Niyet ve üslup ortada…

Gücünü işgal ettiği koltuktan, sırtını dayadığı saraydan alanlar, özel konumundan ötürü maliye ve hazinenin başına oturtulanlar, hukuku kendine göre...

Gücünü işgal ettiği koltuktan, sırtını dayadığı saraydan alanlar, özel konumundan ötürü maliye ve hazinenin başına oturtulanlar, hukuku kendine göre yorumlayıp,yüzde 50’yi tanımamayla nam salanlar! Yalanın, talanın, dolanın ayyuka çıktığını, halka “ben ne dersem o olur”un dayatıldığını biliyor mu? Bilmiyoruz!

Bilerek isteyerek uzatılan sayım suyum işleri, durmadan akla gelmedik bahaneler bulan bir yönetim, “delil üretin” diyen bir anlayış, mağduriyet hikayesi yaratmaya çalışan bir kararlılık! Tüm bunlar seçim sonrasından satır başları, daha doğrusu seçimin özeti ve en doğrusu gelinen noktadır. Bu işin sonu nereye varacak?Meraktayız!

ABD’de konuşan damat bakandan sonra batılı yatırımcıların; “Kimseyi ikna edebildiğini düşünmüyoruz. Pek iyi gitmedi!” şeklinde yaptığı açıklama duyuldu mu? Duymadık…

Damat bakan 2019 Yeni Ekonomi Proğramını ülkemizdeki “hazirun” önünde açıklarken, çok önemli ve hayati öneme sahip paket için özetle; “Olacak, yapılacak, desteklenecek, gelecek, oluşturulacak, kanalize edilecek, artırılacak, yayılacak” şeklinde konuşunca işin erbabı ayıkladı mı? Bekliyoruz.

Nasılsa beklemeye, bekletilmeye alıştık da! Da’sı şu; Kazanana kadar seçim, yeniden ve yine sayılan sandıklar, “öyle böyle değil zaten şaibe var” şeklindeki sözler!Polisin evleri arayıp, seçmen avına çıkması, seçim yenilensin, sandıklar yeniden açılsın, taşınan seçmenler açıklansın, tutanaklara ve ıslak imzalara yeniden bakılsınşeklindeki açıklamalar! Ülkemizdeki güvenli (!) seçim sistemine gölge düşürmüyor mu? Bilmiyoruz.

Hatırlayalım ve hatırlatalım!

CB; “13-14 bin oyla kazanılması halinde gönüller huzur bulmaz, işin patronajı YSK’dır” dedi.

İçişleri Bakanı; “Usulsüzlük var, yolsuzluk var” dedi.

MHP Genel Başkanı; “1 oy bile yeterlidir ama durum Türkiye’yi huzursuzluğa itecekseseçim yenilenebilir” dedi.

İstanbul Barosu; “Hukuku ezmeyin!” şeklinde açıklama yaptı.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı; “Soyut gerekçelerle tüm oylar sayılamaz” dedi.

STÖ’ler; “Hangi ülkede, hangi tarihte, hangi hukukta bunlar yazılı?” diye demokrasiçağrısı yapmaya çalıştı.

Atı alıp Üsküdar’ı geçemedikleri varsayılan Büyükçekmece’de büyük bir senaryo sahneye konuluyor.

Maltepe’de işlerin kaplumbağa hızıyla ilerlemesi için gereken her şey yapılıyor.

Arşivler; 1994 yılında Erdoğan’ın oyların sadece yüzde 25’ini alarak İBBB olduğunu yazıyor.

Sayımlar 2019 yılında oyların yüzde 49’unu alan Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını alamadığını yazıyor.

Ekonomik veriler 28 milyon insanın fitreye muhtaç şekilde yaşadığını ortaya koyuyor. Birileri “seçim de seçim!” derken halkın gerçeğinin “geçim” olduğu unutuluyor.

Özetle; Yenilmez yutulmaz öğüt, eleştiri, tehdit dili arasında geçim unutulurken; olan ülkeye, ülkemiz insanının moral değerlerine, boşa harcanan enerjimize oluyor. Sandıktan çıkan mesaj görülmüyor, duyulmuyor, üste alınmıyor. Siyasal uygarlıkla ve “ben yaptım oldu” kaprisi birbirine karışıyor. Bu arada yurttaş ve aklı selim; “Hakkı teslim edin, ben kazanırsam milli irade, sen kazanırsan yok hükmünde!kolaycılığından vazgeçin” diyor. Denilecek mi? Bekliyoruz…