Umarım kamu, Muhalefet Yararı Kırdığım, Kızdırdıklarıma Değer

Kılıçdaroğlu ve İmamoğluna KAYDA GEÇSİN İBB BAşkanı Ekrem İmamoğlu’nun 2019-2020 Kültür Sanat Sezonu açılışı konuşmasından bazı noktalara , Sayın...

Kılıçdaroğlu ve İmamoğluna

KAYDA GEÇSİN

İBB BAşkanı Ekrem İmamoğlu’nun 2019-2020 Kültür Sanat Sezonu açılışı konuşmasından bazı noktalara , Sayın Kılıçdaroğlu ve kendisinin yüksek müsaadeleriyle , değineceğim .

Genellikle İktidarın yediği naneler bini aşmışken ; Başta CHP muhalefet partilerini eleştirmeyi onlara haksızlık , saygısızlık olarak görüyorum ve yapmamaya çalışıyorum .

Şu an içeride olan ama aynı fikirde olmadığım , hatta hayatta yüzyüze de gelmediğim insanlar içinde bu konuda çok dikkatliyim , normal şartlarda öfkelendiğim eleştirdiğim insanlar için çok hemde çok üzülüyorum .

Ömrü boyunca imtiyazlı bir yaşamı olmuş , korunmuş , kollanmış hiç bir ortak noktam olmayan hatta zaman zaman eleştirdiğim bir insan olan Nazlı Ilıcak’ın 80 yaşında düştüğü duruma üzülmek bana kaldı , gerçek bu .

Annesine bakma görevini yapmaya çalışan bir insan olarak evlatlarına sabırlar diliyorum .

Allah kurtarsın , çıksın ki nerede kalmıştık Nazlı Hanım diye kendimde yeniden başlama hakkını göreyim .

Ancak muhalefetin, iktidarın hiç de hoş olmayan yanlarına benzeşme ve devamı olma hevesi hallerinde yurttaş sorumluluğu diyelim , 70’e merdiven dayadığım şu günlerde suskunluğu yakıştıramıyor iki lafı kayda geçirmeyi yurttaşlık görevi biliyorum .

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızın konuşmasına gelecek olursak , çok temel çelişkilere dikkatini çekmek isterim :

‘….kültür ve sanat yaşamında da bir moderatörü olacağız. Kültür ve sanata, sanatçıların işine karışmayacağız. Özgür sanat, güzel işler üretir”

Buyurmuşlar.

Ben kendisinden doğrusu büyük bir devrim , belediyenin ve devletin kültür işlerinden bazı alt yapı hizmetleri ve vergi gibi konularda teşvik , kolaylık dışında tamamen çekilmesi gereklidir demesini beklerdim , özgürlükçü demokraside

Moderatör olmak gibi bir görevi olmamalı belediyenin , ‘Moderate’ kelimesi , hafifletmek, yatıştırmak, ılımlı hale getirmek anlamındadır.

Sanat ise çatışma olmadan zaten olmaz.

Drama da çatışma yazma sanatıdır.

Elbette bilir İmamoğlu bunu , o zaman araya girip işi ılımlı hale getirmek nereden çıktı , tam aksi bırak çatışma , tartışma, özgürlüğüdür sanatı ve demokrasiyi ateşleyecek olan .

Moderatörlüğü Hülya Hötenek yapıyor zaten ve aferin alıyor , yolu açık olsun kendisi ne sanatkar ne de seçilmiş, iktidarın istediği yayın modelinin uygulayıcısı .

Ekstasi verilmiş Köpek ve horozları dövüştürüp para kazanılan kanlı bir sektörün oluştuğu ve rivayete göre 200 bin kişinin bu kanlı oyunları izlediği ve aynı zamanda hijyeni hiçe sayıp yiyecek satılan yerlerde hayvanlarla hep beraber yemek yer olduğumuz İstanbul kentinde moderatörlüğü belediyenin yaptığı bir sanat eksikti !

Açılışa, yazılanlara göre ‘ bini aşkın sanatsever ‘ katılmış . Şehirde bin sanatsever olsa bu hale düşer miydik , ayrı konu başka zaman yazarım .

Açılışın ilk oyunuda , “Yıl 4153: Lüküs Hayat” mış .

Hayranlarıyla fotoğraf çektirmek hoşuna gidiyorsa diyecek yok , kendisi bilir ancak 4153 yılına gelindiğinde hala Lüküs Hayat oynanıyor olmasını sahne üzerinde hayal etmek ‘ hay sizin hayallerinize ‘ dedirten cinsten .

O sırada dünya Mars’ daki kolonisinde kimbilir neler yaparken bizimkiler hala ‘Şişli’de bir apartıman o yoksa halin yaman ‘ diye şarkı söylüyor olacaklarsa buna üzülelim mi yoksa istikbale bakıp mücrim gibi titreyelim mi takdirlerinize bırakıyorum .

