Türkiye Dünyanın 8. Harikası

KAYDA GEÇSİN ‘Dünyanın 7 harikası’ listesinin 20. yy da değişime uğradığı malum , eskilerin yerine modern zaman harikaları şu şekilde gidiyor : Panama Canal -...

KAYDA GEÇSİN

‘Dünyanın 7 harikası’ listesinin 20. yy da değişime uğradığı malum , eskilerin yerine modern zaman harikaları şu şekilde gidiyor :

Panama Canal - Panama.

Delta Works/ Zuiderzee Works - the Netherlands. ...

Itaipu Dam - Paraguay/Brazil. ...

Channel Tunnel - France/UK. ...

CN Tower - Toronto, Canada. ...

Empire State Building - New York City, USA. ...

Golden Gate Bridge - California, USA. ... şeklinde bölüşülmüş , Çin Seddi, Taj Mahal , İskenderiye Feneri filan yok artık bu listede.

Yeni listede Doğu’dan ‘Harika’ yok , eski listedekiler ise varken zaten yoklardı !

Bizden ise hiç bir ‘harika’ yok , bu kadarı da olmaz , hiç mi harika bir şey yapmadık , hadi oyuncak kaynana zırıltısı gibi icatlarımızı koymadınız ama tarihte daima efsane davranışlarımız olmuştur ,gideriz alırız sonra vaz geçip döneriz gibi mesela .

Aya Sofya’da namaz kılmak için çeşitli illerden turlar düzenlenmesi son ‘Harika’ mız .

Kilisede namaz kılmak arzusuyla yanıp tutuşan Müslüman olmak nasıl bir duygu bilemem , Elhamdülillah Müslümanım ama benim Notre Dame’a gideyim 2 rekat kılayım diye aklımdan geçmez .

Büyük söylemiyeyim birileri dürterse muzurluk olsun diye belki ….

Dünyada bizden başka zaten hangi Müslüman’ın camiler dururken gidip kilisede Hz. İsa, ‘Meyrem Ana’ önünde secdeye varmak aklına gelir ki , ancak bizim , çünkü biz Harikayız .

Hani tek dine gidiyor dünya diyorlar ya , bizimkiler zart diye birleştirdi mi ne !

Bizim halkın etkilendiği noktalar , davranışlarının bütünü ‘Harika ‘.

TRT’den binlerce insan bir şekilde tasfiye edilip binlerce yenisi alınmış , dışarıdan ürettiren bir kurum bu binlerce insanla ne yapar sorusunu sormak yerine bir CHP milletvekilimiz yenilerin ‘sınavsız’ alındığını eleştirmesin mi, ilahi benim ’Harika’ milletvekilim istediğin buysa yapıverirler bir sınav .

Sayın Kılıçdaroğlunun işi zor ama sabırlı bir lider .

Bizdeki PR harikası siyasetçi ve medya karakterleri kimsede yok , şimdiki zamana damga vurmaktalar .

Dünyada da olduğu gibi PR yapımı insanlarla karşı karşıyayız, bunu hepimiz görebiliyoruz , biliyoruz lafı dolandırmayalım zaten onlarında gizli saklıları yok Allah için , bizde sadece maksatlarını çok aşmış vaziyetteler.

Hani damgalar vardır ya ürünlerin altında ‘Made in China’ ‘Made in Usa’ gibi , altlarına girip bakmadım ama bunların alınlarında ‘Made in PR’ yazıyor zaten , menşei bilemem .

‘Harika’ insanlar , başkaları adına özür diliyor , başkalarına kefil oluyor, ekranlara kendi fikirlerini söylemek ve susturmak için konuk çağırıyor , ezilen kadınları isterlerse hatırlıyor istemezlerse unutuyorlar .

Kendilerini kürsüde ders verir zannedenler var , üstünlük taslayanlar komed halinde izin veriyorlar, sanki alan varmış gibi .

Çocuklara tacize , kadına dayağa susmuşlar susmuşlar 40 sene sonra patlamışlar bile var aralarında neyse…..

Ayrıca yıllarca neye ‘ ahfad’ın öküzü bakar iki gözü ‘ seyirci kaldılarsa an gelip kükremeye başlayanlar da var medyada , insan şaşırıyor yıllarca gül gibi geçinip giden bunlar değilde ben miydim diye.

