Var mı Ece Erken'e yan bakan geleneksel ve sosyal medya farkı

KAYDA GEÇSİN Bütün dünya insanları biliyorlar ki , şiddette , terörde hayat yoktur , her adımı ölüme yaklaşmaktır , ve günümüzde terör ; yediğimiz...

KAYDA GEÇSİN

Bütün dünya insanları biliyorlar ki , şiddette , terörde hayat yoktur , her adımı ölüme yaklaşmaktır , ve günümüzde terör ;

yediğimiz toksik maddelerden tutun ,

kadınlara , çocuklara yapılan istismara ,

insan hayatını tehdit eden yoksulluğa ,

iç savaşlara, uyuşturucu bağımlılığına kadar her yerde ve ne yazık ki terör dünyada devletlerin içine bile sızabiliyor ve devlet maskesi takabiliyor .

AB ülkeleri Barış Pınarı harekatını durdurmamız gerektiğini söylüyorlar , olabilir kimse savaştan hoşlanmıyor ancak sonrasında bizi silah satmamakla tehdit ettiklerinde iki yüzülülük ortaya çıkmıyor mu ?

Sattığınız o silahlarla dekman mı oynayacağız , yoksa düğünlerde mi patlatacağız , bu da iyi silah sat , kullanınca bir daha vermem de, bunlarda iyice bozmuşlar kafayı .

Terörün psikolojik bir savaş olduğu da malum , bizleri manipüle etmek için davranış biçimlerimizi değiştirmeyi amaçlayan , diğer amaçları toplumda belirsizlik , korkutma, bölünme yaratmak suretiyle yapılan bir savaş .

Bu konuda ciddi bir başarı elde etmiş gözüküyorlar , kendimizi tanıyamaz hale geldiğimiz çok konu var.

Bu nedenle kitle iletişim araçlarının yayınlarının düzenlenmeleri , kamu yayıncılığı büyük dikkat istiyor , Sosyal Medya ve patron kaçıran Geleneksel Medyanın nerede ise yüzyıllık ‘ağır topları’ sosyal medya veya sosyal medya benzeri küçük televizyonlarda kümelenince dön dolaş aynı yere gelindi ! Dar çevre .

‘ İnsan hakları sadece terör değil baskı , suikastler, büyük eşitsizliklere neden olan ekonomik yapılanmalarla da ihlal ediliyor ‘ derken Papa Francis evrensel bir tabloyu dile getiriyor.

Sanırım bizim medya ve yandan yemek üzere sosyal medyamızı berbat etmeye çalışan mekanizma bu ekonomik yapılanmanın sonucu , hepsini istiyorlar bildiğimiz eski , kurtulamadığımız arsız , hırsız takımı ve gölgeleri, kuklaları .

Artık öyle bir yalan dönme dolabı haline geldi ki önce kendilerine iftira atıp sonra cevap verdikleri kendilerini masumlaştıran mağduriyet programları geliştirdiler.

Sırf gündem olmak için danışıklı dövüş aile kavgalarına hazır olun, çoğu palavra.

Öte yandan Ordumuz bir müdahale yaptı , elbette kazanmak isteriz , kendi ordusu değil karşı tarafın kazanmasını isteyene ya hain ya manyak denir .

Bizler ne olup bittiğini anlamaya çalıştıkça ekranlarda bir iki istisna dışında anlatanların tedirginliğimizi arttırdığı da bir gerçek.

Programa emekli generali çağırıyorsunuz , güzel hemde muharip asker yani öyle askeri lisede mandolin , ev ekonomisi dersi filan vermemiş , adama soru soruyorsunuz bu da güzel, sonra başlıyorsunuz kendiniz anlatmaya , silahtan , savaştan anlayan , her boku bilen gazeteci izlenimi vermekse maksadınız yolu bu değil sıkı sorular sorup cevap alabilmek . Medya, TV’ler konuk ettikleri bilenlerin birikiminden yararlanmak için bile susamaz haldeler .

Hele hele oturduğu yerden olay yerinden bağlantı yaptığı gazetecilerden kahraman yaratmaya çalışma üslubu kabak tadı verdi , müsaadenizle kahramanlığı orada savaşanlara bırakın yahu . Kendi mal mal oturuyor sınırdakini onore ediyor aklı sıra ! Kendileri bitti şimdi başkalarından kahraman ikram ediliyor .

