Yalancılar nasıl anlaşılır bizi aptal eden kandırıkçılar

KAYDA GEÇSİN Dünya bir değişim öncesi yaşıyor , ne olduğunu bilen var bilmeyen var , Türkiye Altın Çağını yaşayacakmış böyle iddialar var , en çok...

KAYDA GEÇSİN

Dünya bir değişim öncesi yaşıyor , ne olduğunu bilen var bilmeyen var ,

Türkiye Altın Çağını yaşayacakmış böyle iddialar var ,

en çok biliyormuş da , hani ona haber vermişler ama gizli diye açıklayamıyormuş gibi yapanların tadına doyulmuyor ,

fakat medya çoğunluğunun birleştiği nokta dünyada değişim öncesindeyiz .

Nasıl değişeceğiz, neye dönüşeceğiz diye sormuyorum , ama mevcut ekran figürlerimizin çoğunluğuyla değişimden nasıl bir hayır gelir merak ediyorum zaten şu halimizle Korona ‘dan beter kendimizi tanıyamaz , mutasyona uğramış haldeyiz .

Ve diyelim ki değiştik acaba haberimiz olur mu , bize haber verirler mi , yoksa saklarlar mı ayrı bir sorun . Medyanın haberi olur mu bir başka sahife, olsa da haberi verecek hali kalmış mıdır …hadi verdiler diyelim acaba doğru mu söylüyorlar , yalan çok büyük sorun artık .

Yayınlarında kamu yararına ‘A-zaaa-mi’ dikkat gösterdiğini söyleyen dilini eşşek arısı sokmuş sunucunun ana dilini zar zor konuşurken hali mi kaldı değişim filan yapacak , çocuk idare ediyor , o haliyle ne akım bokum tavsiyelerde bulunmalar istekler , güzel Türkçe konuşan belirlemeler filan , hani bıraksan ülkeyi idare edecek ama durumu tümüyle yalan öyle bir gücü yok.

Her Çanakkale anma günlerinde salya sümük , ölen Anzak ve diğer düşman askerleri için ağlayan büyük bir zaferi sanki Anzaklar , İngilizler, Avustralyalılar dostane hislerle geldiler onca yolu gibisinden ‘tarihsel bir saflık’ haline getiren manyaklarla mı gireceğiz dönüşüme , bunlarla dönüşümde ola ola ancak çöp torbası oluruz, önce kendileri girerler içlerine .

Sabah akşam elde kitap, tavsiyeler , hepsini okuyor da mı tavsiye ediyorsunuz Allah Aşkına , okumadığını da söylüyor , her kitap oku diye tavsiye edilmez değil mi efendim , bunun da bokunu çıkarttılar millete iki kuruş için otu boku okutup mu mı gireceğiz değişime her basılı yazılı kağıt kitap mı ?

Neredeyse belki de ABD’nin tuvalet kağıdı tüketimini geçtiler , utanın kimilerini basmaktan, olmayan kahraman yaratma teşebbüslerinizden basılı yalan bile becerildi pes.

Bir PR bilimci - bildimgeçi korona için diyor ki mealen; ‘ Aman medya dikkatli olmalı , bu kamu sağlığı meselesi , İdlip’de kaç şehit meselesi değil siyaset üstü . Cümle müthiş neresinden tutarsan ‘kamu’ elinde kalıyor, ölen çocuklar önce insani mesela ….izan kaybolunca sap saman iyice karıştı , bir sonrası eleştireni savaş istemekle suçlar , idrak , terbiye ağzından çıkanı duyma filan hak getire yoksa böyle konuşur mu , en müthişi iddialı olduğu konuda bilgisi yalan.

Kullanılabilir , kandırlabilir aptallarlar olduk bunların elinde .

Laboratuarlarda yapılmış gibi sağı solu şişirilip medyaya salınan Frankestein dişisi Hitlerin Aryan ırk çalışması gibi tek tip Miss Media ‘güzel kızlar’ı kalın kaş ve biri yerde biri gökte dudaklarıyla sanki bir gün diziler , programlarından fırlayıp ısıracak gibiler izleyenleri .

Zavallı kızlar , okumuşu bile cariye virüsünün perişan ettiği güzelim kızlar, ün para için nelere razı olmuşlar bunlarla mı değişim , ‘Altın Çağ’ , yapmayın yahu…eski hallerine getirip yeniden insan haline dönüştürmek mümkün olsa bile kim bilir kaç yıl alır.

