Şaşırmayalım, Şaşırtalım Artık

KAYDA GEÇSİN Uygarlıklarda tıpkı insanlar gibi yok olabiliyor . Yeryüzünde gördüklerimiz , belkide yok olanlardan arda sağ kalanlar . Her uygarlığın yok...

KAYDA GEÇSİN

Uygarlıklarda tıpkı insanlar gibi yok olabiliyor .

Yeryüzünde gördüklerimiz , belkide yok olanlardan arda sağ kalanlar .

Her uygarlığın yok olması üzüntü verici olmayabilir aralarında çok vahşi olanlar var ve sadece isimleri uygarlık , lakin ‘ giden gitmiş yok olduklarından kimin haberi olacak ki ‘ demek de doğru değil, uygarlıkların insanları külliyen yok olsalardı genetik bilimi ne işe yarardı .

Uygarlıklar yok olunca kenarda köşede sağ kalan ve yas tutana rastlamadım ; ‘ahh ne oldu ecdadım uygarlığım , biz bir zamanlar Vizigot’tuk şimdi Bayrampaşada enginar işi yapıyoruz ‘ diye !

Ama bu günlerde içimi saran endişenin nedeni , kimi uygarlıkların bu çağda farklı yöntemlerle yok edildiğini hissetmek , yavaş yavaş , göz göre göre aptallar ve işbirlikçilerin yardımlarıyla .

Olumsuzluklar her yanımızı sardı , en başta olumlu iletişim bağlarımız kopuk.

Önlenebilir veya zararları aza indirilebilir felaketleri fırsata çevirmeye varan dangalaklıklarla mı uğraşalım , felakete uğramışları izleyen bu dangalakların yardımlarına muhtaç eden sistemle mi .

Bir taraftan, İnsanlığın ileri gelenleri (gidenleri demek daha doğru ) her türlü insanlık suçunu işlerken birbirini insanlık suçu işlemekle suçluyor .

Her türlü para madrabazlığı iletişim yoluyla pis ticaretler yapıyor, uyuşturucu, porno dışında da daha neler var çok temiz meşru gibi görünen .

‘Irkçılık’ ise çok sık kullanılan bir suçlama oldu ve asıl acılara neden olan insanlık suçlarını gölgelemeye başladı bu edepsiz bir sahtekarlık.

Oysa ; eziyet , hırsızlık, cinayet , taciz sahtekarlık , istismar , telif ihlalleri, yasaklar aşağılama velhasıl işlenen her suç insan tarafından işleniyorsa insanlık suçudur .

Bazı art niyetleri gölgelemek için bahanleri ise artık kimse yutmuyor ama onlar aldırış etmeden tam gaz devam ediyorlar , büyük bir para , menfaat ağı bindiği dalı kesen bir gözü dönmüş ekiplerle karşı karşıyayız bunlar partisi filan yok kendileri adı konulmamış amblemi olmayan bir ortak parti .

Hayatı bir serüven değil bir yarış olarak görenlerin toplandığı bir yer.

Onlar bizi gerçekle yalan arasında sıkıştırıyorlar , gerçeği nasıl anlayacağımızı bilemez haldeyiz, . Halbuki ‘Gerçek’ daima insana kendini iyi hissettiren , ahlaklı olanı bu kadar mı zorlaştı !

Suçlanıyoruz durmadan ; Göçmenler evlerine dönsünler diyorsun , ırkçısın, onları yerlerinden edenler değil öyle mi ? Sokakta dilenen Suriyeli çeteler nedir , onlar böyle insanlar değildi ne oldu dedin mi vayy yine ırkçısın , dilenmek birden insan hakkı oluyor ve başlıyor ‘ensar’ edebiyatı .

Hayvanlara sahip çıkmak sokaklara artık yemek dökmekle olmaz , apartman içlerini pireler götürüyor eve alın bakın sahiplenecekseniz diyinca vayy başka canlı türüne insafsız ırkçı muamelesi , ben insanım eşrefi mahlukat o hayvan ayırımı yapamazsın , illa hepimiz hayvanız mı diyeceğiz , peki efendim.

Peki o zaman hep beraber vejeteryen olalım , kebapçıları kapatın o kebaplar bir zamanlar hayvan değil miydi tarlalarda kaygısızca otlayan geviş getiren . Köpeklere , kedilere şevkat ineklere mi zulüm ?

İşkembeciler sakatatları tarlada mı yetiştiriyor , uykuluk , beyin , işkembe bostanı mı var diyince bu sefer dalga geçiyorsun diye kızıyorlar.

