Modern eğitim uydurması

Malum geçenlerde Ayasofya Cami’de Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanının gözlerine bakarak Atatürk ve silah arkadaşlarına ikinci kez lanet okundu ve beddua...

Malum geçenlerde Ayasofya Cami’de Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanının gözlerine bakarak Atatürk ve silah arkadaşlarına ikinci kez lanet okundu ve beddua edildi. Altı çizilmesi gereken nokta “ikinci” kelimesi. Bu üçüncülerin, dördüncülerin nabız yoklamasıydı belki de. Evimin yakınlarında cami var, cuma günleri vaazlara kulak kabartıyorum. Bir kez olsun “kul hakkından” bahsetmeyen hoca seçimler hakkında bile konuşuyor. Kim kiminle evlenebilir, cehenneme hangi durumlarda gidilir, dış güçlerin bu haftaki planı ne…

Bu söylediklerinin eğitimle ne alakası var diyebilirsiniz. Söyleyeyim. Sosyal medyayı aktif kullanan birisiyim. Hem arkadaşlarımın hem de uzmanların çocuk yetiştirmeyle ilgili birçok paylaşımını görüyorum. Sosyal hayata uyarlanmayan, bencillik temeline dayanan yazılar. “Çocuğa koşma demeyin, olumlu kelime kullanın yürü deyin yoksa özgüveni kırılır.” Deney grubu, gözlem grubu mu oluşturuldu? Bir süre gözlemleyip iki grup arasındaki farklar bir çalışmayla ortaya mı kondu? Neye göre böyle laflar ediliyor bilmiyorum. Bunun gibi binlerce örnek verebilirim PR çalışması ürünü olan, intihal kitapları binlerce satan sözde uzman kişilerden. İmam nasıl ki kul hakkından vaaz vermiyorsa bu uzmanlarda “iyi insan” olmaktan bahsetmiyorlar. Çocuğu salt kendi mutluluğuyla ele alıyorlar. Toplum içindeki yerini yok sayıyorlar. Biriniz de çıkıp deyin ki “çocuklarınıza, akranlarına vurmamayı öğretin.” Öyle ya bu söylem ne velinin aradığı söylem ne de sözde uzman kişilere para kaynağı olabilecek bir cümle.

Süslü, püslü söylemlerin alt metinlerini iyi okumak gerekiyor. Meslektaşlarım bilirler Gardner’e sipariş yoluyla yaptırılmış bir kuram var. Adı: Çoklu Zeka Kuramı! Her çocuk farklı yöntemlerle öğrenir, diyor. Çocuğun beynini bölüyor ve tek bir alana hapsediyor. Çocukların beyinlerinin tek kısmı çalıştırılıyor ve olaylar arası bağlantı kurması engelleniyor. Eğitimci, araştırmacı, yazar Mahiye Morgül Milli Eğitimde Emperyalist Kuşatma adlı kitabında durumu en ince detayına kadar açıklıyor;

“Çoklu Zekâ:

· “Her çocuk tek bir alanda başarılı olabilir” ifadesini kullanır.

· Örneğin; 4. sınıftaki bir çocuk güreş kulübüne üye olmuşsa, diğer derslerde asgari ölçüde de olsa başarı göstermesi gerekmemektedir. Bu yolla okuma yazma öğrenmeden üniversite diploması bile alınabilecektir. Bu durum SPAN (eğitim sistemimizin satıldığı Hollandalı şirket) broşüründe şema ile gösterilmektedir (age. s.9, şema:2-6200).

· Duyuları parçalar. Sınıfta çocukların görme işitme özelliklerine göre ayrı ayrı oturtulmasını önerir. Çocuğun/insanın doğasıyla oynar; örneğin, gördüğü ile işittiği şey arasında ilişki kurmayı, yani tam öğrenmeyi engeller

. Öğrenci merkezli eğitim:

· Öğretmen merkezli eğitime karşı duruşu ifade için kullanılır.

· Bireysel öğrenmeyi teşvik eder. Oysa çocuk yetişkinlerin ona sunduğu ve gelişimini destekleyen bir ortamda eğitilir.

· Yani öğrenme, öğretmen merkezli olmak durumundadır.”

Üzerinde düşününce modern söylemler ne kadar tehlikeli amaçlar güdüyor. Sizlere medyada “en” kavramını yüklüyorlar. Çocuğunuz en iyisi olmak zorundaymış gibi hissediyorsunuz. Üstelik bu “en” kavramı sadece bireysel ve akademik olarak söyleniyor. Zaten bunu Talim Terbiye Kurulu 2004 yılında “Endüstri toplumundan bilgi toplumuna geçiyoruz” ifadesiyle de açıkladı. Amaç üretmek değil tüketmek artık. Tüketmenin içine her şeyi ekleyebiliriz. Kullan at bardaklar gibi olan insan ilişkilerini, bilgiyi, eşyaları, zamanı… İşte çocuklar modern söylemlerle bencil, tek çocuk gibi yetiştiriliyor ve bu yetiştirme tarzı bir amaca hizmet ediyor. Eğitimi eleştirdiğimde “Benim yeğenim İngilizceyi iyi konuşuyor İspanyolcada da “hola” diyebiliyor” diye sığ cevaplar alıyorum. İspanyolca “merhaba” diyebilmesi değildir eğitim asansörde komşusunu görünce “merhaba” diyebilmesidir, genelini öğretmenin ya da velinin yaptığı projelere sahip olması da değildir o projelerin ne işe yaradığını kavramasıdır, torpilli notlar alıp sahte mutluluklar da eğitim değildir çalışma sonucu elde edilmiş başarılardır eğitim, hafta sonları parayla onlarca kursa gitmesi de eğitim değildir yere çöp atmaması asıl eğitimdir. Binlerce kavram arasında kaybolup gitmek yerine çocuklarımıza önce insan olmanın gerekliliklerini öğretmeliyiz. Tek başına değil toplum içinde bir insan olduğunu…