Sayın Kılıçdaroğlu ve dizilere karşı sürü bağışıklığı

Kızgınlık , öfke kol geziyor içimizde sağımızda solumuzda , yanımızda. Mamafi Allahtan korkmayanlar öfkeden korkar mı , hayır. Homographic bir karakter...

Kızgınlık , öfke kol geziyor içimizde sağımızda solumuzda , yanımızda.

Mamafi Allahtan korkmayanlar öfkeden korkar mı , hayır.

Homographic bir karakter yapımız mı oluştu ne , malum aynı yazılıp farklı anlama gelen sözcükler gibiyiz , ve demokrasiyi bu kaosta ara ki bulasın ekranlarda soru sorması gerekenler kendilerini anlatıyorlar sen nereden çıktın kardeşim ki memleket meselelerinde bu kadar başat rol oynuyorsun gazeteci sıfatıyla diye bir soru daha duymadım .

Danimarka’da ineklere cello konseri veriyorlarmış , resmini gördüm, fakat bu müzikli hayvan sevgisi duyarlılık, şevkat sonrası hayvanları kesip yiyende aynı insanlar, tabii cellistler vejeteryan değilse öyle de böylede , ineklerin kaderi değişmiyor.

Biz izleyicilerde medya karşısında bu ineklere döndük .

Ve pek moda medyatik kelimeler var artık , kimi zaman maksatlarını aşan kullanıma açık, bazen anlamsız mesela ; Nagehan Alçının İmamoğluna karşı kullandığı pek moda terim ‘Öfke Kontrolü’ , çok sık dolaşımda .

Sanki ortada öfke varmış da kontrolü sorunlu …

Ayrıca ne demek öfke kontrolü ? Yani birileri seni öfkelendirecek şeyler yapacak , sen de öfkeleneceksin ama hiç bir şey yapmayacaksın öyle öküz gibi duracaksın , kontrolün manası bu !

Öfkelenince bir TV programında , karşısındakine jilet, kezzap atan yok , silah çekip vuran veya saldırıp sandalyeyi kafasına indirende, ee nedir bu kontrolsüz öfkeyle kastedilen , verilen cevapların hoşa gitmemesi ise vermesin mi cevap ?

Ama camiye girmek isteyen kadına ‘Sen benim için havasın’ diye dayılanan herif öfkeden sinir kesmiş vaziyetteydi, Allah Muhafaza işte onun çene , öfke , zihin kontrolüne ihtiyacı var ….

Elimizden gelirken yapamadıklarımız , ya da elimizden gelmeyenler öfkelendiriyor insanı ya sabır halindeyiz , acı içindeyiz ona da mı karışılacak .

Acı asit gibidir içini yakar insanın ama öfke bir yangındır temizler götürür.

Öfke kalptendir, içten pazarlıklı değildir , hiç öyle basit iş değildir öfke, gaza getirmez kimseyi bir başınadır .

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu malum suçlama CHP sağcı mı solcu mu hesabını vermekten , bin defa anlatmaktan yorulmadı .

İttifakın özünü bozmamak sandığa gitmek yerine televizyon sunucularının önerdiklerini yapacak değil herhalde .

Bu bağlamda yine aynı sitem üzerine, hem de yandaş olmadığı rivayet olunan bir kanalda sorulara verdiği yanıtlarda 18.yy ideolojileriyle 21.yy’da yol alınmayacağı mealindeki pek yerinde sözlerini ilk defa söylemiyor Sayın Kılıçdaroğlu , taa 2017’de ‘ “21’inci Yüzyıl’da dünya sağ ve sol eksenler arasına artık hapsedilemez. Biz bu siyaseti 19. yüzyılın, 18. yüzyılın kavramlarıyla konuşuyoruz. Dikkatinizi çekiyorum; siyaseti 18’inci Yüzyıl’ın kavramlarıyla görüşüyor ve çözümler üretmeye çalışıyoruz. Fakat dünya 21 Yüzyıl’da; yeni sınıflar çıktı, yeni üretim tarzları çıktı. Siyaset kurumu bunun ne kadar farkında? Laf olarak değil, eylem olarak ne kadar farkında? Türkiye’nin ileriye gitmesi, büyümesi, güçlenmesi lazım.’ ….Demişti 23 .12 2017 yılında Sözcü’de okuyabilirsiniz .

