Müzik yapanlar en az yasa yapanlar kadar güçlüdür

Bir Eğitim Üniversitesi de Kurulmalıdır. Bir eğitim üniversitesi de kurulması temennisiyle istedik ki bir üniversitesi kurulacak kadar önemli olan müziğin...

Bir Eğitim Üniversitesi de Kurulmalıdır.

Bir eğitim üniversitesi de kurulması temennisiyle istedik ki bir üniversitesi kurulacak kadar önemli olan müziğin eğitimle ilişkisini ele alalım. Öyle ki Konfüçyüs müziği “Bir ülkenin doğru yönetilip yönetilmediğini, ahlak açısından yücelip yücelmediğini anlamak mı istiyorsunuz? O ülkenin musikisini dinleyiniz.” diyecek kadar yüceltmiştir. Bu anlamda eğitim ve müzik ilişkisi ve müzik eğitimi önemli bir konudur. Çağdaş eğitim sistemleri bireyin bilişsel, duyuşsal ve psikomotor anlamda bütüncül olarak geliştirilmesini merkeze alır. İşte bu çok yönlü bakış açısında sanat eğitimi ve onun bir kolu olarak da müzik eğitimi önemli bir yer tutmaktadır. Öğrencilerimiz ancak iyi bir müzik eğitimi ile estetik gereksinimlerini karşılayabilir, sanatsal yaratma güdüsünü doyurabilir, beğenilerini geliştirebilir. Ancak iyi bir müzik eğitimi ile öğrencilerimize müziksel alışkanlıkları kazandırabiliriz.

Mesleki Olarak Müzik Eğitimimiz 1924’te Musiki Muallim Mektebi ile Başlamıştır

Müziği hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyi olarak niteleyen Atatürk, sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuştur diyerek de sanatın geneline önem vermiştir. İşte sanata ve müziğe bu kadar önem veren bir kadro cumhuriyetin kuruluşundan itibaren müzik eğitimi ile ilgili ciddi adımlar atmıştır. Genel müzik programlarını yeniden çağdaş bir anlayışla inceletmişler ve müzik derslerini yaygınlaştırmışlardır. Öyle ki 1981 yılına gelindiğinde ilkokul ve genel liselerin yanı sıra tüm yükseköğretim kurumlarının ön lisans ve lisans programlarında da müzik dersi yer almıştır. Kurucu kadro ve akıl müzik eğitimine o yokluklar içinde öyle önem vermiştir ki, mesleki olarak müzik eğitimini ilk kez 1924 yılında Ankara’da Musiki Muallim Mektebi’ni kurarak başlatmışlardır. Diğer taraftan cumhuriyet tarihinin müzik öğretmeni yetiştirme işi 1937-1938’de Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsünün müzik bölümü tarafından ve 1941-1947 arasında da Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü güzel sanatlar kolunda devam etmiştir. Müzik ağırlıklı sınıf öğretmeni yetiştirmek üzere önce 1951 yılında İstanbul İlk Öğretmen Okulu bünyesinde açılan ve mezun vermeden kapatılan, 1950 yılında İstanbul İlk Öğretmen Okulunda, 1963-1964’te Ankara İlk Öğretmen Okulunda müzik seminerleri açılmıştır ve 1975’te kapatılmıştır bunlar. Diğer taraftan ortaöğretim kurumlarına öğretmen yetiştirmek üzere 1978-1981 yılları arasında Yüksek Öğretmen Okullarının müzik bölümleri müzik öğretmeni yetiştirmiştir. Ve nihayet 1982’de ve 1983’te mesleki müzik öğretimi yapan bütün yükseköğretim kurumları 41 sayılı KHK ve 2809 sayılı yasa ile üniversitelerin eğitim fakültesi müzik eğitimi bölümlerine bağlanmıştır. Bu fakültelere daha nitelikli öğrenciler gönderebilmek adına 1989- 1990 öğretim yılında Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri kurulmuştur. Bu liseler aracılığıyla ülkemizin sanat ve sanat kültürünün kaynağı daha da artırılmış, çeşitlendirilmiş ve zenginleştirilmiştir.

