Her tercih bir vazgeçiştir…

Tablo ortada. İşsizlik, hayat pahalılığı, ekonomik sıkıntılar, zorda olan ticaret hayatı, yangın yerine dönen çarşı- pazar, artan kazalar. Bitmedi, biter mi?

Alıp başını giden zamlar, dizginlenemeyen işsizlik, artan ve yayılan geçim derdi, intiharlar, cinayetler, iflaslar, tavan yapan umutsuzluk. Yine bitmedi, biter mi?
Etten ota, balıktan tavuğa, pirinçten nohuda, şekerden mercimeğe ithal etmediğimiz bir şey kaldı mı? Pansuman değil, kalıcı önlemler alınsaydı, her şey haraç mezat satılmasaydı, batan, biten, çöken esnaf sayısı bu kadar olur muydu? Sırada kim bilir daha neler var. Korku salarak, gözdağı vererek, dehşet yaratarak, parmak sallayarak, en tiz perdeden bağırarak, sürekli haklı çıkarak ülke mi yönetilir Ey Batı?
İğneden ipliğe her şeye zam gelmişken, işsizlik zirve yapmışken, 5.5 milyon genç evde oturuyorken, yaprak bile kımıldamazken, işçi, memur, emekli, esnaf, hatta holding sahibi koro halinde “nereye kadar dayanırız?” sorusuna yanıt ararken sen bizi kıskanmaya utanmıyor musun Ey Batı?

Elektrik, su, gaz, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlar bile giderilemezken, gereksiz ve anlamsız yatırımlarda kamu çıkarı gözetilmezken, inadına yeşile, ağaca, ormana kıyarak devam edilirken sen niye hala rahat durmuyorsun Ey Dış Mihrak?
Tam da burada KHK ile ihraç edilen akademisyen sayısı 10 bine yaklaşmışken, konuyu bir müjdeyle bağlamak, hem de en yetkili ağızdan gelen bir müjdeli haberle tatlıya bağlamak gerekirse!

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı bir süre önce “beyin göçü” için verdi müjdeyi! Ayda 24 bin TL maaş, 2500 lira aile desteği, tüm aile bireylerine sağlık sigortası ve Türkiye’ye dönüş uçak bileti! Yani “para, bilet, sigorta” üçlüsü! Hani daha ne olsun denilecek cinsten…

Tüm bu hediye paketleri önlerine altın tepside sunulanlar, tersine beyin göçü için kendilerine önerilen pakete kanıp hemen memlekete dönerler mi bilmiyorum! Bulundukları ülkelerde hem daha çok para alıyorlar hem özgür bir ortamda bilimsel çalışmalarını sürdürüyorlarken, sadece maddi öneriler için gelirler mi sanmıyorum.
Biz onlara özgür ve bilimsel bir ortam yerine maddi olanaklar sunuyoruz, onlar da koşa koşa gelecekler diyenlere; her konuda yaptırdığınız anket yoluna başvursanız, hem bu konuda ne düşündüklerini öğrenir, hem de kısa ve kolay isteklerinin ve beklentilerinin ne olduğunu saptarız desem?

Aslında bugünkü yazımda bir kez daha eğitim sorunlarını sütuna yatıracaktım. Aslında bugün bilmem kaçıncı kez kadın sorunlarını anlatacaktım. Aslında bugün havadan sudan konulara da el atacaktım, yetinmeyip bir iki sanatsal havadisi paylaşacaktım desem!

Sonrada, yüksek tepelerden; “Bizim dönemimizde yasaklar değil özgürlükler konuşuldu” şeklindeki açıklamayı duyunca artık o konuları yazmasam da olur deyip noktayı koysam olur mu?

Kavgalı, küfürlü bütçe maratonu sırasında en ilginç açıklama neydi derseniz, sorumu soruyla sürdürerek, damat bakan ne dedi biliyor musunuz derim? Nereden bileceğim diyenlere o zaman izninizle ben hatırlatayım; “Yeterince yatırım yapıldığını artık yapılmayacağını” söyledi! Bunun üzerine benim içimden koskoca bir günaydın, daha doğrusu sabah şerifleri hayır olsun demek gelmez mi?