Maradona, Michaelangelo ,Yonca, Harcanan İnsanlar İçin Yas İlanı

Maradona’nın ölümüne çok üzüldüm iniş çıkışlarla dolu hayatında daima işinde en iyi olmayı başardı ve belki bu yüzden dünyanın saygısını hakketti. İşini...

Maradona’nın ölümüne çok üzüldüm iniş çıkışlarla dolu hayatında daima işinde en iyi olmayı başardı ve belki bu yüzden dünyanın saygısını hakketti. İşini ciddiye aldı ülkesini çakma ödül , başarılar değil er meydanında yüceltti . Nitekim Arjantin Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Bizi dünyadaki en yüksek seviyeye çıkardın. Bizi fazlasıyla mutlu ettin. En iyisi sendin. Başarıların için teşekkürler Diego, seni ömür boyu özleyeceğiz." ifadelerini kullanmış . ve Maradona'nın ölümü dolayısıyla ülkede 3 gün ulusal yas ilan edilmiş ve Cuma gününe kadar olan programlarını iptal etmiş.

Bir ülkeyi ‘en yüksek seviyeye’ çıkarmada spor, sanat ciddi işlerdir seviyesizlik , komplolarla yürümez.

Sporcular ve sanatkarlar farklı olabilirler ama yavşak asla.

Mesela ; Michaelangelo ressam ve heykeltraş olmasının ötesinde cesur bir adam çünkü eserlerinde erkeklere hayranlığını gizlememiş , ki onun zamanında heteroseksüel olmayan fiziki veya romantik ilişkilere asla iyi gözle bakılmıyor , veya biz öyle biliyoruz .

Michaelangelo erkek hayranlığını kamufle filan etmeye kalkmamış , uyduruk evliliklerle örtmeye kalkmamış . Sistine Şapel’i resmederken kullandığı modellerinin çoğu hamamda tanıdığı vücut kasları belirgin inşaat işçileriymiş.

Eşcinsel eğilimlerini hiç saklamadığı söyleniyor, modellerini seçmek için sıkça gittiği hamamlarda kendi yıkanmaz model adaylarını incelermiş. Daha önce de insan vücudunun anatomisini rahat çalışmak için resimleri karşılığı cesetlerle takas yaptığı da söylenenler arasında .

Şair yanı da varmış , aşk şiirlerinin asil bir erkeğe veya yanında çalışan çıraklarından biri için yazıldığı da olurmuş, şiirler kalpten gelince zengin fakir tanımıyor . Fakat ölümünden sonra yeğeni şiirlerindeki erkek isimlerini kadın isimleri ile değiştirmiş . Aile durumdan memnun değil anlaşılan , yaşarken cüret edememişler ama öldükten sonra amcalarının cinsel tercihlerini kendi seçimleri doğrultusunda değiştirerek tam 250 yıl gerçeği saklamışlar.

Oysa Michaelangelo ömrünü erkekleri övmekle , sevmekle, resmetmekle, şiirler yazmakla geçirmiş bir adam , ve daha da ilginç olanı eserleri tam da Katolik kilisesinin kalbinde yer alan eserler .

Din ve eşcinsellik sanat için sınır tanımıyor .

Papa Paul III ‘ ün isteği üzerine Michaelangelo’nun Sistine deki Kıyamet günü tasvirinde en ortada yer alan İsa sağından geçen ruhları kutsayıp cennete yollarken diğer taraftakileri kutsamayıp cehenneme gönderir ya , Sanatkar ortadaki İsa’yı çırılçıplak resmetmiş , daha sonra edep yerleri öğrencileri tarafından kapatılmış.

Zaten Hz. İsa ve havarilerini ‘insan’ gözüyle resmetmettiği bir yaklaşım eserin tümü . Bu işlerin patronu , Papa Paul III’ün sanatkarın işine hiç ( 1534-49 ) karışmadığı biliniyor , Pauline Şapel’deki freskolar , St. Peter’s Basilica’nın yeniden yapılandırılması bu uyumlu birlikteliğin eserleri .

Onaltıncı yüzyılda Protestan reformu başladıktan sonra Katolik kilisesinde meydana gelen reform hareketinin başlangıcı böyle eserlerle vücut bulan zihin açılmaları ciddi zihniyet değişimlerinin sonucu .

Reform sanatsız olmuyor.

Sanatkarların cinsel tercihlerine özgürlükleri kapsamında ‘kime ne ‘ faslından bakılmadıkça , bunun yerine aşağılayıcı ‘hoşgörü’ hani sen olmazsın ama idare ediyorum tarzı yaklaşımlarla reform olur mu , olmaz.

Yalan alışkanlık yapıyormuş anlaşılan , hemen her alanda söyledikçe coşan yalan fırtınaları ortasında reform nasıl yapılacaksa önce bu yalan rüzgarlarını kesmekte yarar var .

Gerçeği dizilerde aramak yerine özgürlüklerde aramak gerçekleri özgür bırakmakla sanat , spor ile belki olur diyeceğim zira bunları talep eden toplum için acaba kaç yıl disiplinli bir çalışma gerekecek , Köy enstitülerini yeniden gözden geçirme zamanı belkide.

Gerçeklerle işimiz , kaçmamak lazım , gerçekler 250 sene sonra olsa da ortaya çıkıyor.

Ben artık bu kadar kadının öldürülmesinin arkasındaki gerçeğin erkeklerin üzerindeki baskıya bağlıyorum , sanki zorluyorlar erkekleri birileri tarafından tarif edilmiş erkekler olmaya . Kadını sevseler bari, bunlar çocuk kadınlara tecavüz etmekten de utanmıyorlar ve yargıdan da kaçıyorlar , ahlaksızlığın daniskası. İki yüzlülük almış başını gidiyor bu da dayatmanın bir başka faslı , bölümü faşizm beteri özgün bir durum , sanatta olamadık bu konuda olunmuş.

Kadın Bianet’te saptananlara göre : 327 günde 253 kadın öldürülüp, 715 kadına şiddet uygulanıyor ve faillerin %65 i eski koca sevgili ise bu işte bir terslik var . Yıllardır ‘Namus Meselesi’ diye otomatiğe bağlanmış gidiyor sorun belki artık konuşmanın zamanı geldi hatta geçiyor çünkü faturayı kadınlar, gencecik çocuklar ödüyor. Kadınlar ve çocuklar olmadan reform olur mu , olmaz.

Yonca Evcimik ezilen kadınlar için bir şarkı yapmış , şarkının tek kusuru sözleri mi, ortada şarkı yok klip ise bayrak koruma kanunu yeniden gözden geçirilmeli dedirten cinsten ota boka bayrak çekmek nesi , ama hiç biri sürpriz değil , ne yapması bekleniyordu acaba ? Kadınların hızını kesmek ise amaç , harekete sahip çıkmak için daha iyisi bulunamazdı ! Aldırmadan yola devam kadınlar , her acıdan avanta sağlamak maalesef buradaki yerleşik popüler kültürün temeli oldu , iyi kazandılar tükürükten rahatsız olmazlar hatta çok memnun olabilirler en çok bana tükürülürdü diye. haksız, ahlaksız , sanatsız , sporsuz ne varsa Kayda Geçsin. Ve bunların utancı için , bir gün belki bizde de 3 gün işini iyi yapan ama harcanan insanlar için yas ilan edilir

Daha ne yazayım .

Etiketler
Maradona