Sayın Kılıçdaroğlu Bizden Saklanan 15 Yıllık Büyük Sırrı Açıkladı

KAYDA GEÇSİN Deprem sonrası ilk 72 saat önemli sonrası ört ki ölem tarzı umutsuzluk ve cehalet karışımı sözlerle 3 gün yayın yaptıktan sonra tornistan eden...

KAYDA GEÇSİN

Deprem sonrası ilk 72 saat önemli sonrası ört ki ölem tarzı umutsuzluk ve cehalet karışımı sözlerle 3 gün yayın yaptıktan sonra tornistan eden ekranların imdadına Mahruki yetişti , ama 3 gün boyunca kamu yayıncılığında olmaması gereken hasar verilmiş , moraller çökertilmişti .

Oysa enkaz altından Mahruki’nin defalarca bıkmadan gayet güzel anlattığı gibi sağ çıkma ihtimali 3 günle sınırlı filan değildi ve ilk 72 saatin önemi olay yerine erişime kadar olan süreyle ilgiliydi.

Ekranlar İzmir depremi nedeniyle yine çok fena sınıfta kaldı , ben artık bu kanalların terk edilmiş gemiler gibi olduğunu düşünmeye başladım .

Hele stüdyo ortamına alışık gazetecilik , sahada çalışmaktan bihaberlerin eline mikrofon verip enkaz önüne salmak hiç bir kamu yayınclığından gelme yöneticilerin yapacağı iş değildir.

Kamu yayıncıları hata etmek veya hata ettirmekten korkarlar .

Acaba diyorum TV yöneticileri baş edemeyip , kaçıp bir yerlere mi saklandılar

Karşılarına inşaat mühendisi profları alıp , adamlara laf bırakmayan ders verip sonra ‘ yanlışsam düzeltin ‘ diyebilen sunucuları nereden buluyorsunuz Allah Aşkına, Yoksa bunları da son yıllarda dizi kadrosu yapan cast ajanslarımı buluyor acaba, çünkü anadillerinin kelimelerini doğru vurgulamadan konuşmaları ortak cehaletleri . Ya da uzaydan geldiler daha Türkçe öğrenemediler.

Bu çalçenelerin değerli konuklarının karşısında sanki konunun uzmanı kendileriymiş gibi car car konuşmalarından usandık ,anlatmaktan soru soramaz haldeler, nedir bu böyle.

Ha , birde konuğa ‘ son bir dakika çok kısaca toparlar mısınız, veya ‘2 cümle ile deprem neden olur ama bir cümle ile zaman kısıtlı ‘ diye ihtar ediyorlar, kendilerine çok vakit ayırınca çağırdıklarına zaman kalmıyor tabii , sizde aklıbaşında insanlar çıkmayın bunların karşısına kendi kendilerine konuşsunlar.

ABD’de oturan bir gazetecimizde üstelik akıllı , kurnaz bir enteldir, İTürkçe’yi aksanlı konuşmaya başlayarak İngilizces’sini ilerletti herhalde , Eski Türk filimlerinde Türkçe’yi unutmuş uyduruk ‘kollejli’ kızlar gibiydi konuşmasında .

Asıl sorun da kız değil erkek olması .

İzmir’in başına gelen bu musibet ile ilgili en bilgilendirici , ciddi açıklamaları PR kepazeliklerine teslim olmadan Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer yaptı.

Açık net bilgi paylaştı ve son derece ciddiydi, belediye başkanı diyince artık ne gibi PR gösterisi izleyeceğiz diye korkar olduk , Soyer asla böyle bir şeye tevessül etmedi . Yorgun , hüzünlü bir ciddiyet ve enerjiyle kötü güne teslim olmadı.

Bir başka siyasetçi ise deprem arası siyasetçilerin siyasi showlarını , gösterilerini eleştirir , günün o gün olmadığı haklı uyarısını yaparken her sözüne bir mimik, bir jest katarak söylediklerinin aksini uygulamayı başardı .

Bu müthiş zor birşey , anlattıklarının aksini hemde anlatırken uygulamak !

Enkaz başında illa trajk hikayeler arama çabasında dolgu laflar eden televizyoncular niye oralarda tutuldular acaba, hata etmekten hata ettirmekten, konudan sapmaktan saptırmaktan, cahillikten ve halka karşı cahillik yapılmasından dolayı yaşanan acı bir yandan bir de zulümlerine duçar olduk.