Dalga geçmiyeyim de ne bok yiyeyim , hayata tutunmaya çalışıyoruz ülkemizden vaz geçmeden . Müzakereci Gazi Meclisimizin yerini ise her gece çata çata kavga eden kanaat önderleri, aydınlar aldı , elbette tartışacaklar ama aralarındaki uçurumların bilimselliğe gölge düşüren hal alması kafaları daha da karıştırıyor , bir ‘Hoca’ Abdülhamid’e ‘dâhi’ derken öbürü sövüp bütün emperyal duygularıyla imparatorluğun kayıp topraklarının suçlusu ilan edebiliyor , üstelik kendisi laik , Cumhuriyetçi , Atatürkçü olma iddiasında , böyle olunca iş tamamen sığ siyaset veya kişisel hırslarla bilimsellikten uzaklaşıyor . Hazin , çok hazin halimiz .

Komik olaylarda var Allahtan imdadımıza yetişen .

Birden bire Hayatımıza giren Hacı Yakışıklı bir programda CHP’ye ‘öyle yapma böyle yap ‘ diye akıl veriyordu , Haydaaa hani sanki CHP Başkan yardımcısı olacak gibiydi , şaşırmıyayım mı yani bu sürprize , karşısında da Saymaz oturuyordu bir ara yüreğime indi o da Akit Gazetesine akıl verecek diye .

Şaşırmadan geçen gün yok , AKP ileri gelenlerinden bir hanım, pek marifetli olduğu iddia ediliyor ; o da masa başına geçip konuşmaya başladı ve elbette masa üstü ve duvarı anlamlandırılmayı bekleyen objeler doluydu.

Bu da yeni moda oldu, Sedat Peker’in ilham verdiği bir moda ; kör kör parmağın gözü obje okuma remil falı gibi .

Aslında Peker’in söylediklerine cevap söz bulamayınca masa, duvar objelere cevap veriyorlar gibi oluyor ama neyse şevk kırmayalım ! Mesela ;

Masada makas mı duruyor hemen anlamlandırılıyor ‘ makasla kestirip atarım ‘ diyor , kitap mı duruyor ‘Ben bu işin kitabını yazdım’ demek oluyor gibilerden .

İğne iplik koysa hepinizi bol teğellerim sonra dikerim demek istiyor diyecekler herhalde.

Meşhur AKP yöneticisi hanımın masasındakiler de aklıbaşında bildiğimiz medya mensuplarımız tarafından anlamlandırıldı ama ben hiç bir şey anlamadım verdikleri anlamlardan , herhalde masa üstü şaşırtma için düzenlenmişti .

Şahsen ben bir playboy dergisi , toprağı bol olsun Hefner ile muhterem hanımefendinin bir resmini , bir cımbız, bir ayna , duvara asılı kimono , yanında Türkan Şoray’ın ‘Vesikalı yarim ‘ filminden bir afiş filan beklerdim ama yoktular.

Bırakalım artık olan bitene, başkalarına şaşırmayı , sonu yok bu işin .

Artık şaşma değil şaşırtma zamanı ,

Kendimizi toparlayıp , zorlayıp yapabileceklerimizle şaşırtma vakti gelmedi mi

Vay be bizden bu da çıkarmış deme zamanı değil mi .

Eğitim sistemizdeki zihinlerimizi durağanlaştıran , moronoid ne varsa söküp atma zamanı .

Ve medyanın başta hemen her alanın bilerek bilmeyerek çanak tutan , ekmeğe yağ sürenlerinden ayıklanması şart , tutmayan işler , etkilemeyen insanlar medyası oldu !

Arınamıyoruz , katarsis sanatın gerçeği unutuldu . Sanat ise umarım tez günde belediyenin himayesinden ziyade desteğiyle özgür ortamı bulur , luzum olmasa daha iyi elbette .

Sanatla arkadaş olmak , bir müze gezerken yanlızlık hissetmemek demektir , beynimiz , aklımız ve o güzel yüreklerimizi sistematik biçimde aydınlanmaya odaklamamız dünyayı da şaşırtacaktır , ve bunu yapabiliriz. Daha öncede yaptık

Unutmayalım . Artık şaşırmıyalım , lütfen çok uzun sürdü bu sağlı sollu yediğimiz salvolar ve acılar içindeyiz .

Şaşırtalım artık ; dindar , laik, Kemalist , asker , öğretmen, doktor , gazeteci sanatkar , ve elbette iyi insan olmak başkalarını düşünebilmek kolay işler değildir, bu yüzden çakması boldur . Ama yetti piyasadaki palavralar palavracılar , istismarları , hele Atatürk’ü .

Bunların çakması sarı sendikalardan beterdir bu oyunları bozalım artık vakti değil mi şaşırtmanın . ‘Etrak-ı biidrak’ değiliz bizler sadece sabırlı iyi kalpli insanlarız, devletimiz bunu bilir , bilmez mi , zerre şüphem olmaz .

Şaşırtma Saygıyla Kayda Geçsin Efendim