Gazetecilerin haberlerini istiyoruz, kendi hikayelerini değil , hamaset nutuklarını ,giderken ne dediği, gönüllü gittiği filan bizi ilgilendirmiyor.

Kahraman gazeteci olmak için bu savaşı fırsat biliyorlarsa buyrun Udo Ulfkotte olmak isteyen var dı da hayır mı dedi halk ?

Bedavadan kahramanlığa alıştılar fena halde.

Medya düzeleceğine iyice azıttırdı , bu kadar abuk sabukluk hayra alamet değil.

Sınırda fönlü saçlar makyaj üzerinde ‘press’ yazan yelek , harabelerin içinde adeta savaş temalı defile mankeni gibi güzel zarif bir kadın , Buket Aydın’dan söz ediyorum , böyle poz verince Sayın Bekaroğlu dalgasını geçmiş , görüntü catışmanın ciddiyetiyle yakışmayacak derecede suni , hatta maalesef komik ve şimdi komedinin hiç sırası değil.

Eleştirilmeye gelemeyen bir medya üst düzey yönetimiyle de karşı karşıyayız , ailesini geride bırakmış, terörün hedefiymiş yakıştıramamış filan lafları daha da komik .

Zaten sınırdan bildiren gazetecilerin bildirimleri birbirinin aynı ve insanın içine bunlar orada ne yapıyor dedirten , şüphe düşürten cinsten,

Allah aşkına şu sözlere bakın :

‘Burada başka bir gazeteciler yok ‘ (cümle düşük aynen aldım )

Lastik yaktılar

Duman dumanı görüyoruz …

Işıklar

Bakkallar açık değil

Bir ara açıldı sonra kapandı

Burada Hayvanlarını bırakamayanlar kaldılar , hayvanlarda can (Hayvansever oluyorlar herhalde )

Maddi durumu iyi olanlar gitti

Sınıra en yakın gazeteciler biziz …(sınıra kim yakın yarışı mı var ?)

Sokağa çıkamıyoruz …. (Bu durumda sınıra yakın otel mi var ? )

Sesleri duyuyoruz

Be yavrum hiç gitmeseydin , oturduğun yerden mi ediyorsun bu lafları .

Ve en şaşırtıcı olan meslek hayatına Kıbrıs Bayrak Televizyonunda 12 yaşında sunuculuk yaparak başlayan Ece Erken’in sözleri oldu.

"Söylemezsem Olmaz" programının canlı yayınında Ece Erken; oğlu Eymen için ‘ Büyüdüğünde Mehmetçik olup savaşa gider de arkasından beklemek size yakışır’ mealinde mesaj atan izleyicisine kızıp

‘ Benim babam emekli kurmay kıdemli albay. Ağabeyim Sudan'da görev yapan bir denizci albay. Haddini bil!.. Bana sakın bunlarla gelme. Sakın beni oğlumla ilgili vurmaya çalışma. Sen kimsin?" diyerek had bildirmesi kamu yayıncılığında olacak iş değildir.

Zaten cevabın neresinden tutsanız elinizde kalıyor . Had bildirmek , benim babam kurmay albay , abim denizci üslubu nasıl bir korkutmadır , vesayetten kurtulacağız diyen iktidarın en üst düzey protokolünün vaz gecilmez Ece’si yanlız AKP’ye değil asker babasına, ağabeyine ve haddini bildirdiği izleyiciye de çok ayıp etmiş.

Ne oluyor baba kurmay albay , ağabey denizci albay ise, sana had bildirme imtiyazı mı verilmiş oluyor Ece erken , hiç yakıştıramadım .

Saniyen ilk şehidimizin babası fabrikada bekçi, vatanı uğruna ölen o çocuğun babasının kıymeti daha mi az , olmadı , olmadı .

Böyle zamanlarda canlı yayınlar ağzından çıkanı duyan cennet mekan Cenk Koray birikiminde insanlara emanet edilirdi , kimse kusura bakmasın milleti oyalayacağız diye bu güzel kızları tepeye çıkartmanın alemi yok , ağzı laf yapıyor tamamda yaptığı lafın nerelere gideceğini düşünmesi lazım , milleti azar aptalı yaparak bir yere varılmaz bu saaten sonra .

