Lezzetin Ritmi Tarihin Kalbinde… İstanbul'da Yeni Bir Sayfa

İstanbul’un kültürel belleğinde yeni bir sayfa açan Tersane İstanbul, yalnızca bir restorasyon projesi değil; geçmişle bugünü buluşturan bir yaşam sahnesi. Haliç’in kıyısında, yüzyıllar boyunca gemilerin inşa edildiği bu tarihi alan, şimdi gastronomi, sanat ve sosyal buluşmalarla yeniden şekilleniyor.

A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Taş duvarlar, demir kolonlar, devasa ekipmanlar ve geniş avlular; endüstriyel geçmişin izlerini taşıyan bir sahne gibi.

Bu sahnede artık yeni hikâyeler yazılıyor.

MykOrini de bu hikâyelerden biri.

Ege’nin neşeli ve paylaşımcı sofra kültürünü İstanbul’un çok katmanlı kültürel yapısıyla buluşturan bir restoran.

Mekâna adım attığınızda sizi karşılayan şey, beyaz tonların hâkim olduğu sade ama baskın karakterli bir dekorasyon.

Lezzetin Ritmi Tarihin Kalbinde… İstanbul'da Yeni Bir Sayfa - Resim : 1

Mikonos’un enerjisini taşıyan mavi detaylar, Santorini’nin dinginliğini yansıtan taş dokular ve Ege’nin özgürlük duygusunu çağrıştıran açık alanlar, mekânın atmosferini belirliyor.

Bu dekorasyon, yalnızca estetik değil; bir yaşam biçiminin çağrışımı.

Yemek öncesinde SWOT Hospitality CEO’su Mouhamad Hadla ile kısa bir sohbet gerçekleştirdik.

Hadla, MykOrini’yi İstanbul’a kazandırmanın gastronomi yatırımları açısından önemli bir adım olduğunu söylüyor.

Lezzetin Ritmi Tarihin Kalbinde… İstanbul'da Yeni Bir Sayfa - Resim : 2

Mikonos ve Santorini’nin kültürel mirasını bu şehirle buluşturmak istediklerini özellikle vurguluyor.

Ve bu yaklaşımı fine dining konsepti içinde hayata geçirmeyi hedeflediklerini de ekliyor

Menü gösterişli sunumların ötesinde, sadelikle derinleşen bir anlatıya sahip.

Başlangıçlar arasında yer alan saganaki dışı çıtır, içi yumuşak dokusuyla peynirin sıcaklığını ve denizin tuzunu bir araya getiriyor.

Trüflü peynir böreği ise ince hamurun içinde saklanan yoğun aromasıyla hem tanıdık hem şaşırtıcı.

Bu tabaklar yalnızca lezzet değil; adeta sofradaki paylaşım kültürünü hatırlatan bir ritüelin temsilcisi.

Lezzetin Ritmi Tarihin Kalbinde… İstanbul'da Yeni Bir Sayfa - Resim : 3

Soğuk mezeler arasında yer alan tütsülenmiş morina havyarı, tuzlu dokusunu közlenmiş patlıcan ve Florina biberinin isli aromasıyla buluşturuyor.

Yoğurt, salatalık ve dereotu ise ferahlatıcı bir uyumla sofraya yaz akşamlarının serinliğini taşıyor.

Yanında sunulan Yunan salatası, Ege’den gelen zeytinlerle ve asmaların gölgesinde yetişen otlarla tamamlanıyor.

Bu tabak, adaların sade ama derinlikli mutfak kültürünü sessizce hatırlatıyor.

Ana yemeklerde ise iki yön belirginleşiyor: deniz ve kara.

Izgara kaya levreği, narenciye sosuyla tazelenirken, odun ateşinde pişmiş brokoliyle dumanlı bir derinlik kazanıyor.

Lezzetin Ritmi Tarihin Kalbinde… İstanbul'da Yeni Bir Sayfa - Resim : 4

Dana souvlaki ise rezene ve kiraz domatesle dengelenmiş, etin baskınlığını yumuşatan bir yorum.

Et yemeyenler için sunulan orzo, sebze kreması ve peynirle sade ama etkileyici bir seçenek.

Her tabakta mevsimsellik ve teknik özen hissediliyor.

Tatlılara gelince, Greek Millefeuille katmanlı hamurun arasında gizlenen irmikli vanilya kremasıyla, kumkuat marmeladının ekşi dokunuşunu dengeliyor.

Lezzetin Ritmi Tarihin Kalbinde… İstanbul'da Yeni Bir Sayfa - Resim : 5

Yoğurtlu dondurma ise cevizle buluştuğunda, sade ama kalıcı bir final sunuyor.

Bu tatlar çocukluk yazlarının sokaklarını, Ege’nin rüzgârını ve İstanbul’un çok sesli mutfağını bir araya getiriyor.

MykOrini’deki deneyim yalnızca tabaklarla sınırlı değil.

Yemeğe eşlik eden canlı müzik performansları, sirtaki ve tabak kırma ritüelleri ise mekânın temsil ettiği kültürü daha da görünür kılıyor.

Ege’nin neşeli ritimleriyle şekillenen bu atmosferde müzik, sohbet ve lezzet aynı masada buluşarak yemeğin ötesinde bir birliktelik duygusu yaratıyor.

MykOrini’nin mutfak vizyonu, uluslararası deneyimle yerel duyarlılığı birleştiren üç ismin ortak imzasını taşıyor.

Lezzetin Ritmi Tarihin Kalbinde… İstanbul'da Yeni Bir Sayfa - Resim : 6

Michelin yıldızlı Pavlos Kyriakis’in katkısı, menüye rafine bir dokunuş kazandırırken; Executive Brand Chef Dimitris Koumis’in Akdeniz mutfağına olan hâkimiyeti, sadelik ve teknikle birleşiyor.

Servis deneyimi ise Theodoros Kaounas’ın titizliğiyle şekillenmiş.

MykOrini, İstanbul’un gastronomi sahnesine yeni bir soluk getiriyor.

Ama bunu abartılı bir gösteriyle değil; duyusal bir dengeyle, kültürel bir anlatıyla yapıyor.

Tersane İstanbul’un tarihi dokusu içinde, Ege’nin paylaşımın ve neşenin hâkim olduğu sofra kültürü yeniden hayat buluyor.

Etiketler
İstanbul Gastronomi