ABD’de operasyon kapıda

Neredeyse olağanüstü hal altında yapılan yemin töreninin benim için en dikkat çekici yeri Biden’ın konuşmasındaki “yerel terörizmle mücadele” kısmı oldu....

Neredeyse olağanüstü hal altında yapılan yemin töreninin benim için en dikkat çekici yeri Biden’ın konuşmasındaki “yerel terörizmle mücadele” kısmı oldu. Trump ile geçen kavga dövüş dört yıl ve üzerine gelen kongre baskını sonrası devletin aşırı sağ üzerine yapacağı operasyonlar zinciri ciddi olarak konuşulmaya başlandı. Hem Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi hem de yeni başkan Biden aşırı sağ ile mücadelenin “toplumun uçlarını barıştırmaktan” farklı görülmesi gerektiğine vurgu yaptılar. Peki nasıl bir operasyon bekleniyor? Nereye kadar gidecekler? İşin ucu Trump’a değer mi?

El Kaide’den ABD aşırı sağına

Şu anda ABD televizyonlarında konuyu tartışan eski istihbaratçı ve komutanlar olası bir operasyonu tanımlarken epey sert ifadeler kullanıyorlar. Örneğin 2000’li yıllarda ABD’nin terörle mücadele kapsamında Ortadoğu’da yürüttüğü operasyonları yöneten komutanlardan biri olan özel harekatçı General Stanley McChrystal El Kaide’nin doğuşu ile ABD’deki aşırı sağcı hareketin benzerliklerini anlatıyor. Öfkeli ve eğitimsiz bütün bir Arap gençliğinin buldukları bir liderin peşinden giderek şiddet dolu bir sarmala saplanmasını Trumpizmin doğuşuna benzetiyor. Daha da ötesinde ABD’nin 2000’li yıllarda yürüttüğü terörle mücadele operasyonlarının bir benzerinin yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.

New York Times’da çalışan gazetecilerden biri olan Evan Hill eski bir istihbaratçının 11 Eylül sonrasına benzer operasyonların gelmesi gerektiğine dair açıklama yaptığını belirtti. O dönemde çıkarılan dersler ABD’deki terörle mücadelede kullanılabilirmiş. İşin özeti ABD’nin planladığı operasyon öyle 3-5 gözaltı ile bitecek gibi durmuyor.

Operasyonun medya ayağı

Aslında medyada aşırı sağa yapılabilecek olası bir operasyonun hazırlıkları uzun zamandır devam ediyor. Gerek CNN gerek NBC gibi kanallar açık açık sağcılara sansür ister noktaya geldiler. Edward Snowden haberinden tanıdığımız Guardian’da çalışan ünlü gazeteci Glenn Greenwald medyada oluşan havayı 11 Eylül sonrasına benzetiyor. Terörle mücadele bahanesi insanların ABD’li ya da yabancı tek tek gözetlenmesine ve devasa bir bilgi yığınağı oluşturulmasına sebep olmuştu. Bunun yanında 11 Eylül’e karşılık çıkarılan o dönemde Joe Biden’ın da açıkça desteklediği “Patriot Act” ile özel hayatın gizliliği ihlal edilmiş, devlet vatandaşını gözetlemesini legal bir zemine oturtmayı başarmıştı. Durumdan şikayetçi insanlar terör destekçisi damgası yemişlerdi.

O zamanlar bunların başını Neo-conlar çekiyordu. Cumhuriyetçi muhafazakarlar hem siyaseten güç devşirmeyi hem de Ortadoğu yapılabilecek operasyonları “gerekli” göstermeyi başarmıştı. Bugün ise sıra liberallere geldi. İşin ironik kısmı liberaller bugün medyada sansür istiyorlar. Devletin vatandaşını gözetlemesinin gerekli olduğunu savunuyorlar. “terörist değilsen çekinecek bir şeyin yok” gibi sağcı bir söylemi evlat edinmiş vaziyetteler.

Sosyal medya eksik kalır mı?

Bir de bunun sosyal medya ayağı var. Şu anda merkez sağ hesaplar bile Facebook Twitter’da engelleniyor. Sadece onlar da değil, neo-liberal siyasetçileri eleştiren sol hesaplar da kapatılıyorlar. Haftalardır sansürün “aşırı sağ” ile kalmayacağını ABD derin devletinin işine gelmeyen ülke fark etmeksizin herkesin bu tehdit altında olduğunu söylüyorum. İlk emareler de gelmeye başladı.

