19 Mayıs, Atatürk’ün çektikleri, paylaşılmayan erkek Engin Noyan

Saldırmadan var olamıyan bir de saçmalamadan duramayan medya maymunluğuna sapkınlıkta ilave oldu. Dünyanın en geniş, rahat, yaptığından utanmayan bir de...

Saldırmadan var olamıyan bir de saçmalamadan duramayan medya maymunluğuna sapkınlıkta ilave oldu. Dünyanın en geniş, rahat, yaptığından utanmayan bir de tavsiye eden ve ceza almayan pedofili hastaları bizim ekranlarda larva bırakan böcek gibiler. Dünyaya rezil rüsva olduk, oluyoruz. 'Milli gurur' diye bir şey vardır. RTÜK milli gurur sana emanet ona göre.

Gelelim esas konuya;

Ülke TV’nin başına gelenleri ise hala savunabilenler var.

Oysa, Ülke TV bu konuda son derece asil bir tavır aldı, devamında tedbir alacaklarını da düşünüyorum. Aksi açıklamanın samimiyetine gölge düşürür. Bu iş başka, bizim mahallenin kızı olmak başka.

Bu olay sonrası Engin Noyan’ın eski eşi ve oğlunun ağlamaklı halleri ve oğlunun liberteryen olarak babası ve eşine laf söyletmemesi, her fikre saygı faslından herhalde. Ama kendisinin mağdur olduğunu söylemesi, annesinin sanat hayatının sekteye uğramasından dolayı üzüntüsü ve Covid-19 münasebetiyle jazz klübünün kapalı olmasından dolayı ayrıca kederinin Halk Tv ekranlarında paylaşılması bana büyük sürpriz oldu.

Ülke Tv bütün bu olanlara neden olduğu için özür dileyip bu düşüncelere katılmadığını açıklarken, işin tuhaf yanı yandaş olmayan bir kanalda eski eş, çoluk çocuk mağduriyet bahanesiyle maaşallah ‘Paylaşılmayan Erkek Engin Noyan’ı ve bütün olayı nerede ise ‘Liberteryan’ oldukları için aklamalarına fırsat verildi. Çok özür dilerim ama pes. Ya ağızlarından çıkanı bilmiyorlar, kasıt olduğunu düşünmek bile istemem ama çok manasız bir hareketti.

Halk Tv, büyük gayretlerle kurulmuş bir TV kanalı. Rating, günceli yakalama kaygılarına feda edilemeyecek bu fedakarlıkların korunması gerekir kanaatindeyim. Ne luzum vardı 'tabii ki de' diye diye, işi üstüne üstlük Türkiye Cumhuriyeti'nin babaların suçunu çocuklardan çıkarttığına getirdiniz. Bu nasıl bir sorumsuzluk, tarihte olmuş mudur olmuştur yahu kendi oğullarını öldürüyorlar ötesi yok ama Cumhuriyette gelenek bu mudur?

Yani Eren Noyan’dan Şiar Yalçın mı çıkardınız, insaf, ayıp. Ne Eren Şiar, ne babası Cavid Bey, geçiniz.

Cehaletin bu kadarını Halk Tv hak etmiyor, halen gayret gösteren insanlara bari saygıdan keşke düşünseydiniz. Elbette niyet kötü olmayabilir ama bu yayının iler tutar yanı yok.

‘Noyan ve Noyan‘ eski CIA başkanına şarkılar söyledikten sonra üstelik kendisini sanki yakın tanırmış gibi methiyelerde bulunduğunda ünlü bir sanatçımız kendisine güzel bir cevap vermişti. Şimdi adını vermiyorum adamı rahatsız edebilirler, taa o zaman çocuklarına bir şey yapıldı mı, mağdur edildi mi?

Bu hikaye olmadı yakışmadı Halk TV’ye, insanlık derslerini başka yerlerde aramalıydılar.

Bu ülke, Cumhuriyet hıncını çocuklardan çıkartıyormuş gibi bir sözü hak etmez, eleşirmek ayrı, kötülük ayrı.