Hayalsiz sanat olmaz.

Oyunun ardından İmamoğlu, alkışlar eşliğinde sahneye çıkıyor , ve söylevine başlıyor, iktidar siyasetçileri gibi hatırşinaslıkta Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar giderek Fatih Sultan Mehmet’in ilk Belediye başkanı Hızır Bey sonra Atatürk’ümüzün ilk Belediye Başkanı Ali Haydar Yuluğ’a teşekkürlerini arz ederken her ikisinden de tam da AKP siyasi jargonuna uygun ‘ O iki Başkanım’ diye bahsediyor .

Konuşmasının her satırı bence düşünülmüş gibi yapılmış ama düşünülmemiş veya oy verenlerin seveceği düşünülen mühendislik hesabına göre, düşünülmeden söylenmiş sözlerle dolu.

Sayın Başkan diyor ki : ‘ ....Çünkü sanat, demokrasiyi sever, demokrasiyle gelişir. ‘

Tam aksi Demokrasi sanatla ister istemez hayatı daha güzel yaşamayı tahrik eder , demokrasi sanat talebiyle gelişir , ama sanat isterse demokrasiyi talep ettirir , ettirmeyedebilir , Rönesansta demokrasi mi vardı Allah Aşkına

Sanat yüzyıllar boyu demokratik olmayan ortamlarda boy vermiştir , kiliseye çizen büyük eserlerin sahipleri demokrasi filan talep etmiyorlardı ama eserleri büyük eserlerdir .

Caravaggio kendi cennetini resmetmek istedi kavga oradan çıktı , yoksa kiliseye hep çiziyordu . Yani parayı veren hep müdahele eder , belediye, kilise , devlet fark etmez.

Neyse bunu da sonra yazarız.

Benimde her boku yazacak halim yok .

Onun için Sayın İmamoğlu’nun ; ‘ Sanata sınırlar çizilemez. Dikte ettirilerek sanat yapılamaz. Aksine, sanatın ve sanatçının yolunu açmak, eserlerine saygıyı yüceltmek; yaratıcılığı ve farklılığı onaylayıp zenginlik saymak her yöneticinin görevi olmalı. ‘ sözleri çok arızalıdır çünkü işi değil hele onay merci hiç değil.

‘Yaratıcılığı, farklılığı onaylamak ‘ belediyenin görevlendirdiği sanat zabıtaları tarafından olacaksa olmaz olsun .

Hele hele ‘ Gerçek sanatçıları, başımızın tacı edeceğiz” sözlerini duymamış olalım . Buna kim karar verecek , Belediye görevlileri mi ?

Hemen ekibi değişin o gece ‘gerçek’ olmayanlar vardı , demek başarılı seçim Yapamamışlar !

Belediyenin sanat tarihinin karar vereceği işe adam delege etmesi , hatta bu seçicilerin böylesi uyduruk bir kariyerle geçinirken , ki devlette de yaygındır ‘gerçek’ sanatçıların bunların neden olduğu haksız rekabet koşullarında aç susuz kalabiliyor olmaları esas sorun olmalı , yeter demenizi beklerdim .

Velhasıl vaz geçin bu sevdadan , aşın bu saçmalıkları Sayın Başkan ,

Dünyanın hiç bir yerinde ‘gerçek sanatçı ‘ saptaması belediyeler , devlet tarafından yapılmıyor , akıllı devlet değerli olanın kıymeti biliyor , çünkü tefrik edebiliyor .

Seçici meçici hepsinin işine son verin , boşuna israf olmasın yıllardır yapılan yanlışa devam etmeyin .

İmamoğlu , gösterinin başında sahneye çıktığında söylediği ‘Keşke sahneye sanatçı olsam da çıkınca alkışlasanız ama sanatçı değilim. Sanat, çok büyük bir ayrıcalık. Hissedemediğim için böyle tarifliyorum” kalpten söylendiğini düşündüğüm sözlerinin sonunda tam aksini yaparak sonunda klasik müzik orkestrasının çaldığı “Lüküs Hayat” operetini orkestrayı yönetiyor , ne oldu baştaki sözlere ?

Başıyla sonu tutmayan işleri bari iktidara bırakın , nesine heves ediyorsunuz anlamıyorum .

Sayın Kılıçdaroğlu gibi adalet için yürümüş başka lider yok , onu kırmak hiç istemem her şeyden önce insan olarak , ama bu nedir böyle !

Oy toplamak, PR tamamda sanatı karıştırmasanız ve 4153 filan gibi hayalsiz fütürizm hesabı yapmasanız olmaz mıydı .

Saygıyla Durumu Kayda Geçiriyorum Umarım kamu , muhalefet yararı kırdığım , kızdırdığım kalplere deymiştir.

Etiketler
Muhalefet