Yine ‘anchor’ların bazıları muhalefet, iktidar, bakan, başbakan, baş hekim bilim adamı fark etmez hepsinin ağzının payını kendi beklentileri ve önermeleri , görüşleri şeklinde veriyor , ‘Ben beklerdim ki ..’ diye başlayan cümlelerinin devamı hepsine ders ve kendince yapılması gerekeni kapsıyor , herhalde bunlar değiştirecek bizleri , bir bildikleri var …..

Eski medya ise hala devam ediyor , Ertuğrul Özkök yazısında Ankara’da bir doktorun sosyal medyaya yansıyan ,çalışma ekibine verdiği kısa toplantıdan dolayı kendisi hakkında soruşturma açılmasını ‘Kapalı bir yerde iyi niyetle yapılmış veya zevzeklik sayılabilecek konuşma bir anda bütün topluma mal oluyor. Bunları söyleyen anında linç ediliyor. ‘ diye değerlendirmesin mi ,güya savunuyor, sorumlulukları çe rçevesinde karar alma yetkisi olan bir doktoru ‘iyiniyetli ‘, ve ‘zevzeklikle’ çerçeveliyor inanılır gibi değil, çekilen görüntüler bir suç üstü değil çünkü ortada suç yok !

Mamafi ‘zevzeklik’ hususund a kendisi uzmandır ama burada o da yok, formunu kaybetti herhalde .

İyiniyet konusuna gelince ;

Mesela gazete yöneticisinin bir bakanla baştan aşağı patron yararına iş takibi konuşmalarını açık edenlere , sızdıranlara gazeteci , kahraman , cesur insanlar deniliyor dünyada . İngilizcesini de yazayım anlaşılmasına yardım cı olur belki ‘ ‘They have the balls’ (Yani kıçı sıkanlar …g…..ü yiyenler ) denir , ama sakın ‘have somebody by the balls ‘ yani birisinin ipi elinde olmak , kontrolüne almak ,köşeye sıkıştırmak anlamıyla karışmasın onlar ayrı ….

Neyse biz değişimin nasıl olacağına bakalım , Hep Perikles gibi Özkök ile vakit kaybetmelim .

Yeni dönemde nasıl olacak bu işler , kamu yararına olmayan gizli konuşmalarla iş çeviren sonra rasyonelliği kaybedip topluma her sızıntıyı suç diye yutturmaya kalkan , demokrasiyi kendi pisliklerinin kalkanı zanneden yalancılara ki ; ‘feci karakter’, ‘aşşağılık ‘, ‘ pislik ‘ ve daha neler diyorlar terbiyem müsait değil kısa kesiyorum , p ile başlayanı siz tahmin edin hani sonu ‘K’ ile biten …. Hala konuşuyor mu olacaklar ?

Ve gelelim asıl konumuz’a ‘Yalancılar ‘ a .

Dünya yalan ve yalancı dolu , yalan söyleyen yalan ustalarının bile yalanları yakalayamama gibi bir sorunu olduğunu yeni öğrendim .

Kendisi yalancının önde gideni ama karşısındaki yalancının yalanlarını yakalayamıyor , ‘atma kardeşim ‘ diyemiyor öyle mal mal susuyor , bu ne acıdır yahu ,

Fakat bu yalancılar bunca tecrübelerine rağmen yalanı yakalayamazsa dürüst insanlar nasıl yakalayacak esas sorun bu yeni bir dönem arifesinde.

Artık yalancılık , korkaklık , egomanyaklık üçü bir arada öyle bir tavan yaptı ki medyada , işi konuşmak olan ama isim vermeden konuşan kimi yiğit, aslanlar oluştu tamam bunların Assange olmasını beklemiyoruz bu yaştan sonra bir bok olacakları da yok da, ama neden illa gazeteci kılığına girmek gazeteci sayılmak istiyorlar , esas yalan burada başlıyor gazeteci filan değiller ve gazetecileri tanımış olmak , merhabaları olması onları gazeteci yapmıyor , bunlarla mı yeni bir döneme gireceğiz lütfen yahu din kardeşiyiz bir çoğumuz yapmayın !

Ben tamamen bir kamu hizmeti olarak yalancıları nasıl kendi imkanlarınızla teşhis edersiniz diye kendi çapımda bir çalışma yaptım sizlere saygıyla sunmak

isterim , benimki basit samimi bir araştırma :

Efendim insanların %60’ı her 10 dakika içerisinde en az bir yalan söylermiş . ‘ Journal of Basic and Applied Social Psychology’ den bir makalede okudum neden yalan söylüyorlarmış biliyor musunuz sempatik ve yetkili görünmek , sevilmek için .