Son yıllarda ebeveynleri suçlandığı için hapislerde büyüyen, doğan, kaçak hayatta mağdur olan günahsız çocuklarımızı tenzih ederim. Bütün bunlar insanlık suçudur er geç cezalandırılır, onların dertlerini dile getirmek gazetecilik görevidir ama insaf yahu bu olayla ne alakası var. Herhalde, Eren Noyan bu çocuklardan biri değil, denizde lastik bot devrildi de hayatı zor mu kurtuldu, babasının fabrikasına el mi kondu ya da nehri mi geçemedi veya ekranlarda duyduğumuz gibi tehditler karşısında evinden mi çıkamaz oldu, ne yaptın Enver olmadı, sana yakışmadı.

Eleştiri ve saptırma iki ayrı çizgidir. Karıştırmamak lazım. Marifet gibi döndürüp duruyorlar, Ülke TV özür dileyerek ve kendi payına düşen cezalandırmayı yaparak kamu yayıncılığı kazasında takdir kazanırken siz ne yapıyorsunuz yahu!

Bugün 19 Mayıs, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Kurtuluş ateşinin yakıldığı gündür ve o günden bu güne ve hala kalplerde Atamız.

Ve onu sevmeyenlerden çektiği kadar sevenlerden de çok çekmekte.

Hele kimileri sever gibi yapıyor ama Atatürk’ü sevmeyi yeniden biçimlemeye kalkıyorlar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sıradanlaştırarak belki de iktidar elindeki medyada yer bulabileceklerini zannediyorlar, bence esas beklenti bu.

Mevcut medya gücü, yaranmak için bu yapılanları hoş görmemeli, geçenlerde ekran çalçenelerinden biri, efendim Atatürk’ü sevmenin gramı mı varmış, ölçüsü mü varmış diye girdi lafa. İş arıyor zaten 15 dakika sonra off off prime da beni deneyin dedi, nereye salacağını şaşırmış halde. Mesuliyetlerinden bahisle acındırdı, kısaca her işi yaparım ağzım laf yapar onu bunu savunurum demeye getirdi, içler acısı bir durum tamam hepsini anlayabiliriz de yahu Atatürk’ü niye karıştırıyorsun, sana ne. Kolay iş değildir ilkeleri, devrimleri vardır ve Cumhuriyet projesi Atatürkçü olmak kiloyla bir iş değil sus işte otur çen çen konuşma. Sen iş arıyorsan bunlar zaten aşar seni.

Kamu yayıncılığını yönetenlerin işleri zor, neye yer verip vermeme noktasında her zamankinden daha dikkatli olmak zorundalar.

Hemen her kurumumuza tuhaf, dolaylı hücum var, Darülaceze bunlardan biri. PR yapmak isteyenden, ben yardım ettim teşekkürüm nerede diyenine medya saldırısında. Darülaceze kurumu, kuruluşu, ilkeleri itibarıyla dünyada örnektir. Elbette yardım etmek isteyenlerden bağış kabul eder, onun da kuralı vardır eminim. Yolsuzluk yaptım, rüşvet aldım bir miktar size vereceğim diyenden alır mı sanmam, saniyen yurttaşları kimsenin sadakasına muhtaç etmemek için vardır, kimsesizlerin kimsesidir, kendi de muhtaç değildir.

19 Mayıs'ta şu yazdıklarımdan utanıyorum, sana mı kaldı diyorum ama kaldı ne yapayım ve hele Sayın Merdan Yanardağ’ın Tele 1’de açıkladığını iktidardan beslenen ve hangi kritere göre dağıtıldığı belli olmayan ulufelerle geçinen medyadakilerden utanıyorum. Bunların karşısında ayakta kalmak için neler yapmak zorunda kalanlara hem üzülüyor, elden bir şey gelmediği için ayrıca utanıyorum.

Ama utanma duygumu kaybetmediğim içinde her gün şükrediyorum.

Bu ulufeci medyanın etkisi mi olur, ‘ulu’ hiçbir yanı yok ‘feci’si tamam.

Gazetecilik yapmayan ama para alan medya kimin ne işine yarar ki...

Hepsini kayda geçelim, bu arada taklitlerimden sakının, bu kaçıncı yoruldum takip etmekten. Bizim bağın üzümleri böyle diyip geçiyorum, şarkı bile yapan oldu yazdıklarımdan. Herkes ben değil tabii, başkasından araklayınca yurt dışından yedi zapartayı.