Yıllar önce özel TV’lerle Haberler ve program sunumlarında güzellik yarışmalarından kızların seçilmeye başlamasıyla ‘Harika’ bir devir açıldı , ama Güzellik yarışmalarından gelmeyen Makbule Cengiz damgasını vurdu bunlar yaya kaldı , sadece para kazandılar bu da çok ‘Harika ‘ bir durum .

PR’ları timing ayarı yapıyor, yani zamanlamaları dahil hiç bir şey kendilerine ait değil gibi, şişmanlıklarından , zayıflamalarına evliliklerinden terk edilişlerine, uyduruk aşklarına kadar .

Siyasetçileri kimilerinin ise durumu daha da hazin , PR mühendisleri kafa buluyor belki de , öyle vakalar var ki sanki Halkla İlişkilerini (PR) yürütenler müşterilerine kafayı uçurtmuş ve sonra yeniden doğurmuş gibi

Şimdiki zaman halkla ilişkiler antik Yunanda Plato , Aristotle gibi büyük filozofların halkı ikna etmek için siyasilere yazdığı retorik sanatına benzemiyor .

Ama , detone Seslere dünyaca ünlü tenorlarla aşık attırıp rezil olurlarken kitlelere samimiyetle alkışlatan bir PR var canım ülkemde.

İşin asıl bu kısmı ibretlik . hadi utanma kalmadı sahneye çıkıp söylüyor , ama yuhalatmak yerine alkışlatanda marifet ‘Harika’ .

Modern zaman Halkla İlişkilerin babası Edward Bernays 1920’lerden itibaren Halkla İlişkileri kamunun, kamoyunun fikirlerini değiştirip kafaları pin pon topu yapma sanatı haline getirmiş .

Bizdeki kim , merakım bu , kim olduğunu bilse Bernays elini öperdi .

Kimseye söylemeyeceğim , sadece bilmek karşılıklı oturmak ikramda bulunmak istiyorum , yaptıklarını onayladığımdan değil neden bilmek istiyorum bu büyük zekayı tanımadan yaşamak üzücü. Bendim diye palavra atan çok olur tabii , taklitlerinden sakınmak lazım . Ünlü şarkıcılara akıl veren dombililer araya iki Osmanlıca laf sıkıştırıp ‘bendim’ numarası yapmasınlar boşuna.

Dünyadaki PR babası Bernays 103 yıl yaşamış , bizimkide yaşarsa daha görecek günümüz var !

Bernays’lar Avusturya göçmeni bir aile, validesi hanımefendi kim dersiniz, Sigmund Freud’ın ablası meşhur ‘Anna’.

Edward Bernays Lucky Strike sigaralarını kadınların sigara içmesinin tabu olduğu yıllarda ellerine vererek fosur fosur içirttiği yürüyüş, halkla ilişkiler dünyasında efsaneleşmiş bir eylemdir.

Bu eylemin sonunda sigaranın ateşi “özgürlük meşalesi” olarak anılır olmuş. Yaratılan düşünce ,’ eğer bir kadın sigara içiyorsa, bu onun daha güçlü ve bağımsız olduğunun kanıtıdır.’ Akciğerler perişan olmuş kimin umuru , Sonuçta , çok alakasız nesneler, sizin başkaları tarafından nasıl görülmek istediğinize dair duygusal simgeler taşıdığında, çok güçlü hale gelebilirler dersini alıyor insanlık .

Yanlız unutmayalım o ana kadar umumi yerlerde kadınların sigara içmesi yasak ,yasak ne varsa kamuoyu bayılıyor, sigara ,insan fark etmiyor . Bence esas numara buydu .

Edward Louis Bernays, sosyoloji ve psikolojide "halkla ilişkilerin babası" olan modern propagandanın kurucusu ama hatırlayanı yok

Fakat yerini alanlar dayısı Freud ve Bernays’ın , fikirlerini alıp, kitlelerin manipülasyonu için hala kullanıyorlar .

İhtiyaçları olmayan şeyleri istemeleri için insanları nasıl ikna edeceklerini Amerikan şirketlerine ilk gösterende bu Aslan parçası . Bu gün bütün dünyayı saran, sadece tüketen insan modeli ise ilk tohumlarını bu dayı yeğen tarafından önerilmiş.

Bizde ki PR gurusu kim , kafamıza bunca PR Harikası’nı saran kim ?

