Kılıçdaroğlu’nun ‘köstebeklerini’ biliyorum

Geçtiğimiz ay Adana’ya yaptığımız bir seyahatteki bilboard’larda görmüştüm. “Teşekkürler Kılıçdaroğlu” yazıyordu. CHP liderinin gündeme getirdiği isteklerin...

Geçtiğimiz ay Adana’ya yaptığımız bir seyahatteki bilboard’larda görmüştüm. “Teşekkürler Kılıçdaroğlu” yazıyordu. CHP liderinin gündeme getirdiği isteklerin hükümet tarafından sahiplenilmesi/karşılanmasına dönük bir propaganda afişiydi. “Kılıçdaroğlu söyledi, AKP yapmak zorunda kaldı” diye devam ediyordu.

CHP lideri son dönemde ekonomiyle ilgili sorunlar üzerinden vaatlerde bulunuyordu. Toplumun değişik kesimleri açısından yakıcı sorunlarla ilgili çözüm önerilerini ve “iktidar olmaları halinde” yapacaklarını söylüyordu. İlk kez üniversite öğrencilerinin kredi yurtlar kurumuna olan kredi borçlarının 6 haneli rakamlara yükselmesi üzerine, “Kredi faizini ödemeyin, iktidara gelince sileceğiz” vaadinde bulunmuştu.

Bu vaadin üzerinden birkaç gün geçtikten sonra, kredi borcuyla uğraşan mağdurlara bizatihi AKP Genel Başkanı Erdoğan “müjdeyi” verdi. Kredi borçlarının faizi silinecekti. Her ne kadar sonraki gelişmeler ışığında kimi mağdurlar borçlarla, faizlerin toplanarak yeni alacak yapılandırılması olduğunu iddia etse de konumuz bağlamında Kılıçdaroğlu’nun bu vaadinin iktidar mahfillerinde dikkate alındığı anlaşılıyordu.

ART ARDA GERÇEKLEŞEN VAATLER

Sonrasında Kılıçdaroğlu’nun vaatlerinin birer birer iktidar tarafından karşılandığı ilginç bir durumla karşılaştık. CHP lideri toplumun farklı kesimlerine çağrılar yapıyordu. Kah bankalara olan borçları kah devlete olan faiz borçları veya vergilerle ilgili sivil direniş çağrısı yapıyor, hükümet o konuyla ilgili adım atıyordu. Kılıçdaroğlu da bu gelişmenin farkındaydı. Onun içindir ki Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ile ilgili olarak attığı twitte “loading…” (yükleniyor) minvalinde esprili bir duyuru yapmıştı. Gerçekten de hükümetin EYT konusunda çalışma yaptığı kamuoyuna duyurularak bir kez daha isabetli bir tahmin/vaadin gerçekleşeceği anlaşılıyordu.

Peki ne oluyordu da AKP, Kılıçdaroğlu’nun ne diyeceğine dikkat kesiliyor ve gereğini yerine getiriyordu? Soru önemliydi. Zira AKP iktidarları boyunca sadece CHP’nin değil, muhalefetin demokratik biçimde Meclis’te gündeme getirdiği bu tür öneriler, yasa tasarıları, araştırma önergeleri vb. talepleri içeriği fark etmeksizin iktidar bloğunun oy çokluğu ile reddediliyor, kamuoyu gündemine gelemiyordu. Örneğin 2020 yılında tam 662 muhalefet önerisi bu şekilde tartışılmadan/konuşulmadan kalkıp inen ellerle tarihe gömülmüştü.

İKTİDAR CEPHESİNİN ŞAŞKINLIĞI

Oysa şimdi tarihin tekerliği farklı işliyordu. Kılıçdaroğlu’nun ağzından çıkanı AKP emir telakki ediyor ve yapıyordu. İlginç değil mi? Ne olmuştu da iktidar birden Kılıçdaroğlu’na kulak kesilmişti? Ortada siyaseten bir zafiyet vardı. Zira yukarıda da vurguladığımız gibi CHP açısından bu önemli bir siyasi kazanıma dönüşmüştü. CHP de bu kazanımın ekmeğini yiyor ve büyük şehirlerde “Kılıçdaroğlu söyler, AKP yapar” minvalinde bir propaganda taarruzu ile sürecin altını çiziyordu.

Hal böyle olunca minareye kılıf arama işini ‘durumdan vazife çıkaran’ yandaş medya üstlendi. Öyle ya, eski köye yeni adet gelmiş olamazdı. Demokratik ülkelerde iktidarla muhalefetin halkın beklentileri doğrultusunda ortak hareket etmesi olabilirdi ama ‘burası Türkiye’ydi…’ haliyle “muhalefetin yapıcı önerilerini dikkate aldık” itirafı yerine “ajan” aranmasına başlandı.

Yeni Şafak Gazetesi “Bay Kemal’in Köstebeği Kim?” manşeti ile (27 Ağustos 2022) bu ‘köstebeğin’ peşine düşüyordu. Hani sosyal medyada kullanılan bir klişe var. Vizontele filminde, Yılmaz Erdoğan’ın canlandırdığı Deli Emin karakterinden duymuştuk. “Yemin ederim benim de aklıma gelmişti.” Öyle bir şey. AKP’nin düşündüğü, nasıl da Kılıçdaroğlu’nun aklına gelmişti?

Türkiye siyasetinde “doğru olanı yaptık, kimin ne söylediğinin, kimin daha önce söylediğinin önemi yok” feraseti olmadığı için şimdi AKP kulisleri ve Saray koridorlarında “köstebek” avına çıkılacak. Bulunacak mı? Emin değilim. Ancak AKP’nin komplo teorisyenlerine buradan köstebeklerinin ismini açıklayabilirim. ‘Köstebekleri’ diyorum çünkü iki tanesini ben tespit ettim. Gerisi onlara kalmış. Kim mi onlar? İhtiyaçlar ve yoksulluk… Sonra ‘yemin ederim, benim de aklıma gelmişti’ demeyin.