Kadın ve Kamu Görevlilerine Hakaret Meselesi

KAYDA GEÇSİN Amerikan Kültürünün birbirine geçmiş iki ögesi ‘Patlamış Mısır ve ABD Sineması ’ hikayesinin arka planını Bütün Dünya’da yazacağım bilginize...

KAYDA GEÇSİN

Amerikan Kültürünün birbirine geçmiş iki ögesi ‘Patlamış Mısır ve ABD Sineması ’ hikayesinin arka planını Bütün Dünya’da yazacağım bilginize efendim .

Bu gün Kadın meselesine biraz kafa yoralım , ama alışılmış klasik

bilgilerin dışına çıkıp günümüzden durumu gözden geçirelim , içinde sinema da var .

Kadın meselesi dünyada çok ciddi önem kazandı , dayak, itip kakma, yok sayma, yapılan eziyet ve sonrası zulmü ‘centilmenlik ‘ gereği örtbas etme , erkek dayanışması , hiç bir şey olmamış gibi hesap soran yok veren yok hayata devam ve ilaveten bunları bilip de susanların kadın , erkek , başı örtülü örtüsüz, dindar olma iddialı veya değil fırıldaklıkları olacak işler değil artık .

Çağ kadınların hesap sorma , yüzleşme çağı , Zerrin’in cesareti takdire şayandır ancak yetmez. Gerçekçi olalım ABD hem de sektöründe efsane olan, çok başarılı adamı her şeyi göze alarak , Harvey Wiensten’ı kastediyorum bir tarafından yakalayıp tıktı üstelik söz konusu kadınlar reşid ama meslekleri uğruna taviz vermek zorunda bırakılmış , sindirilmiş insanlardır , ama çocuk değildiler.

Sonuçta ABD sineması allak bullak olmadı değil , Oscar ödüllerine bakın anlaşılır o kadar önemli bir adamdı Weinstein ama ibretlik oldu.

Ghislaine Maxwell , Jeffrey Epstein’ın ortağı ise başka bir vak’a , yaşı küçük kızların kullanıldığı seks trafiği yönetmek , 14 yaşındaki bir kız çocuğu Epstein’e peşkeş çekmek ile suçlandı ABD Federal savcıları tarafından geçtiğimiz pazartesi , Epstein malum gözaltında kalbi durmuş bulundu , yani hiç bir şey halının altına süpürülmüyor . Ölmedi filan diye şaibeli durumda var ama adam yok ortada resmi açıklama öldüğü yolunda

Ghislaine’I ise Maxwell’in kızı filan olmak kurtarmadı henüz , işin içinde Prens Andrew ‘da kapak !

Burada ise toplum sorgulamaya hazır ama esas sorun yıllarca bunları bilip susmuş medyanın şimdi işi nereden tornistan edeceğini şaşırmış olması !

Yıllarca susacak , göz yumacaksın kadın marizleyenlere, bile bile merhaba diyeceksin , çalışacaksın şimdi bilgece laflar, her kelimeye bir yüz mimiği hani bıraksalar kadın hareketinin öncüsü olacak edebiyat, felsefe tam tekmil PR , yemezler.

Ya da ‘Ahh Off’ diye söylenmeler , peki siz bu adamlarla çalışırken biz duyduk siz hiç mi duymadınız.

Sizden Emily Davison çıkmaz !

Emily Davison 4 Haziran 1913 tarihinde Epsom Kraliyet Yarışı koşulurken elinde kadınlar için oy hakkı talep eden Süfrajet hareketinin flamasıyla, Kral 5. George’un atının önüne atladı. Amacı kadınların seçme ve seçilme hak taleplerini duyurmaktı. Ağır yaralanan Emily, 8 Haziran’da hayatını kaybetti. Ama eylemi çok etkili oldu. Çünkü İngiltere’de en çok izlenen at yarışı olan Epsom Kraliyet Yarışı’nı 300.000 kişi izliyordu. Ayrıca yarış filme çekiliyordu. Günlerce, aylarca bu konu tartışıldı.

Siz bitişiğinizdekilera kulak tıkarken kimse yollara sokaklara dökülen onlara saygı duyup susun biraz artık , bırakın atın önüne atlamayı sustunuz be gık çıkarmadınız . Elde faraş süpürge süpürdünüz .

Sabahtan akşama kendini anlatan , kendi öyküleriyle ortalığa dökülmüş medya tiplerıyle karşı karşıyayız , kendilerini ne anlatma ne övmeler, bir insan defilesi sanki , kime beğendiriyor , kendilerini takdim ediyorlar anlaşılır gibi değil.

Topluma psikolojik analizlerle teşhisler koyan medya köşe psikiyatrlarından kimileri ise görgüsüzlükle suçladıkları insanlarla yıllardır çöplükte birlikte yaşarken kokuyu hiç mi fark etmediler ?

Görgülü olduğunu iddia edenler ise ayrı alem ,

Her insan görmeden doğar , dünyaya görgülü doğarak gelen ve hele gördüğünü anlatan hiç işitmedim.

Görgü bir sonradan kazanım

Acaba diyorum eğitimde mi yetersiz insanı ‘görgülü’ kılmaya. Altın kaşıkla, imkanlar içinde doğan görgüsüzler çok , partisi inancı önemli değil görgüsüz görgüsüzdür , arsızdır, saygısızdır , kendini över, başkaları konuşurken tıkınır, el kol hareketleriyle konuşur , tanınan, sevilen insalarla kendini bir şekilde tanısın tanımasın bitiştirir , her fırsattan yararlanıp bir taraftan çıkar falan filan , çok geniş spektrumlu faciadır ve iktidarın şaşkınlarıyla sınırlı değildir.

Bunlarla uğraşmak yerine ,

Sefirenin eski eşi olduğu söylenen Cihangir İslam’ın CHP’ye geçmesi , Özlem Zengin ile Berat Kandili atışmaları gündemde kadına sıra gelemiyor .

Cihangir BEy sefiremizin hangi eşi çok karışık .

Bir de Kamu Görevlisine Hakaret çıktı başımıza , mesela TRT için yapılan işler, dizileri eleştirirsek kamu görevlisine hakaret etmiş olur muyuz ?

TRT kamu görevi yapıyor , içinde emeği geçen herkes kamu görevlisi olmuyor mu ?

Sınır nedir ?

Mesela ;

O kadar prodüksiyon imkanı içinde oyunculara neden 1,2 beden küçük ceketler giydiriyorsunuz hırtlamba gibi kalıyorlar içinde aktörler .

Dizi işini neden ciddiye almıyor dilimizi illa dili çalan dizilerle geçiştiriyorsunuz yazık değil mi dile, aktörlere , desek kamu görevlilerine hakaret etmiş olmayız herhalde.

Ben fazla uzatmıyorum her ihtimale karşı , hani mesela sadece üst dudağını silikonla şişirtmiş oyuncuya , alt dudağa bütçe mi kalmadı silicon mu yetmedi desem kamu görevlisine hakaret filan sayılabilir Allah Muhafaza , elbette bu özellere haksız rekabet ama biz temkinli olalım , çok güzel diziler hepsi şahane , hele senaryolar 10 numara , hele o herkesin psikolojisinin bozuk olduğu diziler gerçekten moraliteyi yükseltiyor gerçek kamu hizmeti diye bitirelim . Benim kamu görevlilerine saygım sonsuz , yaşayamam onsuz .

Saygıyla Kayda Geçsin necefugurlu@gmail.com

Etiketler
Mısır Hakaret