RTÜK asıl şimdi iş başına , ne yapacaksınız Ece Erken’e göreceğiz mesele Ece Erken değil ekranlardan had bildirme ve benzeri üsluplarla bir yere varılamayan gündüz kuşakları .

Yoksa , Sosyal medya ile Geleneksel Medya çorbasına dönünce televizyonlar, bu arızalar kaçınılmaz.

Oysa Sosyal Medya ile Geleneksel Mass Medya arasında ciddi ayrımlar var.

Çok özetle : sosyal medya ile geleneksel medya arasındaki en önemli fark Geleneksel Mass Medyanın izleyiciyi pasif pozisyonda tutmasıdır .

Sosyal Medya ise tam merkeze oturtur . Dolayısıyla Markalar var olan veya potansiyal müşterileriyle interaktif ilişkidedir.

Sosyal Medya maksimum sayıda izleyiciye ulaşır , Geleneksel Medya hedeflediği kitlesiyle sınırlı. Bakmayın ‘ 80 milyon bizi izliyor ‘ , ‘ Bütün Türkiye hayran ‘ ‘Beğenilen ‘ ‘Sevilen ‘ gibi büyümüşte küçülmüş laflarına !

Bu palavralarla off , off, off prime time milyarderler imal ettiler , dünyada benzeri yok !

Sosyal medya çok yönlüdür değişiklikler yapmak mümkün , geleneksel medyada bastın mı bitti , değişmez.

Sosyal medya acilen verir zaman kaybı , bekleme yok , gelenekselde gecikmeler kaçınılmaz.

Sosyal medyada 2 yönlü konuşma var , gelenekselde tek yönlü.

Mesela Ece verdi cevabı bildirdi haddini , öbür taraf istediği kadar yırtınsın !

Demokrasi kalitesi bu !

Sosyal medyada güvenilir olmayan demografik veriler vardır , geleneksel medya daha güvenilir olabilir ama bizde durum böyle mi o da şüpheli.

Yeni nesile göre artık sosyal medya ‘geleneksel medya’ nın taa kendisi olmaktadır.

Çünkü sosyal medya geleneksel medyanın aksine patronun kalite anlaşıyışının baskısında değildir , bazı kişilerin ekrana davet edilmesi, program yaptırılmasının başka izahı zor .

Sosyal medyanın çok zayıfından çok önemlisine bilgi çeşitliliği geleneksel medya ile kıyas edilemeyecek kadar , daha geniştir, elbette yanlış bilgi de vardır gelenekselde bu sorun yok diyemeyiz !

Sosyal medyanın çok uzakları görebilen bir dürbün olduğunu kabul etmek lazım , geleneksel medyanın haberi yayma , paylaşma kapasitesinden sosyal medya çok daha üstündür, dünyada aynı anda pek çok noktaya erişir.

Reklamlara çok daha sık yer verebilir, sonra geleneksel medya kampanya başlatmak için ciddi başlangıç sermaye yatırımı isterken sosyal medya bedava veya çok düşük maliyete işi halleder.

Haberlerde sosyal medya haberi geliştirebilir , katkıda bulunanlarla bu yüzden sosyal medya artık bilgi paylaşımı kanalı haline gelmiştir.

Yeni nesile göre artık ‘Sosyal Medya’ ‘Geleneksel Medya’nın ta kendisi olmaktadır, tüketici sosyal medya’yı bilgi tüketim kanallarının en güvenilir, verimlisi olarak görmektedir , üretici bunu görebilmekte midir , sanmam reklamlar ve yıldızlarına baktığınızda pek haberleri olmadığını veya kabul etmeye izin verilmediğini anlamak zor değil.

‘ Ne yerde ne gökte, bir garip seferde ‘ medyamıza hayırlı yolculuklar diler yazımdan ilham alıp kendi fikirleriymiş gibi yazılar yazmayı adet haline getirmiş aşırmacı kardeşlerime taklid edenleriniz çok olsun der durumu saygıyla , kaygıyla Kayda Geçiririm , elimden gelen budur.

necefugurlu@gmail.com

Etiketler
Ece Erken