Türkiye’deki büyük resmin küçük parçaları…(1)

Hangarlarımız uçaklar ve helikopterlerle dopdolu iken, üstelik uçak filomuzda Berlusconi ve Tunus’un devrik lideri Bin Ali’nin kullandığı uçaklar varken, Katar’ın 38 yaşındaki şeyhi Tamim bin Hamed Al Sani’nin bizi çok sevdiği için hediye ettiği Boeing 747-8 uçağa mı baka kalırsınız? Bu büyük ve cömert hediyeyi görünce; “Çam sakızı çoban armağanı” atasözünü “Katar sakızı, emir armağanı” olarak mı revize edersiniz? Size kalmış…

Yine Beyaz sarayı, Elysee sarayını, Kremlin sarayını, Buchingham sarayını sollayan 1300 odalı sarayımızla başlattığımız şaşaa merakımıza, asansörlü, 7 yatak odalı butik hastaneli, 18 mürettebatlı, 76 yolcu kapasiteli bu hediye için az bile mi dersiniz? Bilemedim…

CB’nin; “Ben yatırımcıma bakarım. Bir ülkenin kalkınması üretim, üretim, üretimdir” sözüne mi şaşarsınız? Her şeye tek başına karar veren ve verecek olan bu performansa şapka mı çıkarırsınız? Yazlık sarayında kullanılmak üzere mermeri Hindistan’dan, ağaçları ve çatı sistemleri yurtdışından getirilen ithal malı ürünler için harcanan dövizi mi merak edersiniz? Yine bilemedim…

Geçen ay profesör, bu ay rektör olanları, üniversiteye doldurulan akrabayı taallukatı, liyakatten çok sadakatin esas alındığı atamaları, damat bakanı soluksuz dinleyen yabancı yatırımcılara mı şaşarsınız? Uzmanlık alanımın dışında…

“Şu an benim sabır safham” diyen, diyebilen CB’nın sözüne bakıp; ardı ardına kapanan büyük şirketlere, açılan gediklere, dalga dalga yayılan iflaslara, sadece Diyarbakır’da kapanan 50 şirket sahibi ve çalışanlarının sabrına mı şaşarsınız? İlgililere kalmış…

Krizin faturasının önce kıskanan batıya, sonra halka, daha sonra, kriz mıriz, dolar molar, kur mura çıkarıldığını görünce; “zam, pahalılık, işsizlik” üçlüsünün sonucu olarak bükülen bellerin doğrulamadığına mı tanık olursunuz? O da bize kalmış…

THY’nin İtalyan modacıya yaptırdığı yeni giysileri görünce yerli ve milli ibaresine, lafta kalan tasarruf tedbirlerine, aynı konuyu sık yazıyorsun diye eleştirenlere, daha sık yazmalısın diyenlere mi şaşarak bakarsınız? Bana kalmış…

Mazide kalan demokrasiyi, geçmişte kalan protesto hakkını, tedavülden kalkan hak aramaları mı özlersiniz? Yoksa borca batan 54.5 milyon yurttaşın, 5.6 milyon işsizin varlığına ve durumuna üzülürken, işsizliği açıklayan kurumun damada bağlanması karşısında dumura mı uğrarsınız? Yanıt yok…

Lüks binalara ödenen kira miktarının 680 milyona, makam araçlarına ödenen paranın 334 milyona, uçak kirası için ödenen miktarın 154 milyona dayanması karşısında kamuda tasarruf sözde kalmıştır sözüne mi sığınırsınız? Ben bilmem büyükler bilir…

Pakistan Başbakanı İmran Han’ın seçimlerde verdiği sözü tutarak; aralarında 4 adet zırhlı aracının da olduğu 100 makam aracını satışa çıkarıp, başbakanlık konutunu öğrencilere tahsis etmesini mi elleriniz kızarana kadar alkışlarsınız? Size kalmış…

CB’nın; “Eğitimde köklü reformlar yaptık. Tek tipçi eski eğitim öğretim mantalitesini rafa kaldırdık. Eğitimi çok daha özgürlükçü, demokrat, sorgulayıcı yapıya kavuşturduk” şeklindeki sözlerine mi baka kalırsınız? Bu da sayıları 143 ülke nüfusunu aşarak 25.5 milyonu bulan öğrencilere kalmış…

Yoksa sorumluluğum büyük, kalemim ve pusulam belli, görevim bu! Aksatmak olmaz deyip meşaleyi emekten, aydınlanmadan, Cumhuriyetten, kazanımlarımızdan, aydın sorumluluğundan yana taşımayı mı sürdürürsünüz?
Onun da yanıtı belli ve ortada zaten…

Not: Bu yazı dizisinin ikinci bölümünü okumak için Çarşamba gününü sabırsızlıkla bekleyeceğinizi biliyorum!

Etiketler
Türkiye