Yunanistan’a da aynı sözlerle meydan okumuştu , ‘2019 da geleceğim ve adaları alacağım ‘ da demişti , hani bunu sorsa akıllı bıdık sunucu neyse ama hala CHP sağcı mı solcu mu muhabbeti ayıp yahu, kendi içinizde kurtulamadınız bu adamlardan . Adalar filan kendisini ilgilendirmiyor ancak CHP sağcı mı solcu mu pek ilgili!

Hele bir tanesi geçenlerde Cumhuriyetimizi bir başına kendisinin koruduğuna vehmetmiş avaz avaz haddini bildirdi hayali düşmanlarına ekrandan , ekran bu yahu nereye kime bağırıyorsun sen daha isim veremiyorsun korkudan , ayrıca sen koruduysan şikayet niye ediyorsun o zaman .

Saçmalıklar bitmiyor.

‘Günaydın’ ‘Tünaydın’ İyi akşamlar’ ‘İyi Günler’ ve daha pek çok selamlama şekli varken programa başlarken , mahalle kahvesi ağzıyla ‘Merhaba’ kullanılıyor , yakında bir gayret ‘Mehabayın’ da derler.

Gelelim dolaşımdaki diğer kelimelere 21.yy dan anladıkları dizilerdeki karakter tahlillerinde kullandıkları kelimelerden belli , Karakterleri şöyle anlatıyorlar ;

‘Tipik Z kuşağı mensubu ‘ Kusursuz snob ama sistematik psikolojik şiddet mağduru ‘ herhalde paralı bir ayıyla evli ama sosyetikliği elden bırakmıyor demek istiyor , ya ‘ kendi kimliğini bulamamış narsist’ nasıl, bir başka karakter ‘ popüler influencer’ imiş, bu hepsinden güzel, ama evlenmeye takmış bir kız için de bu durumu ‘ social challenge ‘ olarak nitelemişler, yavrum siz bu dizileri İngilizce yazsanız da Türkçe Alt yazılı oynatsanız daha iyi değil mi ? Hani halkıda zorlamayın .

Dizilerde kişisel sorunları olmayan karakter kalmadı ama esas ‘issue’ yok ortada (Nasıl issue lafı ama anlayın diye İngilizce yazdım , şimdi ‘mesele ‘ diyeceğim o ne diyecekler , o da şu :

Pandemi , ekonomik kriz bir taraftan son 10 yılda (decade , 10 yıl anlaşılamıyabilir İngilizcesini de yazalım ) burnumuzun dibinde yarım milyon insan öldürülmüş , 12 milyon insan yer değiştirmiş , göçe zorlanmış , sınırlarımızın bitişiğinde oluyor bunlar .

Bunların hiç mi hikayesi yok , sizin göreviniz meseleler yoklarmış gibi yapmak mı , kadın sosyetikmiş ama psikolojik şiddet görüyormuş diğeri social challenger , beriki influencer siz üşüttünüz mü Allah aşkına bu nasıl kopuştur kime ne bu manyaklardan zaten trafik kazası izleyen kalabalıklara döndürdünüz dizileri , kısa sürede kalabalık dağılıyor yeni kaza istiyor !

10 yaşına gelmiş ve barış yüzü görmemiş çocukların yaşadığı komşularla yaşayacak , nasıl bir gelecek kuracağız esas mesele bunlar, bir tanesi bile yok .

Mafya var , hukuk yok , zengin var estetik yok , tarih var gerçek yok , bu kadar yeter devamı başka zaman .

Diziler gibi önemli bir silahı bütün ülkeler kendi çıkarlarına kullanırken biz berbat haldeyiz .

Neyseki pandemiden çok önce bu dizlere karşı halkımızda sürü bağışıklığı oluştu ve etkilemediklerinden sadece ‘ Asiyabı dizileri bir har olsa döndürür ‘ mantığıyla dönmeye devam ediyorlar .Dizi eleştirilerinde ise bir öge tenzih ediliyor mesela başrol oyuncusu kız, göklere çıkarılıyor ama gerisi batırılıyor, herşeyin berbat olduğu bir ortak işte o nasıl iyi olur meçhul tabii ! Malum ortak işler balans meselesidir bir iyi kurtarmaz. 21.yy anlamak ise topyekûn bir gayret ister , yani bir tarafından diyelim siyaset cihetinden tutmakla maalesef olmuyor , Görünen o ki , Kemal Bey daha uzun yıllar anlatmaya devam edecek , Allah Ömürler ve Sabırlar Versin . Saygıyla Kayda Geçsin Efendim necefugurlu@gmail.com