Sayın Ziya Selçuk, ben de günümüzün Hasip Aytuna'sı olmak isterim ama...

Tüm Bunları Ziya Selçuk’tan İstemeyelim De Kimden İsteyelim?

Hasan Ali Yücel’e Gönderilen Mektup, Bugünün De Mi Bir Fotoğrafı?

Kemiyet Yerine Keyfiyete Önem Verilmelidir

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk geçenlerde önemli eğitim düşünürümüz Hasip Ahmet Aytuna’ya atıfta bulunarak şunları söyledi: “Bir de Hasip Aytuna’nın bir mektubu var. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, bakan olduğu hafta kendisine 3 sayfalık bir mektup yazar. O mektup aslında bugünün de bir fotoğrafı. Hasip Aytuna, Gazi Terbiye Enstitüsü’nün hocalarından. Hasan Ali Yücel’e; öğretmen yetiştirme çok zayıf diyor, işte bizim kitaplarımız çok yetersiz diyor. İşte bizim müfredatımızda sıkıntı var diyor. Yani biz bugün neyi diyorsak, Hasip Aytuna aynısını söylüyor. Ya da Vehbi Dinçerler’in bakan olduğunda, geçmişteki bütün müsteşarları ve bakanları topladığı bir toplantı vardır. Orada sorun listesi vardır, aynı sorun listesi Hasan Ali Yücel’e verilen sorun listesidir. Ziya Selçuk’un söylediklerinden hareketle Hasip Ahmet Aytuna’nın eğitim düşünümüzdeki yerine, Hasan Ali Yücel’e gönderilen mektuba, günümüzdeki eğitim sorunlarının o dönemkilerle aynı olup olmadığına, zengin ve keyifli bir eğitimin felsefi, sosyal, tarihsel yolculuğuna ne dersiniz…

Hasan Ali Yücel Döneminden Günümüze Eğitimimizin Sorun Listesi Aynı Mı?

Hasip Aytuna gibi 1895-1980 yılları arasındaki 85 yıllık ömrüne 40 kadar eğitim kitabı sığdırmış, TED’in okul müdürlükleri de dahil eğitimle ilgili pek çok görev almış bir eğitim düşünürümüzün eğitim görüşlerini, böyle güncel bir yazıda ele almak elbette ki zor olacaktır. Biz bu yazımızda pek çok dil de bilen bu düşünürümüzün, dönemin eğitim bakanı Hasan Ali Yücel’e yolladığı mektuba yoğunlaşmaya çalışacağız. O mektuptaki konuların günümüzde sıcaklığını koruyup korumadığına bakmaya çalışacağız. Bu mektup; Gazi Terbiye Enstitüsü Tedris Usulü ve Pedagoji Öğretmeni Hasip Ahmet Aytuna’nın; “Maarif vekaletine getirilmesi üzerine Hasan Ali Yücel’e verilen bir temenni” adını taşıyan mektubudur.

Kemiyet Yerine Keyfiyete Önem Verilmelidir

BU mektup 21 maddeden oluşmaktadır. Bu mektupla ilgili, bizim bu yazıda yer verdiğimiz fikirlerin çoğu da dahil olmak üzere bu konu, önemli eğitimcimiz Cavit Binbaşıoğlu tarafından detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Mektubun özü; kemiyet yerine keyfiyete önem verilmesi gerektiğine, yani nicelik yerine niteliğe önem verilmesi gerektiğine dayanır. Sanırım niteliğin ön plana çıkarılması gerektiği, son günlerde, Ziya Selçuk da dahil hepimizin 28/12/1938’den beri, yani bu mektubun yazıldığı tarihten itibaren 80 yıldır dilimizden düşürmediğimiz bir şey. Yine Hasip Aytuna’nın öğretim yöntemleri uzmanı bir eğitim bilimci olduğunu düşündüğümüzde, temenniler de bu konu da ağırlıklıdır.

