden’ın şahin tutumunun arkası boş değilse her şey mümkün. Ancak savaşın tarafları buna pek niyetli gözükmüyorlar. Ukrayna aylardır bunun için hazırlık yapan Rus ordusu karşısında duramayacağını biliyor. Rusya karşısında kaybedilecek daha fazla toprak Zelenski’nin cumhurbaşkanlığının sonu olacaktır. Eğer NATO’ya giriş süreci hız kazanır ve Ukrayna Donbass bölgesine müdahalelerde bulunursa Rusya bunu bahane ederek aynı Kırım gibi bölgeyi ilhak edebilecektir.

Rusya tarafı ise aynı Ukrayna gibi isteksiz. Rus kaynaklar Kırım ile Rusya’nın bağlanması için yapılacak bir askeri operasyonun gereksiz olduğunu vurguluyorlar. Çünkü geçtiğimiz 7 yıl içinde Kırım’ın altyapı sorunlarını çözmek için Rusya federal bütçesinden 48 milyar ruble harcandı. Çalışmalar bittikten sonra Kırım’ın Rusya ile kara yolu bağlantısına ihtiyaç duyulmayacak gibi gözüküyor.

Rusya’da yapılan anketler Rus halkında dış müdahalelere desteğin epey düşük olduğu yönünde. Putin bu tarz bir müdahale ile pek kazançlı çıkmayabilir.

Bunun üstüne ayrıca Rusların batı ile girilebilecek bir savaş senaryosunda çok uğraştıkları Kuzey Akımı-2 projesini de riske atma ihtimalleri var.
Ruslar ise sınır bölgesine asker yığarak hem Ukrayna hem de ABD’ye göz dağı veriyor.

Tabii bütün bunlar bir anda değişebilir. Ben bu yazıyı yazarken Zelenski Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirecek. Ancak bu görüşmeden bir gün önce de Putin ile Erdoğan telefonda konuştular. Tüm bunlardan ne sonuç çıkacağını anlamak güç olsa da ABD’nin bizden alacağı olası bir izin Karadeniz’deki dengeleri Rusya aleyhine değiştirebilir ve Ukrayna’nın Rus ayrılıkçılara tutumunu sertleştirebilir. Erdoğan’ın Putin ile önceden görüşmesi bana bölgedeki gerginliğinin daha fazla artmayacağı yönünde bir mesaj verdi.

Tabii Ukrayna’nın NATO’ya katılımı Rusya’nın bölgesel nüfuzunu ciddi anlamda azaltacak olmasının yanı sıra sınırında NATO üsleri bulmasına da sebep olacak. Ayrıca 7 yıl önceki Kırım kazanımlarını da kaybetmesi olası. Böyle bir tehdit sezmesi halinde Rusya’nın da saldırganlaşması beklenebilir.

Son olarak eklemeliyim ki, ABD’nin şahin tutumunun ciddi bir savaşı göze almaya yetmeyeceği kanaatindeyim. Yorum yapan tüm askeri analistler ve istihbarat yetkilileri asıl tehdidin Çin olduğu vurgusunu yapıyorlar. ABD’nin gücünün gerek ekonomik gerek nüfuz gerek de askeri açıdan rakiplerinin karşısında eskisi gibi devasa olmadığını düşünürsek Rusya ile ciddi bir çarpışma haline cesaret etmeyeceklerini tahmin ediyorum.

İttifakların ve dostlukların benim bu yazıyı yazmaya başladığımdan bitirdiğim ana kadar bile sürmediği bir çağda yaşadığımız düşünüldüğünde dengeler daha çok değişecek gibi gözüküyor. Haftaya başka bir yazıda görüşmek dileğiyle, iyi hafta sonları efendim.

Etiketler
Karadeniz