Bir dur diyen olur diye haya belirtisi bekledik , aslında tek bir görüntü ekibi dışında neden enkaz önü sunucu kalabalığına izin verildi anlaşılır gibi değil.

Abuk sabuk konuşup hikaye peşinde koştular, görevini doğru yapan insanlara da saygıları yok , her bir can kurtarıldığında görevini doğru iyi yapan insanlara hakları olan primi vermek ve ‘görevini yapma’ bilincini aşılamak yerine ‘Mucize’lerle bozdular, hepsi .

Yaşam, kainat elbette bir mucize benim inanışıma göre, ama bizi eşrefi mahlukat yapan , bahşedilen zekamızla şu dar dünyada görevlerimizi doğru yapmak değil mi ?

Enkaz önünde illa öykü peşinde olunmaz, arabesk basmakalıp laflar etmekten usanmadılar, buna artık bir çare bulmalı , işini doğru yapan , çalışanlarında şevkini kırıyorlar.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun deprem araştırmalarıyla ilgili CHP’nin vermiş olduğu ve reddedilen 58 önerge ilgili sözleri

ve asıl İstanbul Deprem raporuyla ilgili çok önemli tarihi açıklaması bizden saklanan bir sırrı ortaya çıkardı .

(Sayın Merdan Yanardağ geçtiğimiz hafta 58 önergeyi söylemişti ) .

İstanbul ile ilgili hazırlanan deprem raporunda kendisi de bir mühendis olan Ersin Arıoğlu 2005 yılında yabancı uzmanların görüşlerinin de yer aldığı İstanbul’un olası depremle ilgili durumuyla ilgili bir rapor çalışması yapıyor . Zamanın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bu raporun kamuoyuyla , basınla paylaşmadan zamanın başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulmasını istiyor , Sayın Başbakan 10 dakikaklık randevuyu 3 saate uzatıp ilgiyle dinliyor ve İstanbul belediye başkanına da brifing verilmesini istiyor, o da yapılıyor.

Sonra ? İktidar bu rapordan istifade ediyor mu , fikrimiz yok zaten 18 yıl muhalefet de basın ve halkla nedense raporun içeriğini paylaşmıyor , nedeni iktidar bu projeyi partiler üstü benimsesin diyeymiş, güzel , 6 ay geçmiş, 1 yıl geçmiş hala bir hareket yoksa 15 yıl beklenir mi ?

İnsan sevdikleri saydıkları tarafından aptal yerine konula konula öyle unutsuzluğa kapılıyor üzülüyor ki ….

Belediyelerin kültür mültür derken bilmem akıllarına geldi mi, belkide akıllarına gelmiştir, Ressam tarihçi daha ötesi binaların , betonların , taşların metallerin kaydettikleri kendi tarihlerini suluboya resimlerine döken onların seslerini duyabilen büyük sanatkar ressam Ayşe Türemiş’in resimlerini alın bari , İstanbul’un tarihi o resimlerde saklı ve bir kapsule koyun gömün hiç olmazsa , biz yok olduktan sonra belki birileri bulur bir zamanlar sahip olduğumuz bu uygarlığın izini sürer ruhlarımız şad olur.

Fatih sultan Mehmet Tablosu bir şey anlatmıyor bize dair, onu kapsüle koymaya gerek yok .

Mucizeler inanç atmosferi yaratır, maksadı , doğası budur bazıları için herşey mucizedir , ama realist ve paraya düşkünler arasından çıkan dolandırıcılar mucizelerle masum insanları aldatırlar , Bunlardan bizler Rabbimin bize ihsanı aklımızla korunup koruyacağız elden geldiğince.

Bir başka mucize ise hatırlatırım , Hz.İsa o yemekte 13 kişiydi sadece 1 kişi çarmıha gerildi bu da tuhaf bir mucize değil mi , sağ kalan mı giden mi mucize ?

Fedakarlık ise Allahın insana bahşettiği bir mucize kolay iş değil , herşeye rağmen İzmir depreminde fedakar pek çok insan insanlığımızı hatırlattılar, maksadım kırmak değil ama çok döküldük çok rica ederim yeter artık .

Sözler Kayda Geçsin efendim necefugurlu@gmail.com