Joe Biden hükümeti Venezuela’lı Guaido’yu başkan olarak tanıyacağını söyledikten sonra Venezuela’nın parlemento Twitter hesabı sebep gösterilmeden askıya alındı. Aynı zamanda Guaido’nun da kendini başkan ilan ettiği hesabı “mavi tik” yani resmi hesap statüsüne sahipti.

Twitter doğrudan CIA’nın aparatı olarak ülkenin “seçilmiş” başkanını belirlemeye başladı. Tabii “peki bunlar ne olacak” gibisinden tepkilere sebep olan İran’lı Hamaney’in ve açıkça Uygurların beyinlerini yıkadıklarını itiraf eden Çin elçilik hesabı da kapatıldı. Dürüst olmak gerekirse Twitter gerçekten “şiddet çağrısı” yapan hesapları kapatacak olsa spor hesapları dahil %99’u kapatılır geriye birkaç doğa fotoğrafı paylaşan hesap kalırdı. Önümüzdeki dört yıl geçmişi her açıdan Trump’dan karanlık iki siyasetçinin ne kadar insan haklarına saygılı muhteşem insanlar olduğunu dinleyeceğiz, karşı çıkarsak da ‘sosyal sürgüne’ gönderileceğiz.

İşin ucu Trump’a değer mi?

Yakın zamanda Temsilciler Meclisinden geçen Trump’ın ikinci azil süreci önümüzdeki günlerde senatonun da önüne sunulacak. Geçmesi için 3’te 2 çoğunluk gerekecek. Yani 17 cumhuriyetçinin Trump’a karşı oy vermesi gerekiyor. ABD medyasında dolanan haberlere göre ise 20 cumhuriyetçinin kafası karışık durumda. Eğer azil senatodan geçerse Trump’ın bir daha kamuda çalışamaması için ikinci bir oylama yapılacak. Bunun geçmesi için oyların yarısı yeterli. Şu aralar yeni parti kuracağı konuşulan Trump’ın önünün kesilmemesi Cumhuriyetçi Parti’nin inanılmaz bir oyu kaybedeceği anlamına gelir. Eğer müdahale etmezlerse Trump muhafazakar seçmeni götürecektir. Eğer müdahale ederlerse cumhuriyetçilerden çok Trump’a bağlı seçmeni küstüreceklerdir. Açıkçası Cumhuriyetçi Parti için epey zor günler yaklaşıyor.

İnternet’in büyük bölümünde sansüre uğrasalar da varlığını 4 Chan gibi daha anonim yerlerde sürdürmüş aşırı sağcı örgütlenmeler operasyonun hedefinde olacak gibi gözüküyor. Pizzagate gibi uçuk komplo teorilerinin mimarı ve aynı zamanda kongre baskınında da ön saflarda olan Q Anon grubunun yanı sıra Black Lives Matter eylemlerine karşı daha çok sahada gördüğümüz aşırı milliyetçi “Proud Boys” da medyanın dikkat çektiği diğer bir grup. Kongre baskınından sorumlu olan Q anon üyeleri 25 yıl ile yargılanıyorlar. Trump’ın onlara emir verdiği gibi bir sonuca ulaşılabilirse kendisi de yaklaşan operasyonların altında kalabilir.

İşin sonunda CIA ve aparatları bir yıldır senkronize bir şekilde çalışıyorlar. Eminim ki bu operasyonların gerekliliğine vurgu yapacak yapımları Netflix’te izlemeye başlayacağız. İşin korkutucu tarafı medyadan sonra internette de herkes aynı düşünmeye zorlanıyor. Maalesef 2000’li yılların aksine bununla mücadele etmek isteyen bir sol hareket de yok. Dönemin solunu, sermaye siyasetçileri tarafından adaylığı çalındıktan sonra onlara oy toplayıp soğukta sevimli eldivenleriyle tek başına oturtulan ve internetin maskarasına döndürülen Bernie Sanders özetliyor. İş bittikten sonra köşeye fırlatılmışçasına…Düşünce özgürlüğünün önemini hatırlayan solculara bugün her şeyden fazla ihtiyacımız var. Önümüzdeki hafta başka bir yazıda görüşmek dileğiyle, iyi hafta sonları efendim.

Etiketler
Operasyon