Rıdvan Akar yazdı: Kılıçdaroğlu’nun Konya’da ne işi var?

Ne münasebetsiz bir soru değil mi? CHP liderinin kaldığı otele götüren taksi şoförü sordu. Sonra da “buralarda pek desteklenmez” diyerek devam etti....

Ne münasebetsiz bir soru değil mi? CHP liderinin kaldığı otele götüren taksi şoförü sordu. Sonra da “buralarda pek desteklenmez” diyerek devam etti. Söylediğinden mahcup olsa gerek ki “memleketi kimi iyi yönetecek ve mutlu edecekse o gelsin” diye tercihini açıkladı.

CHP Liderinin Anadolu illerindeki ziyaretlerinden üçüncüsüne tanıklık edecektim. Belli ki yine zor olanı seçmişti. Diyarbakır’da Kürt Sorunu dolayımıyla yaşanan kırgınlığa dikkati çekmiş, CHP’li belediye başkanlarının çalıştayını Van’da yaparak ülkenin en yoksul kentlerinden birinin dertlerine sözcü olmuş ve nihayet Konya’ya gelmişti. Acaba Konya’da ne yapacaktı?

Aslına bakılırsa CHP kadroları açısından erken seçim için çalışmaları başlamıştı. Bindiğim aracın şoförü yakınının telefonuna “malum seçim zamanı geldi” diyerek seyahat trafiğini açıklıyordu. Sözün özü CHP lideri sözünü verdiği “helalleşme” sürecini başlatmış ve kalabalıklarla karşılanacağı şehirler yerine, yukarıdaki soruyu da içeren bir tercih yapmıştı. CHP sessiz ve derinden çalışmaya başlamıştı.

Bu çalışmalar ve gidilecek şehirlerin nereleri olacağı Kılıçdaroğlu’nun son kararı verdiği ve Erdoğan Toprak’ın lideri olduğu bir ekip tarafından belirleniyordu. Sonrasında CHP’li vekillerden oluşan bir heyet ilgili şehre giderek seyahat programını, şehrin önemli dert ve önceliklerini tanıyarak hazırlıkları sürdürüyordu.

Kılıçdaroğlu Konya’da üç ana eksenden oluşan bir programla hareket etti. Öncelikle şehrin ve maneviyatın çekim merkezi Mevlana’yı ziyaret ederek programına başladı. Basından uzak tek başına yapılan bir ziyaretti. Sonrasında CHP konvoyu doğruca Karapınar’a gitti. Konya merkezden 100 kilometre uzaklıktaki Karapınar’ın seçimi tesadüf değildi. Coğrafi olarak Konya’nın en büyük ilçelerinden biri olan Karapınar’da son yerel seçimlerde CHP ikinci parti olarak yüzde 42 oy almış ve seçimi kaybetmişti. Öte yandan Karapınar Ticaret Borsası’nın Tarım Raporu’nda vurgulandığı haliyle kasaba tam anlamıyla bir “tarım üssü”ydü. Bereketli topraklarda hemen her ürün yetişiyordu ve aynı zamanda verimli meralar sayesinde Konya’nın büyük ve küçük baş hayvan sayısında önemli bir paya sahipti.

ÇİFTÇİLERİN SORUNLARI VE KADINLAR

Kılıçdaroğlu çiftçilerin yaşadığı sorunların konuşulacağı yer olarak Konya’yı seçmişti. Ancak bunun için seçilen yöntem Konya gibi muhafazakar kimliği ile öne çıkan bir il için “ilericiydi.” Zira Karapınar’da çiftçilerin sorunlarını bir salon dolusu kadınla konuştu. “Çiftçi Kadınlar Buluşması”nda kadınlar bir yandan tarımsal üretimde yaşadıkları sorunları anlatırken bir yandan da toplumsal işbölümündeki ayrımcılıktan yani kocalarından yakındı.

Kılıçdaroğlu önce çiftçi kadınların sorunlarını dinledi ve sonra özellikle giderek artan maliyetler ve ucuzlayan ürünler arasındaki çelişkiyi gidereceği sözü ile birlikte bankalardan sadece kendi adlarına çekecekleri ve bağımsızlıklarının teminatı olacak maaş bağlanacağı sözünü verdi. Kadınlar buluşmasındaki konuşmasında en çok alkışı aldığı yer burasıydı. İkinci büyük tezahürat ise AKP iktidarında sadece torpili olanların işe girdiği vurgusuydu. Kürsüye çıkıp, “dört üniversite mezunu evladım var dördü de işsiz” diyen annenin feryadı yankı bulmuştu. Oysa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Karapınarlıydı ve hemşerileri Kılıçdaroğlu gelmeden kısa bir süre önce 3 TIR dolusu yardımın ilçede dağıtıldığını anlatıyordu.

Kalabalık bir konvoyla liderlerini karşılayan CHP’liler kahve molasında “Burada Süleyman Demirel ve Necdet Sezer’i de ağırladık ikisi de sonra cumhurbaşkanı oldular” temennisine gülümseyerek “demek ki nefesiniz kuvvetli” yanıtını veriyordu.

