Anlıyorum, alkışlıyorum ve de kıskanıyorum…

Bugünlerde önce Finlandiya sonra Yunanistan’da ki hemcinslerimin başarısı adına çok mutluyum! Neden mi? Anlatayım!

19 kişilik kabinenin 12’sinin kadın olduğu Finlandiya’daki genç kadın başbakandan sonra Yunanistan’da da devletin başına 63 yaşındaki hukukçu Katerina Sakellaropulu geldi. Ülkem adına ve biz kadınlar adına umutsuz olduğumdan mıdır nedir? Beni son günlerde en çok mutlu eden ve ilgilendiren konu bu oldu. Bilmem anlatabildim mi?

İlk kadın Danıştay Başkanı olarak 2018 yılında göreve gelmesinden 15 ay sonra, cumhurbaşkanlığına seçilen Sakellaropulu; Selanik doğumlu, 63 yaşında. Atina ve Paris’te hukuk eğitimi almış. Azınlık hakları, mülteci hakları ve temel haklar konusunda duyarlılığıyla tanınıyor. Çevre ve anayasa hukuku alanında pek çok makalesi var. Uzun süre Çevre Hukuku Derneği Başkanlığı yapmış, Danıştay Başkan Yardımcılığı ve başkanlığı görevlerinde bulunmuş 300 sandalyeli Yunan Parlamento’sunda 261 evet oyuyla cumhurbaşkanı seçilmiş…

Başbakan Miçotakis yeni Cumhurbaşkanının harika bir hukukçu ve hâkim olduğunun ve bütün Yunanlıları birleştirecek bir kişilik olduğunun altını çizmiş.

Sakellaropulu ise yaptığı konuşmada; “Huzur, güvenlik ve güven ortamının sağlamlaştırılması, ekonomik kalkınma, yurtdışına göç eden gençlerin dönüşünün sağlanması ve zayıfların korunmasının öncelikleri” olduğunu belirtmiş.

Eskiden yeniye, dünden bugüne, bugünden yarına baktığımda Finlandiya ve Yunanistan’ı niye kıskanmayayım?

Hele de günümüz yöneticilerinin çelişkileri, çatışma ortamı sağlayan açıklamaları, uzlaşamaz tutumlarıyla cebelleşirken, yoğun bir samimiyet içinde konuşan Finlandiya ve Yunanistan’daki kadın yöneticilerin yaptığı açıklamalara niye özenmeyeyim?

Eğitimden sağlığa, tarımdan teknolojiye, turizmden Kızılay’a, yargıdan sanata her alanda görülen boşluklara her gün yenileri eklenirken neden iç geçirmeyeyim?

Ve de okuma kitaplarında türbanlı öğretmenler sevgi dolu, başı açık öğretmenler saldırgan-hırçın/ bıyıklı öğretmenler müşfik-şefkat dolu, bıyıksız olanlar mütecaviz resimlerle tanımlanırken niye üzülmeyeyim?

Kendi gençlik yıllarımdaki karartma gecelerinin yerini, şimdiki gençlerin karartılan geleceği alınca, nasıl kıskandım onları biliyor musunuz?

Bizi yönetenler durmadan takım, bölük, tabur, alay, tugay, tümen denetler gibi geze dursun! Eloğlu (elkızı) demeliydim aslında nelerle meşgul…

Sistemin bizdeki gibi karaya değil, rayına oturduğu ülkelerde elkızlarının başarısını gel de kıskanma…