Bence işin güzel noktalarından biri de; bir öğretmenin, cesur ve bilgece bir bakana böyle bir mektup yazabilmesidir. Aslında “Deli Emin” karakterinin Vizontele filminde replik olarak hep tekrarladığı üzere “Vallahi de, Billahi de ben önceden düşünmüştüm”, yani ben böyle bir mektubun varlığından habersiz Ziya Selçuk’a böyle açık bir mektup yazmayı düşünmüştüm. Ama geçen yıl yazdığım yüzlerce eğitim bilimi yazısından sonra, bakanlıktan aldığım hediyeden sonra vazgeçtim. Şimdi konuyu madde madde ele almaya çalışalım.Mektubun 1. Maddesinde; eğitim alanında yapılması gerekenlerin, 5 yıllık bir plana bağlanması gerektiği belirtiliyor. Ziya Selçuk, 2023 Eğitim Vizyonu belgesiyle 3 yıllık bir plana bağladı. 2. Maddede; sınıf mevcutlarının düşürülmesi gerektiğini ve çocukların iş yaşamına hazırlanması gerektiğini ifade ediyor.

Öğrenciler Liselerde İstidatlarına Uygun İş ve Mesleklere Yöneltilmelidir

3. maddede; özellikle liselerde, öğrencilerin istidatlarına yani yeteneklerine uygun iş ve mesleklere yöneltilmesi vurgulanıyor. 7. Madde; günümüz dünya pedagojisini bilen, aşan bir düşüncedir. Aytuna, 7.maddede şehir okulları için ayrı, köy okulları için ayrı öğretmen yetiştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Günümüzde kiminle konuşursanız konuşun, öğretmen maaşlarının iyileştirilmesi gerektiğini söyler ve bunu 8. Maddede görürüz. Burada ilkokul öğretmenlerinin önemini belirterek, onların maaşlarının arttırılması gerektiğini ifade eder. 9. Madde; ilk ve ortaokul programlarının yüklü olduğunu, 10.madde; ders kitaplarının değişmesi gerektiğini, 11. Madde; hizmet içi eğitimin önemini vurgular.

Sınav Problemi O Dönemde De Varmış

14. maddeye bakınca; günümüzde sıklıkla konuştuğumuz kademeler arası geçiş probleminin orada da olduğunu görüyoruz. Ortaokuldan liseye geçiş için bir istidat ve yetenek sınavı öneriyor. 16. Maddede; parasız bir eğitimden ve öğrencilerin kitap, defter, vb. kırtasiyesinin devlet tarafından karşılanmasını ve ilköğretimin zorunluluğunu savunuyor.

Ve Mektup Şöyle Biter

20. madde şöyledir: “Nerede ve hangi kurumda olursa olsun, eğitim ve öğretim işi ile uğraşanların, genel ve mesleki kültürlerini yükseltmeye, onların hayatlarını ve yarınlarını sağlamaya yönelik bütün bu gereksinim ve girişimleri karşılamaya yarayacak maddi ve manevi vasıtları esirgemek, ülke milli eğitimi için bir ilke olmalıdır.”

Tüm Bunları Ziya Selçuk’tan İstemeyelim De Kimden İsteyelim?

Hasip Aytuna, eğitim düşünümüze; çocuk eğitimi, eğitim-öğretim süreçleri, kadın eğitimi, kooperatifler ve kekemelik problemi gibi konularda damga vurmuştur. Aytuna, ta o dönemde, günümüzün önemli ve kanayan bir sorunu olan teftişin sadece denetleme değil, rehberlik de içermesi gerektiğini de savunmuştur.

Ama onun bu mektubunun eğitim tarihimizde ayrı bir yeri vardır. Ve görülüyor ki; Hasip Aytuna’nın temennileri sadece geçmişin değil, şimdinin sorunlarıyla da ilgilidir ve geleceğin eğitim sorunları da olacaktır. Hasan Ali Yücel Felsefeci bir öğretmendir. Yine Sayın Bakan Ziya Selçuk da öğretmen kökenlidir. Bu yönüyle, mektubun sonu o günden bugüne de bir göndermedir. ”Öğretmenlerin isteklerini, okulların ihtiyaçlarını içinden gördünüz.” Aytuna, Bakan’a sistemin içinden gelen birisiniz diyor. Ve bu nedenle biz de Aytuna’nın Hasan Ali Yücel’e dediği gibi; Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’tan nicelik yerine nitelik; sistemli, ölçülü, ihtiyaçlara en uygun, sıralı ve özlü işler istemeyelim de kimden isteyelim? Sayın Ziya Selçuk, ben de günümüzün Hasip Aytuna’sı olmak isterdim ama… Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

Etiketler
Ziya Selçuk