Kılıçdaroğlu’nun bölgeyi yakından takip ettiği anlaşılıyordu. Zira ilçede 60 bin metrekarelik verimli bir arazinin ‘birilerine peşkeş çekildiği’ iddiasına karşı seçim sonrası bu arazinin Karapınarlılara iade edileceği sözü de alkışlarla karşılanıyordu.

Esnaf ziyaretlerinde ise esnafın bir bölümü “farklı siyasi görüşlere sahip olsalar bile” pahalılık ve yaşanan ekonomik krizden şikayet ediyor, CHP liderini nazik ama mesafeli bir biçimde ağırlıyordu.

ÖZELEŞTİRİ VE HELALLEŞME

Kılıçdaroğlu Konya’da ise kapalı salon toplantısında bu defa çiftçilerle ikinci bir toplantı daha yapıyordu. Oldukça kalabalık bu toplantıda CHP lideri öncelikle “Biz de CHP olarak hatalar yaptık, buralara gelmedik, dertlerinizi sormadık. Ama şimdi buradayım ve hatalarımızı tekrarlamayacağız” diyerek konuşmasına başlıyordu. Çiftçilerin gülerek ya da başlarını sallayarak onayladığı bu özeleştiri sürecinde ülkede yaşanan ekonomik sorunlar ve çiftçilerin yoksullaşmasına dair sözlerinin coşkuyla karşılanması üzerine ise “ama bizi alkışlıyor ve bu krize ve yoksullaşmanıza sebep olan AKP’ye oylarını attınız” dediğinde de aynı biçimde onaylayan yüz ve alkışlarla hellalleşiliyordu.

Kılıçdaroğlu’nun Konyalı çiftçilere vaadi Urfa’daki verdiği sözün tekrarıydı. Çiftçilerin kullandığı elektriğin bedava olacağını söylüyordu. Siyasetçilere özgü afaki bir seçim sözü müydü? Güneş enerjisi ile üretilecek enerjinin çiftçilere tahsis edileceğini söylüyor ve çok daha önemli bir söz veriyordu. Çiftçiler ürettikleri ürünü zararına satmayacaktı. Nasıl olacaktı? Planlama ile ülkenin ihtiyacı olan ürün tipleri ve nerelerde üretileceği tespit edilecek ve hükümet bu ürünleri n satılmaması halinde yüzde 15 karla satın alacaktı. Kimse ürettiği ürün nedeniyle pişman olmayacaktı.

Klıçdaroğlu’nu dinleyen çiftçilerin coşkulu alkışlarıyla karşıladığı bu vaatlerden sonra en çok onaylanan bir başka konunun ise seçim sonrası Suriyelilerin ülkelerine gönderileceği sözü oldu. CHP lideri “ırkçılık yapmadan” bu işi çözeceğini söylüyordu. Öncelikle Suriye ile diplomatik ilişkiler başlatılacak, Avrupa fonları ile eve, hastane ve okul gibi ihtiyaçları giderecek yatırımlar bizzat Türk müteahhitler tarafından gerçekleştirilecek, Suriye ile yapılan anlaşma gereği özellikle Güneydoğu’daki kimi tesislerin bu bölgede istihdam yaratması sağlanacak ve Suriyeliler iş ve refah ile bu bölgelere geri dönecekti. Kılıçdaroğlu’nun geçmiş tecrübelerden hareketle hemen her vaadinin içini doldurmaya çalıştığı görülüyordu.

Konya gezisinin son ayağında ise “gençlik buluşması” vardı. Gerek çiftçilere gerekse gençlere aynı cümleyi tekrarladı. “Bana istediğinizi sorun, bir siyasetçiye böyle de soru sorulur mu demeyin, ben soracağınız her soruyu cevaplayacağım.” Sorular neydi? Hangi yanıtları verdi. Bilmiyoruz. Çünkü toplantıların bu bölümü basına kapalıydı.

VAN’DAN KONYA’YA…

Van yazımıza başlarken bazı şehirlerin bazı siyasetçilerle özdeşleştiğinden bahsetmiştik. Konya ile özdeşleşen isim Necmettin Erbakan’dı. 1969 seçimlerinde Adalet Partisi’nden milletvekili olma başvurusu reddedilince, Konya’dan bağımsız olarak seçimlere girecek, Konyalıların teveccühü ile seçilecek ve Milli Nizam Partisi/Milli Selamet Partisi/Refah Partisi geleneğinin doğuşunu sağlayacak olan Milli Görüş ideolojisi Konya’dan ülkeye yayılacak, ardından Erbakan’ın öğrencileri olan AKP ile ülkenin 20 yılı geçecekti. Garip değil mi? Acaba o başvuru kabul edilse ve Erbakan bir AP vekili olarak siyasi yaşama başlasa/sürdürse Türkiye ve Konya’nın geleceği nasıl şekillenirdi? Artık zamanın ruhu bize bu soruları sordurmasa da merak etmediniz mi?

Etiketler
Konya