Bizim için bugün 7.5 MART (!)

8 MART kadınlar günü nedeniyle kurum ve kuruluşların ekranlarda ve basında çok ilginç ilanları, duyuruları çıktı. En çok etkilendiğim ve çok yaratıcı...

8 MART kadınlar günü nedeniyle kurum ve kuruluşların ekranlarda ve basında çok ilginç ilanları, duyuruları çıktı. En çok etkilendiğim ve çok yaratıcı bulduğum için başlığa çektiğim VESTEL’in verdiği ilan oldu. Vestel’e göre; kadınların yaşamında pek çok şey yarımken günün adı 8 Mart değil, 7.5 Mart olmalıydı…

CKD’den CEM’e, MSM’den Işık Üniversitesi’ne uzanan konuşma trafiğimde geniş salonlarda, büyük katılımlı toplantılarda buluştuk hemcinslerimizle…

Cumhuriyet Kadınları Derneği Kadıköy Şubesi’nin ev sahipliğinde Barış Manço Kültür Merkezi’nde, CEM Vakfı’nın düzenlediği etkinlikte Küçük Çekmece Atakent Kültür ve Sanat Merkezi’nde, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nce düzenlenen programda Ziverbey’de bulunan okul binasında, Işık Üniversitesi’nin düzenlediği; “Farklı coğrafyaların düşünen, üreten, direnen, ezilen kadınları” konulu toplantıda okulun Şile kampüsünde…

Bir kez daha kaderi de, kederi de ortak olan kadınlarla bir araya geldik, dertlerimizi masaya yatırdık. Son yıllarda kadının sadece anne rolüyle, ev hanımı kimliğiyle gündeme geldiğini, adında kadın olan bakanlığın bile kadınlara çok görüldüğünü, kadın sorunlarının hele de kadın cinayetlerinin hiç önemsenmediğini dile getirdik.

Gelişmiş batıdan çok daha önce bize haklarımızı kazandıran Büyük Atatürk’ü bir kez daha minnetle anıp, sanattan siyasete, STÖ’lerden eğitime, bilimden kültüre her alanda; İlham veren, yol açan, rol model olan kadınları alkışlarken!

Biri; “hırsım var ama takatim yok!” dedi.

Diğeri; “İlerlemiş yaşıma rağmen bilgisayar kurslarına gittim. Amacım Cenabı Hakkın huzuruna ilim irfan sahibi olarak çıkmak” dedi.

Bir başkası; “Annem gitti, övgüler, dualar, uyarılar, yakınmalar, yolumu gözlemeler, camdan el sallamalar hep yarım kaldı” dedi.

Bende onları kadın haritasının farklı coğrafyalarına taşıyarak, “Çilenin coğrafyası yok!” dedirtecek örneklerle buluşturdum. Özellikle de “8 Mart sizin için ne anlama geliyor?” diye sorduğumda aldığım yanıtları paylaştım.

İranlı kadın; “Saçlarımı rüzgâra karşı savurarak yürümek!” demişti.

Kübalı kadın; “Biz Kübalı kadınlar, mutfaktan çıktık, geri dönmeye niyetimiz yok “ diye yanıtlamıştı sorumu…

İngiliz kadın; “Şimdiye kadar kanepenin altını süpürüyordum. Şimdi üstüne uzanıp keyif yapıyorum!” şeklinde konuşmuştu.

Afganistanlı kadın; “Yıllar önce ninelerimin mayoyla girdiği denize, şimdi ben yürüyen bir hapishane saydığım ve beni boğan burkanın içinde ağlayarak bakıyorum!” demişti

Iraklı kadın; “Ülkemizde baskılar artınca tüm kardeşler dünyanın çeşitli yerlerine dağıldık. Yıllar sonra Almanya’da buluştuğumuzda, sofrada ölüm sessizliği vardı. Çünkü bizler bir sofradan çok aile ortamımızı, boşa geçen yıllarımızı, sohbetlerimizi, ülkemizi ve toprağımızı özlemiştik!” diyerek durumu özetlemişti…

Söylenecekleri söyleyip, süre olarak konuşmanın sonuna gelip, ancak konuların sonuna gelemeyince; noktayı Nazım Hikmet’in; “Yalnızlık insana çok şey öğretir derler ama. Sen gitme ben cahil kalayım!” dizesiyle bitirdiğimde mendil aranıp duran kadınlarla sorunları az, sorumluları daha duyarlı 8 Mart’lar da buluşmak için sözleşmiştik.

Not: Sizler “sen” yerine istediğinizi yerleştirebilirsiniz!