Logorrehea Lagara lugara İmamoğlu, Şeyda Taluk, Gülfem Sanver, Nagehan Alçı

Logorrehea 20.yy kelimesi Yunanca’dan , kontrol edilemeyen konuşma, çene düşüklüğü anlamına geliyormuş. Yani ekranlardan kaçış nedenimiz, kaçmazsak kimyevi...

Logorrehea 20.yy kelimesi Yunanca’dan , kontrol edilemeyen konuşma, çene düşüklüğü anlamına geliyormuş.

Yani ekranlardan kaçış nedenimiz, kaçmazsak kimyevi patlama gibi abuk sabuk konuşmalar üstümüze yağıyor ve aralarında çok değerli istifade edebileceğimiz bir kişi varsa onu dinleme uğruna dayanma gücümüzü kaybediyoruz izleyici olarak .

CHP’lilerin yandaş basına konuk olma, yandaş ‘ gazeteci’ ‘programcı’

larıyla telefonlaşma ve ertesi gün yazılarında yer alma,

ve kimilerinin programlarında yeni nesil piyasaya sürülmüş bırakın dünyayı Türkiye’den bihaber bacak kadar çocukların ipe sapa gelmez laflarına cevap yetiştirme tutkusunun psikolojik nedenleri beni aşar ama bu bir gerçek .

Fakat , bu işe az da olsa ‘dur’ diyenlerde yok değil CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol ve İstanbul eski milletvekili Barış Yarkadaş bu aslan yüreklilerden ilk aklıma gelenler , umarım çoğalırlar .

Demokrasi ve nezaket adına zırvaların teviline sabır göstermek zorunda değiller, gerekte yok çünkü Türkiye’nin bunlarla kaybedecek vakti de yok saniyen katıldıkları komedi programları değil ki kafayı bulalım gülelim .

Yandaş televizyoncuların ekranlarda göreve devam eden elemanları ise hayalleriyle bizleri zorluyorlar ve yepyeni senaryolarla karşımıza çıkıyorlar , son olarak Nagehan Alçı İmamoğlu ve Muharrem İnce arasında ortada fol yok yumurta yokken sanki haftaya Cumhurbaşkanlığı seçimi varmış ikisi adaymış aralarında amansız bir rekabet varmışcasına Muharrem İnce’ye ne sorular ne sorular sordu !

Asıl hedef Kemal Bey diyenler var ,

Nagehan Kütahyalı bir liberal olarak demek Kemal Beyin olmadığı İnce ve İmamoğlu arasında Cumhurbaşkanlığı seçimleri hayal ediyor , hayallere sınır yok ama bence yok farzetmenin arkasında belkide aranmamanın sitemi olabilir mi , Kemal Bey’in ‘Nagehan Hanım beni neden yok farz ediyorsunuz , üzülüyorum ama ‘ demesini bekliyor olabilir mi , çok hassas bir hanım ,

Sayın Cumhurbaşkanından bile vaz geçip yepyeni bir ikili ile seçimlere girdi.

Ne olduğumuzu şaşırdık , zaten İmamoğlu durmadan şaşırtıyor , evet aradığım kelime bu İstanbul Belediye Başkanımız ‘şaşırtan’ bir insan . Sayın İmamoğlu Beştepe’de ABD Başkanı Trump’ı kabul etti diye haberlerde duysak şaşırmayacak hale geldik .

Şaşırmak iyi bir şey , silkeleniyoruz .

Ekranlarda iki hanım fırtına gibi , her ikiside çok güzellar , ekran onları seviyor , Şeyda Taluk ve Gülfem Sanver’den söz ediyorum , Marmara üniversiteliler okuduğum kadarıyla, başarılar, ödüller kitaplarla dolu meslek yaşamları .

Onlarda şaşırtıyorlar .

Siyaset İletişimcileri , Political Communicators , diyeceksiniz sık sık ekranlardan halka mı akıl veriyorlar yoksa ortaya karışık partilere mi , politik analizleri , akıl vermeleri biraz havada kalıyor yani Political Communicator ve Commentator arası gibiler, benim gibi vasat zeka izleyici şaşırıyor , kimlerle karşı karşıyayız kime söylüyorlar bu akılları gibilerden .

Onlarda şaşırtıyor !

Ben zaten Siyaset İletişimcileri tam olarak ne iş yapar, iletişimine yardım ettikleri için kazanan siyasetçi var mıdır, bu yolla kazananlara mı ‘prodüksiyon’ diyorlar ne yalan söyliyeyim bilmiyorum .

O zaman bul doğru siyaset iletişimcisini kazan seçimleri gibi bir durum varsa çağdaş demokrasi demek siyaset iletişimcileri arasında bir yarıştan ibaret !

Siyasetçi iletişim kuramıyor , siyaset iletişimcisinden akıl alıyorsa hangi akılla ülke idare etmeye talip bu da ayrı bir kuşku bende.

Siyaseti ; siyaset iletişimcisine gelene kadar kurgulayan güç odakları köşelerine çekilmiş öööyle bakıyorlar mı ?

Yoksa yine birileri onlara mı çalışıyor ?

Şeyda hanım geçenlerde güven üzerinde durdu , en etkili iletişim güven çimentosu üzerinden inşa edilir ve güven politikadan değil güvenilir olmaktan geçer mealinde Steven Covey sözlerini hatırlattı bana .

Mevcut durumda güvenden çoktaan vaz geçildi etkileme üzerinden gidilmeye çalışılıyor ama o etkileme meselesi hele artistik ve sözel ve siyasi ve hemen her alanda yok denecek kadar zayıflayıca heyecansız ve çok parçalı ve oy verirken her seferinde istemediğine istemeye istemeye oy veren seçmenler ülkesi olduk , siyasal iletişimci neylesin !

Kısacası çok Lagara Lugara bir durum , Grup Bulutsuzluk özleminin kulakları çınlasın ünlü şarkıları , geleceği bu günleri görmüş .

Her ne kadar Roger Alles 1968’lerde ‘televizyonda hile olmaz , major görevlere televizyonda kendini tanıtmadan kimse seçilemez’ dediyse de kendi başına gelenler malum , kendisini televizyonlardan iyi takdim edememiş herhalde .

Adlai Stevenson , politikacı , hukukçu , BM kurucu görevi dahil başkan yardımcılı bile yapmış bir aydın demokrat taa 1952’lerde ‘Düşüncem o ki , Amerikan Vatandaşları akıllarıyla alay edildiğini fark ettiklerinde şok olacaklar. Bu işler Ivory Sabunlarıyla Palmolive karşılaşması değil ‘.diye uyarmış.

"muhaliflerime bir teklifim var: bizim hakkımızda yalan söylemeyi bıraksınlar, biz de onlar hakkında doğruları söylemeyi bırakalım" efsane politik esprisi de ona ait.

Stevenson’a akıl veren Siyaset iletişimcisi var mıydı acaba, yoksa kendi aklıyla mı iletişim kuruyordu bilmiyorum ama efsane hala devame diyor çünkü zekice sözler unutulmuyor evet sözlerden öte ne var ki … Ülkemizin bütün lagara lugara’ları Saygıyla Kayda Geçsin , hele milli lagara lugara tadından yenmiyor .

Etiketler
Nagehan Alçı