Devlet koruyamazsa, tabancamla korurum

Akkuzulu’daki linç girişimi faciasını yaşayan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, devlet bürokrasisinde yetişip siyasi hayatı...

Akkuzulu’daki linç girişimi faciasını yaşayan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, devlet bürokrasisinde yetişip siyasi hayatı sürdüren soğukkanlı ve deneyimli bir siyasetçidir.

Kuşoğlu’na siyasetçi şapkanı bir kenara bırak sorularıma Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yanıt ver lütfen dedim, “tüm gerçek yönleri ile anlatayım” dedi.

Devlet koruyamazsa, tabancamla korurum - Resim : 1

- Linç girişimi gününü özetler misin?

KUŞOĞLU: Pazar abdest aldım namazımı kılıp giyindim kahvaltı yaptım, Genel Başkanımın evine gittim. TBMM Başkan vekili Levent Gök, Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya ve Ankara milletvekili Murat Emir ile Genel Başkanımızla yola çıktık.

- Akkuzulu mahallesine vardığınızda tablo nasıldı:

KUŞOĞLU: Araçtan inince durumun farklı olduğunu anladık. Nerede ise kimsenin şehitle ve cenazesi ile ilgisi yoktu. Şimdiye kadar belki de yüz şehit cenazesine katılmıştım, bu farklıydı.

İndiğimiz anda çevremizde adeta tribünde galeyana gelmiş seyirciler gibi bize yönelik anormal bir tezahürat vardı. “PKK’lılar, Ne işiniz var burada? Bay Kemal, Siz şehidin katilisiniz…”

- Jandarma ve polis önlemi yok muydu?

KUŞOĞLU: Güvenlik güçleri olmasa bu bağıranlar şehidin katili olarak bizi öldürmeye hazırdı. 60 metre kadar yürüyerek cenazenin olduğu yere geldik.

Bağrışmalar artıyordu. Şehit cenazelerinde olan güvenlik kordonu burada yoktu. Bize gösterilen yerin arkasında güvenlik önlemi alınmamıştı.

Cenazede olduğumuzu, saygı duymamız gerektiğini söylüyorduk ama aleyhimizdeki tezahürat artıyordu.

Bir ara askeri öğrenci üniformalı olduklarını tahmin ettiğim bir grup arkalardan kitleyi yararak bir set çekti.

- Cenaze namazı nasıl kılındı?

KUŞOĞLU: Namaz için saf tutmak, mümkün değildi. Hoca aceleyle namazı kıldırdı. helallik isteyip sesini kesti. Şehit cenazesi top arabasına alınacaktı ama arkadan baskı ve sesler arttı.

15-20 metre kadar Genel Başkan ve korumaları ile birlikte ezilmemeye çalışarak gidebildik. Bu arada öğrenci üniformalılarda yok olmuştu.

- Nasıl çıktınız o saldırıdan?

KUŞOĞLU: İlçe Başkanımız Çubuklu olarak üzgündü. “Başkanım sizi arabamıza alalım, tanıyan olur, sıkıntı olmasın, bu kalabalık bu köyden değil, taşıma” dedi.

Gerçekten artık etrafta güvenlik güçleri yoktu ve kalabalık anormal durumdaydı. Bir ara ilginç bir olaya şahit oldum. Bir çarşaflı kadın “Bu ne biçim şehit cenazesi! Bağıracağınıza tekbir getirsenize, dua etsenize” diye bağırdı.

Mansur Yavaş’ın ekibinden olduklarını belirten birkaç kişi güvenliğimin olmadığını, Kılıçdaroğlu’na saldırı yapıldığını söyleyerek beni Çubuk’a götürdüler. Genel Başkanımızın bir evde mahsur kaldığını, canının tehlikede olduğunu orada olarak öğrendim.

- Jandarma ve polis yani devlet ana muhalefet lideri CHP Genel Başkanını koruyamadı ve 1,5 saat mahsur kaldı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

KUŞOĞLU: Şehit cenaze töreni devlet töreniydi. Devletin, CHP Genel Başkanının ve CHP heyetinin güvenliğini sağlaması gerekiyordu.

Devlet erkânını korumayı beceremiyorlar ise bundan sonra gövdem ve tabancamla bu görevi en iyi şekilde yapacağımın bilinmesini isterim.

Ancak Devletimizin şehit cenaze töreninde bile devlet erkânını koruyamayacak kadar çaresiz olduğu kanaatinde değilim. Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür yeter ki onu yönetme şansını elde etmiş olanlar devletin nasıl yönetileceğini bilmiş olsunlar.

- Şehit cenazesinde şehidimize ve kederli ailesine saygısızlık yapılması ve linç girişimi için son sözleriniz ne olacak?

KUŞOĞLU: Bazı siyasilerin talihsiz açıklamaları Türkiye’nin bir kaht-ı rical durumu yaşadığının itirafı olmuştur.

Türk örf ve âdeti gereğince misafirlikte, hele bir cenaze töreninde, hele hele bir şehit cenazesinde acıyı paylaşmaya gelenler baş tacı edildiklerinden güvenlik sağlanması ihtiyacı dahi esasında yoktur.

Türk örf ve âdetine yakışan davranışı gösteren şerefli, haysiyetli mahalle sakinlerine, bazı çok değerli siyasilere ve görevini yapan askeri / sivil bürokratlara teşekkürü borç biliyorum.