Anayasa paspas mı?

Anayasa hükmü olan cumhurbaşkanlığı yeminine göre, “tarafsız” olmaya and içen Recep Tayyip Erdoğan bu açık yemine uyuyor mu? Anayasa çiğnendi mi? Yoksa ettiği...

Anayasa hükmü olan cumhurbaşkanlığı yeminine göre, “tarafsız” olmaya and içen Recep Tayyip Erdoğan bu açık yemine uyuyor mu?

Anayasa çiğnendi mi?

Yoksa ettiği yemini mi çiğniyor?

Anayasayı çiğnemesi için anayasa hukuku dehası (!) Profesör Doktor Burhan Kuzu’nun hazırladığı 16 Nisan anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanına “siyasi partiye üye olma hakkı” tanındı.

Erdoğan AKP Genel Başkanı, yani partili cumhurbaşkanı oldu.

Yemindeki “tarafsızlık” hükmü kaldırıldı mı?

Hayır, devam ediyor.

Partili ve “taraflı cumhurbaşkanı” ama anayasa hükmüne göre “tarafsızlık yemini” de duruyor.

Bu durumda anayasa çiğneniyor mu, çiğnenmiyor mu?

Cumhurbaşkanı taraflı mı tarafsız mı?

Yemini bozuldu mu bozulmadı mı?

Erdoğan’ın bu durumu hukuken nasıl değerlendirilir?

Ben bilmem hukuk profesörleri ve barolar bilir de bakalım ne derler?

Bugün Erdoğan için, “tarafsız cumhurbaşkanı” diyecek tek bir Allah’ın kulu çıkar mı?

BİNALİ YILDIRIM

Demokratik parlamenter rejimi kaldırıp “tek adam rejimini” kurmak için cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından AKP genel başkanlığına ve başbakanlığına atanan Binali Yıldırım bu görevini yerine getirdi.

Son Başbakan, yani boşbakan olarak koltuk elinde kaldı.

Tek adam rejimi” gerçekleşti ki mükafat olarak 24 Haziran 2018 seçiminden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına atandı.

Bu atamayı yapan AKP Genel Başkanı Erdoğan 31 Mart 2019’da yerel seçim yapılacağını bilmiyor muydu?

Binali Yıldırım’ı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday yapacağına karar vermiş miydi?

Bence vermişti ve TBMM Başkanı olarak “istifa etmeden” yerel seçime girmesini istiyordu ki İstanbulluları etkilesin.

Nitekim aday gösterildikten sonra dana Yıldırım konuşmadan Erdoğan, “Meclis Başkanlığından istifa etmesine gerek yok” dedi.

Ama Anayasanın hükmü çok açıktı ki Binali Yıldırım’da Türk siyaset tarihine geçecek şu cümleyi söyledi:

“Yerel Seçim siyasi faaliyet değildir, istifa etmem gerekmez…”

Ve bu muhteşem (!) hukuki yorum karşısında akan sular durdu, yandaş kuşlar televizyon ekranlarında ötmez oldu…

Ve Binali Bey TBMM başkanlığından lütfedip istifa etti.

Peki, Binali Beyefendi TBMM başkanlığı devam ederken siyasi faaliyetlere katıldı mı? Katıldı…

Anayasayı çiğnedi mi? Çiğnedi,

Değdi mi? Bence değmedi ve ne yazık ki siciline “Anayasayı çiğneyen TBMM başkanı” olarak kara bir leke düşürdü…

YANDAŞ MEDYA SAHİPLERİ

Duayen gazeteci yazar Emin Çölaşan yandaş medya hakkında özetle şunları yazdı.

“Birkaçı hariç bütün televizyon kanalları onun emrinde. Yukarıdan talimat gelince sıkıysa canlı yayınlamasınlar.

Gazeteler derseniz birkaçı dışında onlar da iktidarın sesi olarak görev yapıyor. Ertesi gün açıyorsunuz o gazeteleri, manşetleri hep aynı… Beyefendinin sözleri manşette. Bellik ki yine yukarıdan talimat gelmiş… “Manşette şu cümleler kullanılacak!”

Biz de şu soruları gündeme getirelim

- Yandaş medyanın gerçek sahipleri kimler?

- Hangi gerçek patron medyasını yüzde yüz iktidar yanlısı hale getirir?

- Hangi yandaş medya patronu hangi kamu bankasından ne kadar krediyi hangi vade ve hangi faiz ile aldı? Geri ödemelerini düzenli yapıyorlar mı?

- Kamu bankaları neden Basın İlan Kurumu aracılığı ile ilan ve reklamlarını tüm medyaya adil şekilde dağıtmıyorlar?

- Yandaş gazete tirajları yerlerde sürünmesine rağmen iktidar yanlısı özel şirketler neden hala reklam yağdırıyorlar?

- Değişik gazetelerin 13 köşe yazarı nasıl oluyor da aynı başlık ve aynı yazıyı aynı gün yayınlıyorlar?

Çölaşan usta, ne diyorsun bu hususta?

Değerli okurlarım, yandaş medya Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tarihinde görülmemiş şekilde iktidarı destekliyor, gerçek dışı muhalefet haberleri üretiyor.

AKP’Lİ ESKİ BAKAN SÖZCÜ’DE

Saçma sapan FETÖ iddiaları nedeniyle sahibi yurt dışında kalmak zorunda olan Sözcü Gazetesinin Ankara Temsilciliğini AKP’nin eski ekonomiden sorumlu devlet bakanı Nihat Zeybekçi ziyaret etti.

Zeybekçi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına AKP tarafından aday gösterildi.

Sözcü sayesinde İzmir’e yapacaklarını Emin Çölaşan ile Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’e anlatmış.

Sözcü gazetesi yazarları Emin Çölaşan, Necati Doğru'nun ve bazı yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 5 isme 'FETÖ'ye yardım' davası açıldı. Yazar ve çalışanların 15 yıla kadar hapisleri isteniyor.

AKP’nin en önemli bakanlarından Nihat Zeybekçi FETÖ iddiası ile yargılanan Burak Akbay’ın gazetesine gidiyor ve yargılanmasına başlanılan Emin Çölaşan’a İzmir’le ilgili projelerini anlatıyor.

Şimdi soruyorum.

Eğer Burak Akbay, Emin Çölaşan, Necati Doğru ve 5 Sözcü çalışanı FETÖ’cü olsa AKP’nin bakanı Nihat Zeybekçi Sözcü’yü ziyaret eder mi?

Devletin MİT’i, Emniyet istihbaratı ve Jandarma İstihbaratı elinde olan AKP iktidarının mensupları kimin FETÖ’cü olup olmadığını en doğru şekilde bilirler değil mi?

Ben Sözcü’nün avukatlarının yerinde olsam Sözcü mensupları hakkında açılan FETÖ iddialarının yargılandığı tüm davalara bu ziyareti yazan Saygı Öztürk’ün köşesinin kupürünü ve ziyaret fotoğraflarını delil olarak sunar şöyle derim:

AKP’nin eski Bakanı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Zeybekçi’nin Sözcü’yü ziyareti masumiyetimizin tescilidir.