İşe kadın dergilerinin yaygınlaştırılması ile başlandı , reklam, filim yıldızları üzerindekiler, filimlerdeki sahnlerdeki ürün tanıtımları , Bazı ürünlerin insan psikolojisine iyi geldiğini kanıtlamak için psikologlara raporlar yazdırmacalar ve benzeri inandırıcı palavralar filan , falan …

1927 yılında Amerikalı bir gazeteci şöyle yazıyor : “Demokrasimize bir yenilik geldi, buna tüketicilik adı veriliyor.”
Gittikçe yükselen tüketicilik dalgası, borsada sonunda patlama yaratınca Yine Edward Bernays işin içine girerek, kendi temsil ettiği bankalardan kredi alarak sıradan insanların da hisse senedi alması gerektiği gibi yeni bir fikri pazarlamaya başlıyor , adam da pes etmek yok . Ancak en büyük başarısı kendisi Amerika’da zengin ve güçlü hale gelirken, Viyana iflas etmek üzere olan dayısı Freud’un çalışmalarını Amerika’da ilk kez yaygınlaştırması olmuş.

Freud illetinden hala diziler bile kurtulamıyor !

1920’lerin gazetecileri ve entelektüelleri arasında sıradışı bir etki bırakıyor Freud , En çok etkilendikleri ve korktukları şey, Freud’un çizdiği tabloda, modern toplumun hemen altında gezinen tehlikeli güçler ! Bak bak bak …. bizde de Freud’u ciddiye alıp sonra 68 kuşağı olduğuyla bir nevi 68 zekasına hakarete eden kim malum .

Siyaset yazarlarından Walter Lippmann, eğer insanlar irrasyonel bilinçdışı güçler tarafından yönlendiriliyorsa, o zaman demokrasiyi yeniden düşünmek gerektiğini savunacak hale gelmiş .

“Şaşkın güruh” dediği kalabalığı yönetecek yeni bir elit kesime ihtiyaç olduğunu bile söylüyor .

Nasıl tanıdık laflar değil mi ?

Nasıl olacak , Kitlelerin bilinçdışı duyguları kontrol edilmesi şart kanaatine varıyorlar.

Böylece, psikoloji bilimine kitle zihninin işleyiş mekanizmalarını inceleyen bir alan muamelesi yapmaya başlıyorlar .

Özellikle de amaçları, toplumsal kontrol stratejilerini bu mekanizmalara nasıl uygulayacaklarını bulmak olmuş .

Bernays’ın kitle psikolojisi ile dikkate aldığı düşünceler, hem Gustave Le Bon’unkiler, hem de Freud’unkiler olmuş. Fransız doktor ve sosyolog olan LeBon’a göre kitle, bir çobanı olmadan kendisine yardım etmeyi bilmeyen bir sürüdür.

Bizdeki akrabaları kimler bu amcaların yahu , bence bizimkiler bunların ötesine de geçtiler medyanın haline bakılırsa ,

Ama harika olan Bernay’ın bütün teorilerini çökerttiler.

Güçlü bir kişilik, yönetilmek istenen kitlelere, kendi isteklerini kabul ettirir. Kitle kendi kendini yönetecek durumda olmadığı için, kendilerini onların efendisi olarak ortaya koyan herkes iç güdüsel olarak bağlanmakta ve sözünü dinleme güdüsü de o kadar güçlü olmaktadır iddiasındalar , LeBon’a göre, kitlelere yol gösterici olarak liderin fonksiyonu , bakın burası çok önemli :

“zorunlu olduğu zaman, ancak çok yetersiz biçimde, okuyucularına düşünmeyi gerekli kılmayan görüşlerini hazırlayan ve konuşma tarzlarını sunan gazeteler tarafından ikame edilebilir.”

Yani medya sefaleti bilerek , isteyerek yıllarca böyle oldu.

Ama ‘ikame ‘ edemediler.

Ne var ki , ne iktidarın amatör ne de Atatürkçü geçinen ama karşı devrimci medyalar başaramadı , şimdi şimdi soğuk savaş filan geveliyorlar , hikaye .

Onun için bu halk dünyanın 8.harikasıdır.

Mustafa Kemal’in Askerleri , Sivilleri , Kurdukları Cumhuriyet Yurttaşlarının DNA’sı Şaka Değil .

Edward Bernays ile ilgili Sibel Çağlar’ı okumanızı tavsiye ederim https://yolvemacera.com/ tuketim-toplumunun-mimari- edward-bernays/ Kayda Geçsin Efendim necefugurlu@gmail.com

Etiketler
Türkiye