Bilmekle Görmek Aynı Olur mu?
Meğer gençlerin içi ne kadar doluymuş. Meğer dillerinde anlatacak, paylaşacak ne çok sorun ve içlerinde biriken ne çok soru işaretleri varmış.
Geçenlerde derste; “İşte size bir yazı konusu hem de güncel ve yakıcı!” diyerek şu soruyu sordum? “Sert, net, kesin, keskin, temkin, tedbir, talep, takip, ihtiyaç, endişe vb sözcük ya da kavramlar sizin için ne ifade ediyor? Herhangi birini seçerek, ayrıca “değer miydi?” diye sorgulayarak, ya da “İhtiyaç vardı, gerek vardı, anlaşılmam için bu adımı atmam şarttı” diye ekleyerek, bu arada genel pencereden bakmayı ihmal etmeden, kusurluları ve sorumluları da asla atlamayarak kısa bir makale yazınız?”
Hani derler ya! “Bir söyle bin ah işit.” Tam da bu deyimin hakkını verircesine neler yazdılar, meğer gençlerin içi ne kadar doluymuş. Meğer dillerinde anlatacak, paylaşacak ne çok sorun ve içlerinde biriken ne çok soru işaretleri varmış. Meğer yönetim katında bazı kavramlar yitip gideli ne çok olmuş. Yine özellikle de tedbirli olmak, temkinli davranmak, ihtiyatı elden bırakmamak, belli bir çizgi, hat, sınır oluşturmak gibi kavramlar kaybolalı ne kadar uzun bir süre olmuş. Hele de “Benim kalıplarım, köşelerim, sınırlarım ve olmazsa olmaz kırmızı bir çizgim var!” diyenlerin sayısı ne kadar azalmış…
Meğer korunup kollananların, rol kapmak isteyenlerin, evet efendimcilerin, ilke- kural tanımayanların, işe gösterilmesi gereken profesyonel sadakat ve disipline uymayanların oranı ne kadar artmış. Ayrıca gençlerde, umut, hayal, huzur azalırken, mazlum, mağdur, mahzun, muhtaç insanların sayısında ne kadar çok artış varmış.
Daldan dala atlayarak sadede geliyorum…
Yazılanlarla birebir örtüştüğümüz satırlardan sonra gelelim güne ve gündeme!.
Türkiye; emeklisine milli gelirden en az kaynak ve pay ayıran ülkeler arasında yer alıyorken! Bu oran Doğu Avrupa ülkelerinde yüzde 9.3, Batı Avrupa ülkelerinde yüzde 11.3, bizde yüzde 4.3 iken gel de gençlerin yazdıklarına hak verme…
Açlık sınırının 30 bin TL’ye, yoksulluk sınırının 90 bin TL’ye ulaştığı ülkemizde gel de yazılanları yok say…
Tek kişinin yaşam maliyetinin 36 bin TL olduğu, gerçek işsizliğin erkeklerde yüzde 66, kadınlarda yüzde 32’yi bulduğu, genç işsiz sayısının 3 milyonu geçtiği, geniş tanımlı işsiz sayısının 12 milyona dayandığı günümüzde gel de yazılanları kayda değer bulma…
Ülkemiz Avrupa ülkeleri arasında mahpus sayısı bakımından 1.sırada yer alırken! Bizi Azerbaycan, Gürcistan ve Moldova izliyorken gel de gençlerin kaygılarına karşı kayıtsız kal….
Didişerek, restleşerek, inatlaşarak bir yere varılır mı?
Soru? Güvenilemez, öngörülemez plan ve projelerle, içi boş ama tonu yüksek bağırıp çağırmalarla, ayağı yere basmayan ve fakat konuşanın ayağını yerden kesen vaatlerle, yanıt bulamayan sorularla bir yerlere varılır mı? (varılsa da uzun ömürlü olur mu?)
Bir soru daha? Ülkemizde olup bitenlere şaşırıyor muyuz? Yazıyı ayrıntılara boğarak zamanınızı almak istemem. Ama bir an sessiz kalarak Cumhuriyetin temelinde harcı olan herkesi, başta Büyük Atatürk olmak üzere anarak yalnızca onları ve yaptıklarını düşünmemizi isterim…
Sözüm sizedir!
Yetinmem! Tarih, coğrafya gibi konulara ilgiyi artırmak için emek verenleri, sadece yerel değil, evrensel ve geleneksel kültürün kaynaklarına inenleri, yapıtlarında geçmişin kahramanlarını baş karakter yapanları anmak isterim…
Yine yetinmem! Sözlü kültür aracılığıyla toplumsal belleği uyanık tutanları! Doğayı edebiyatın öznesi kılarak, doğa katliamlarına dikkat çekenleri! Çevre bilincini yüceltmek için öncülük yapanları! Ressam olmadan resim yoluyla, müzisyen olmadan müzik aracılığıyla geçmişi güne taşıyanları! Zorbalığa, kabalığa, eşitsizliğe, haksızlığa, eşitsizliğe, sömürüye, ayrımcılığa karşı mücadele edenleri anımsatmak isterim…
Özetle! İçimizdeki umudu coşturanları! Geçmişle günü örneklerle süsleyip bağlayıp taçlandıranları sık sık anarak, her daim yazarak, konuşarak, unutturmayarak, paylaşmak isterim...
Sözün özü şu ki: Yönetim kadrosunda oturanlar! Halkı usandıran ekonomik yorgunluktan ve güvensizlik ortamından haberiniz vardır herhalde! (Umarım ve dilerim!) Bu yazı da böyle bitti…