Ana dilini doğru yazamayan bir toplumuz

İsmail Özcan: Eğitimci / Yazar

Ana dilini doğru yazamayan bir toplumuz - Resim : 1Özellikle son 15-20 yıldan bu yana sosyal medya platformlarının popüler hale gelmeleri; eğitimsizi, az eğitimlisi, çok eğitimlisi dahil toplumun bütününün dilimizi kullanmada ne kadar duyarsız, bu yüzden ne kadar özensiz olduğunu açık seçik ortaya çıkarmış bulunmaktadır. 5-6 yıl önce “Dil Bilinci” (Milliyet) ve “Sosyal Medyadaki Türkçe Perişanlığı” (Milliyet) adlarıyla yazdığımız yazılarda yine bu konuya epeyi ayrıntılı şekilde değinmiştik. Aradan geçen yıllarda bu alanda iyiye doğru bir gidiş görülmezken, sosyal medya yazışmalarının tavan yapması; dil konusundaki özensizliği, vurdumduymazlığı, daha da kötüsü bu duruma kaynaklık eden bilgisizliği çok göze batar hale getirmiştir.

Türkiye, internetin dünyada en yoğun kullanıldığı ülkelerden biri. Bu konuda en gelişmiş ülkelerle yarışabilecek düzeyde. Neredeyse nüfus sayımıza yakın internet aboneliği var. Herkes sanal alemde enine boyuna dolaşıyor. Herkes klavye kullanıyor. Hele yazışma amaçlı telefon klavyesi kullanmayan çok az. Bu kötü mü? Elbette değil. Sorun, insanımızın yazarken kendini hiçbir kurala bağlı hissetmemesi; olabildiğince dökülen, olabildiğince gelişigüzel bir Türkçeyle meram anlatmaya kalkışmasıdır.

Çok az bir ilgi ve emekle ayrı yazılması gereken “de”lerin, “ki”lerin, “mi”lerin bitişik; kimi zaman da bitişik yazılması gerekirken ayrı yazılması faciasının önüne geçilebileceğini; bazı dil kurallarının kolayca öğrenilebileceğini; çok yapılan bazı yazım, anlatım ve noktalama yanlışlarının düzeltilebileceğini her fırsatta ifade ediyoruz. Ama o birazcık ilgi ve emek esirgendiği, insanımız dil konusunda en küçük külfete katlanmayı göze almadığı için yanlışlar büyüyerek devam ediyor. Ne yazık ki bu yanlışları iyi eğitimli vatandaşlar, önemli mevkilerde bulunan bürokratlar, öğretmenler, akademisyenler de yapıyorlar.

Koronavirüs salgınının Türkiye’ye sıçradığı ilk günlerde söz konusu virüsle mücadelede yardımcı olacak bazı ürünlere talep patlaması yaşandı ve o ürünlerin fiatları da aniden tavan yaptı. Bunun üzerine TV’ler alt yazı olarak defalarca Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın endişeye gerek olmadığı, fahiş fiatlarla mücadele etmek için “yeterli stoğumuz olduğu” açıklamasını geçtiler. İşte buradaki “stoğumuz” yazımı yanlıştı ve dil bilgisizliğinin ne kadar yaygın olduğunun belgesiydi. Doğru yazım “stokumuz”du. Bu yanlış bakan tarafından mı yapıldı, TV’ler tarafından mı yapıldı, burası net değil. Hangisi yapmış olursa olsun, hiçbirinin bağışlanabilir yanı yok. Benzer bir yanlışı TV’lere çıkan anlı şanlı hukukçular ve akademisyenler de yapıyorlar. Ek alan “hukuk” sözcüğünü, “hukuğa”, “hukuğu” diye söylüyorlar. Doğrusu “hukuka”, hukuku”dur. Sorun ek alan yabancı kökenli sözcüklerin sonundaki sert sessizlerin yumuşamaması kuralından habersizliktir.

Herkesin dilci, dil sevdalısı, dil uzmanı olması gerektir gibi bir iddia içinde asla değiliz. Dil alanında bilginlere, uzmanlara ihtiyacımız olduğu gibi birçok başka alanda da uzmanlara, otoritelere ihtiyacımız var. Bizim vurgulamak istediğimiz husus, ana dili Türkçe olan herkesin diline saygı duyması; iyi konuşan, iyi yazan olmasa, olamasa bile dilimizi kırıp dökmemesi; konuşurken, yazarken gençlerimizin deyimiyle dilimizi katletmemesi; biraz ilgi, biraz dikkat göstermesidir. Gelişmiş bütün ülkelerde özellikle Almanya, Fransa, İngiltere gibi Batılı ülkelerde insanların ana dillerini ne kadar iyi öğrenip ne kadar özenle, duyarlılıkla kullandıklarından örnek almaktır. Söz konusu ülke insanlarının, özellikle eğitimlilerinin herhangi bir amaçla yazdıkları metinlerde bizim insanımızın yaptığı yazım yanlışları yapılmamaktadır.

Bütün bu dil yanlışlarının temelinde ise “Okumayan Toplum” (Cumhuriyet: 16.03.2016) oluşumuz yatmaktadır. Üniversite eğitimi almış, akademik derecelere sahip olmuş insanlarımızın büyük çoğunluğu dahi bize dil sevgisi ve bilinci kazandıracak klasik yazarlarımızın mutlaka okunmuş olması gereken eserlerini okumamışlardır. Okuma özürlü bir toplum oluşumuzun kendisini en fazla hissettirdiği alan ise sosyal medya platformlarıdır.

İsmail Özcan: 0537 350 3015

ismailozcan.c@hotmail.com