Koskoca adamları ekrandan kucağımıza alıp tapşinleyece k , ayakta sallayacak halimiz yok önemli olan bu yalanlarıyla bizi etkilememeleri .

Bunların psikoterapi görmesi gerekiyor yanlız dürüst olmaları , gerçekleri doğruları konuşmaları için yüreklendirildikleri , iyileşsin diye gittikleri tedavi süreçlerinde bu sefer doktorlara da %52 si yalan söylermiş , Wake Forest University neresiyse araştırmışlar o makaleyi de okudum .

Bu seferde utancımızdan yapıyoruz , terapistin bizi yargılamasını istemiyoruz demişler, ulan ne gidiyorsunuz o zaman…

Yalancılık zamanla açılan iştah gibi daha da artarmış obez yalancılık , ‘self servis sahtekarlık’ diyorlar , gittikçe genişliyor Kabak çiçeği gibi açtıkça açıyor ve ABD de normal bir Amerikalı artık haftada 11 yalan mutlaka söylüyormuş.

Şimdi gelelim yalanı nereden teşhis edeceğimize , efendim inandırıcı olmak için bazı yolları var bu yalancıların , mesela konuşuren kendilerini düzeltirlermiş , örnek bir cümle kuralım : ‘ Ona bir konferans için gttiğim Ankara’da bir pazartesi günü rastladım , düzeltiyorum Pazartesi değil Salı günüydü ’ gibi kendilerini düzeltmeceler, bir şey söyledikten sonra birden etraftakilere ‘Yanılıyorsam düzeltin lütfen’ demeler yalanı inadırıcı kılma numaraları bu üsluptan hemen huylanın .

Yalanlar insanların istediğini elde etmesinde son derece güvenli ve riski az bir yol , karşılarındakileri sonuçta yalanla kandırıp istediklerini elde etmek kafalarına bir şey indirmekten , can yakmaktan çok daha pratik , temiz ve dolayısıyla yakalanma , suçlanma riski yok .

Kandırmaktan içeri alınan filan yok.

Harvard ahlak bilimcisi Nobelli Sissela Bok ‘Birinin elinden serveti , parasını almak için yalan söylemek kafalarını kırmak veya banka soymaktan çok daha kolay ‘ diyor , yalan mı ?

Yalan dolanla servet sahibi olanlara bir bakın Allah Aşkına.

Araştırmacı Tim Levine’e göre ise ‘Doğruluğun , dürüstlüğün işlemediği yerde yalan söyleriz’ diyor , Türk sosyologbaşılar şuna bir el atsa ya, hangileri mi onlar kendilerini bilirler isim vermiyorum kalpten götürmek istemiyoruz kimseyi

National Geographic yalan söyleme nedenlerini pek güzel major kategorilere ayırmış ,

Kendilerine destek vermek , ekonomik ve kişisel avantajlar ,haklarında iyi özizlenim vermek ve insanları güldürmek eğlendirmek gibi nedenler var .

Pek esprili, nüktedan oluyorlar çoğu yalancılar çok uyanılar .

İkinci kategori ise yalanın daha gelişmiş bir maksadını taşıyor yalancı kendisini korumak için yalan söylüyor ,suçu günahı neyse onu kapatmaya yönelik yani yalanla bir şeyler elde etmiş onu saklıyor . Unutmayın ne kadar sosyal, nazik , etkileyici insanlar olurlarsa olsunlar yalancılar başkalarının belki sizin canınızı yakmak için yalan söylüyorlar .

En fena yalan, yalancı ise kendimiziz .

Karşımızdaki yalan söylüyor ve bizi ona inanıyorsak veya inanmış gibi yapıyorsak çok fena.

Yalancıları yalanlarını yakalamak o kadar zor değil ,yalancının ağına düşmeden kandırılmadan yaşamayı tercih etmeden daha iyi bir yaşam , değişim mümkün değil.

Bizleri aldatmaların izin vermemeliyiz , medyanın Korona’sı yalancılık yayıldıkça yayıldı , yayılıyor , bizi aptal eden kandırıkçılara teslim olmamalıyız , yazık .

Saygıyla Kayda Geçtik elimizden Gelen Budur