İyi Bir Müzik Eğitimi Güzel Davranışlara Yol Açar

İnsanlarda var olan güzel duyguları dışarıya yansıtıp davranışa dönüştürebilmenin en iyi yöntemlerinden biri iyi bir müzik eğitimidir. Müziksel düşünmeyi ve üretmeyi sağlayabilen öğrenciler güzel davranışlar sergileyeceklerdir. Sanat eğitimi özelde de müzik eğitimi günümüzde en az bilim ve teknoloji kadar önemlidir. Ülkemiz dünyayla sadece bilim ve teknolojide değil kültür ve sanatta özelde de müzikte de rekabet etmek zorundadır. Müziğin, duygu ve düşüncelerin anlamlı ve estetik bir anlayışla bir araya getirilmiş sesler olduğunu düşündüğümüzde, toplum olarak ne kadar da ihtiyacımız var, bu anlamlı ve estetik seslere. Bu nedenle türkü ve müzik yapanlar en az yasa yapanlar kadar güçlüdür. Türküler ve müzik coğrafyanın halkın, yaşanılanların sesidir. Öğrencilerimiz ancak müzik eğitimi sayesinde kültürel gerçekliğimizi daha iyi anlar ve yaşarlar.

Müzik Eğitimimizin Tarihi Ta Selçukluya Dayanır

Ülkemizin müzik eğitiminin kökleri Selçuklu döneminde başlamış, Osmanlı’da netleşip çeşitlenmiş ve Cumhuriyet döneminde de iyice kökleşmiştir. Selçuklu da müzik eğitimi din temelli olmanın yanı sıra askeri ağırlıklıydı. Osmanlı eğitiminde de sıbyan okulları ve medreselerde ilahiler makamsal çerçevede okunurken, Kur’an, ilahilerde ve ezan makamsal kalıplar içinde güzel sesle ve kurallarla okunurdu. Enderunlarda ise meşkhanede yapılan müzik dersleri vardır ve burada geleneksel Türk Sanat Müziği dersleri okutulurdu. 1869’da yürürlüğe giren Genel Eğitim Tüzüğü çerçevesinde önce kız okullarında, 1910’lu yıllarda da erkek öğretmen okullarında müzik derslerine yer verilmiştir. 1910 yılında da Türk Sanat Müziği eğitimi yapılması için konservatuvar niteliğinde Darülelhan kurulmuştur. Ülkemizin uzun bir tarihe dayanan müzik eğitimi 1924 yılında Musiki Muallim Mektebinin kurulmasıyla bilimsel bir temele oturmuştur. Cumhuriyet döneminde müzik eğitimine somut yatırımlar yapılmıştır. Eğitimin bütün aşamalarında müzik dersleri yaygınlaştırılmıştır.

Halk Kültürü Yaşatılmalı ve Yaşayan Usta Sanatçılardan da Yararlanılmalıdır.

Ülkemizde bir müzik üniversitesinin kurulmuş olması olumlu bir gelişmedir. Rektöründen öğretim üyesine müzikten anlayan kimselerin kurup yöneteceği bir üniversite başarılı olacaktır. Bu tip üniversiteler kurulurken Türkiye’deki tüm müzik insanlarının fikirleri alınarak oluşturulacak bir yol haritasıyla hareket edilmelidir. Sadece bir üniversite olmamalıdır. Halk ile etkileşim en üst düzeyde olmalı, halk kültürü yaşatılmalı ve yaşayan usta sanatçılara da burada yer verilmelidir. Diğer taraftan MEB müzik kitaplarını çağdaş genel müzik öğretim ilkelerine uygun bir şekilde yenilemelidir. Müzik kitapları öğrenciyi müzikten soğutacak kuramlardan uzak olmalıdır, sevimli ve verimli olmalıdır. Okullar müzik dersi yapılabilmesi için gerekli araç ve gereçlerle donatılmalı, her okula branş müzik öğretmeni verilmelidir. Veli ve okul yöneticileri müzik dersini önemsemeleri yönünde bilinçlendirilmelidir. Unutmayalım müzik sadece bir eğlence aracı değildir, insanın ruh, vicdan, zihin ve düşünce dünyasının derinliklerine uzanan bir iletişim yoludur. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…