Osman Nuri Ergin'i okumadan eğitimi...

“Askeri mekteplerden 65 sene sonra açılmaya başlanan sivil mektepler uzun müddet mahsul verememiş ve doğrusu aranırsa bu mekteplere ötekiler derecesinde himmet olunmamıştır.”

Osman Nuri Ergin dendiğinde eğitimle ilgilenen herkesin aklına onun 5 ciltlik “Türkiye Maarif Tarihi” adlı eseri gelir. 1883-1961 arasında yaşamış olan Ergin'in bu kitabı eğitim tarihi kitaplarımızın en ayrıntılı ve kapsamlı olanıdır.

Bu kitabın I. cildinde okullar, medreseler, zaviyeler, tekkeler, dergâhlar ve kütüphaneler anlatılır. II. ciltte 1773 yılından 1876’ya kadar açılan okullar ve kültür müesseseleri, III. ciltte II. Abdülhamit dönemi, IV. ciltte 1908-1923 arası bağlamında Tuba Ağacı Nazariyesi, Maarif encümenleri, kızların yüksek öğretime devamları, eğitim ve öğretimin ulusallaşması vb. konular ele alınmıştır. V. ciltte ise 1923 yılında kitabın ilk yayınlanma tarihi olan 1943 yılına kadar olan gelişmeler ele alınmıştır. Kitapta eğitim bilimi tarihinden çok kurumların tarihi incelenmiş, eğitim tarihimizin önemli belgelerine yer verilmiştir(Binbaşıoğlu,2005). Bu önemli eğitim tarihi kitabının yazarı olan Ergin aynı zamanda şehir tarihçisidir ve öğretmenlikte yapmıştır.

İsmail Doğan Ergin'in bu eğitim tarihi kitabının önemini şu şekilde aktarır: “Kültür ve eğitim tarihimize en ufak katkıda, onu inceleyeceklere en küçük bir yardımda bulunacak bilgi ve belgeleri bile titizlikle kitabına aktarmıştır. Özellikle II. Mahmut devrine kadar devletin, yurttaşın eğitilmesini ve öğretimini, kendi görevi saymadığı zamanlarda sade vatandaşın, her düzeydeki asker ve devlet görevlilerinin ve şehzadelerin nasıl yetiştirildiği ve eğitildiği konuları üzerinde özenle ve duyarlılıkla durmuş, bu devirdeki bilgi ve belgeleri görebildiği ve bulabildiği ölçülerde eserini aktarmıştır(Doğan, 2010). Zaten bu eğitim tarihi kitabının bu kadar önemli olmasının göstergesi de piyasadaki tüm eğitim tarihi kitaplarının bu kitaptan alıntı yapmış olmasıdır.

Eğitim tarihimize bu kadar önemli bir eseri kazandırmış ve öğretmenlik yapmış olan Ergin, geçim kaygısı ve yaşam yazgısının sürüklemesi ile hep belediyecilik ve vilayet mektupçuluğu yapmıştır. Ve bu zor koşullara rağmen ülkemizin bilimine, kültürüne ve eğitimine dönük çabalarla geçmiştir hayatı(UNESCO,1987).Son olarak Ergin'in eğitimde batılılaşma ile ilgili kendi cümleleriyle bitirelim: “Osmanlı ülkesinde garplılaşma ve yenilik cereyanlarını bilhassa askeri ihtiyaçlar ve zaruretler doğurmuştur. Bunu ilk tesiri mekteplerde görülür... Yeni açılacak mekteplerde talebeye müspet ilimlerin öğretmek ve onlara yüksek bir meslek tahsil edebilmek için evvela hendese adı altında riyazi ilimlerin okutulması zorunlu görülmüş ve ondan dolayıdır ki ilk açılan mekteplere hendesehane veya mühendishane adı verilmiştir(Osman Ergin, Türkiye, Maarif cilt II, sayfa 262).Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…