Erdoğan, İstanbul aşk ve ihanet!

Yerel seçimlere bir haftadan az kaldı. Parti liderleri ve adaylar harıl harıl çalışıyor. Yerel yöneticiler seçilecek. Ama hava genel seçim havasında. Hatta...

Yerel seçimlere bir haftadan az kaldı. Parti liderleri ve adaylar harıl harıl çalışıyor. Yerel yöneticiler seçilecek. Ama hava genel seçim havasında. Hatta sanki ülkemiz seferberlik koşullarında! Seçim mi yapıyoruz yoksa savaşa mı gidiyoruz? ‘’Vatanın ve milletin bütünlüğü, ülkenin geleceği tehlikedeymiş’’ gibi bir ‘’beka sorunu’’ Cumhur İttifakı bloku tarafından her gün her yerde aynı tempoda ile sürdürülmektedir. Ancak, halkın gündeminde ise; ‘’beka sorunu’’ yerine ‘’geçim sıkıntısı’’ sorunu var.

İSTANBU’A İHANET İTİRAF Mİ, AŞIK Mİ?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Başbakanlık ve halen de Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 21/10/2017 tarihinde Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi toplantısında yaptığı konuşmayapıyor. İstanbul için: ‘’...Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum." Diyor.

Seçim propagandalarının devam ettiği bu günlerde ise, AKP Genel Başkanı Erdoğan, İstanbul adayı Binali Yıldırım ile birlikte verdikleri fotoğrafta; ‘’İstanbul bizim için bir aşk hikayesi!’’ şeklinde İstanbul’un caddelerine, sokaklarına, afişler, pankartalar asıyor, broşürler ve el ilanları dağıtıyor, sözlü ve yazılı medyaya ilanlar veriyorlar.

Biri birine zıt iki tespit, orta yerde duruyor. İstanbul, Sayın Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı’ndan başlayarak 25 yıldır aynı zihniyet tarafından yönetiliyor.

Beton lobisine teslim edilen, yeşil alanları yok edilen, kamu arazileri ve deprem toplanma alanları yandaşlara peşkeş çekilen, gökdelenlerle havası, rüzgarı kesilen, denizi unutturulan İstanbul.

Sayın Erdoğan’la birlikte, ‘’İstanbul bizim için bir aşk hikayesi!’’ diyen Yıldırım’ın uzun süreden beri İstanbul Belediyesi’nde İDO Genel Müdürü (İstanbul Deniz Otobüsleri işletmesi), arkasında İstanbul ve İzmir milletvekillikleri, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Başbakanlık görevlerinde bulunan ve şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adayı. Bulunduğu bu yüksek ve etkin görevlerde İstanbul’un sorunlarını çözemeyen Sayın Yıldırım’ın bu sorunları nasıl çözeceği ise soru işareti olarak ortada durmaktadır.

CUMHURBAŞKANI HER YERDE

Belediye başkanlığı teşkilatı olan her beldenin, ilçenin, ilin ya da büyükşehir belediyesinin adayı sanki sayın Erdoğan’mış gibi. Türkiye’de kent meydanlarında, sokaklarda, ağaçlarda, elektirik aydınlatma direklerinde, bina cephelerinde O’nun afişleri var. ‘’Belediye işi gönül işi.’’ Sloganıyla Adaylar ikinci planda. Her yerde sayın Erdoğan.

Özellikle İstanbul’da sayın Binali Yıldırım sayın Erdoğan’ın yanında yanaşma gibi. Gençliği, sakinliği, efendiliği, alçak gönüllülüğü, mütevaziliği ve belediye başkanlığındaki başarısı ile ün kazanmış sayın Ekrem İmamoğlu’nun yanında, isteksiz, Erdoğan ve Cumhur İtifakı söylemleri ile çelişen açıklamaları ile baştan beri kaybetmiş gibi…

YÜRÜ YA KULUM BİNALİ!

Basın ve medyada yer alan ve hiçbir yalanlama getirilemeyen haberlere göre; uzun süre Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yapan Sayın Yıldırım’ın yaklaşık 26 milyar Dolar yani 126 milyar lira serveti olduğu ve servetinin tamamını AKP döneminde elde ettiği söylenmektedir.

Bakanlığı döneminde Türk Telekom’u yok

fiyatına satan, bütün limanlarımızı, gelir getiren köprü, otoyol, tünelleri Yap-İşlet Yöntemiyle milletin anasına küfreden müteahhitlere ihale eden, TAV adlı şirkete (Tepe/Akfen) Türkiye'nin bütün büyük havalimanları işletmesini veren, 3 milyar doların üzerinde değer biçilen İDO’yü, TAV Şirketine 10 yıl vade ile 800 milyon Dolara satan Sayın Binali Yıldırım'ın aile Şirketlerinin yıllık cirosu 2,3 milyar Doların yani yaklaşık 14 milyar TL olarak hesaplanmaktadır.

Sayın Yıldırım’ın yüklü ciro yapan şirketleri ise Hollanda, Panama Ve Marshall Adaları gibi vergi cennetlerinde kurulu olduğundan, bu şirketler için Türkiye’de bir kuruş vergi dahi ödenmemektedir.

Görünen o ki; Sayın Yıldırım kamu görevlerinde pek başarılı olamamış, ama; denizcilikle ilgili olarak kendisi ve oğullarının sahip olduğu 17 şirket ve iştirakçısı olduğu 30 şirket ile çok başarılı olmuştur.

KARALAMALAR SONUÇ VERMEDİ

CHP ve İYİ Parti’nin ortak adayı Sayın Mansur Yavaş ile ilgili olarak baştan beri sürdürülen karalama kampanyası giderek Yavaş’a yaradığı görülmektedir. AKP’nin Ankara adayı Mehmet Özhaseki ise Ankara’da göz doldurmadığı açıkça görülmektedir.

CHP’nin İzmir adayı Tunç Soyer’e yönelik babası ile ilgili açıklamalarda toplumda bir karşılık bulmadı. Nitekim, o olayı kapattılar. Sayın Soyer’i hiç konuşmuyorlar. AKP; ‘’İzmir’i kazanamayacağız hiç olmazsa alabileceğimiz kadar yüksek oy almaya çalışalım’’ hesabında.

‘’...Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum." Diyen Sayın Erdoğan bunu unutmuş gibi şimdi de ‘’İstanbul bizim için bir aşk hikayesi!’’ diyor.