Seçimin akıbeti ne olacak?

Bu durumda Erdoğan henüz bir şey söylemese de seçimlere ilişkin, yaşanan dram öyle gösteriyor ki seçimin 14 Mayıs’ta yapılması çok zor.

Geçen yazıda Millet İttifakı’nın afet yönetimine ilişkin yaklaşımını yazacağımı belirtmiştim fakat onu bir dahaki yazıya bırakıp bir konudaki değerlendirmemi araya almam derler ya hani, farz oldu.

Depremin üzerinden iki gün geçtikten sonra seçimi düşünmeye başlamış ve gerek aklımdaki gerekse okurlardan, etraftan gelen sorulara yanıt aramaya başlamıştım. Buldum da. Ancak yedi günlük ulusal yas süresinin geçmesini beklemeye karar verdim konuyla ilgili yazmadan önce. Ne ki dün konuyla ilgili olarak gerek Millet gerekse Cumhur İttifakı çevrelerinden kısa da olsa yorumları görünce beklemeden ‘topa girmeyi’ yeğledim. Çünkü önümüz seçim. Dahası, Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim tarihini de 14 Mayıs olarak telaffuz etmiş, hatta seçim gezilerine de başlamıştı. “Atı alan Üsküdar’ı geçti” bile demişti Erdoğan!

ANAYASANIN DEDİĞİ…

Erdoğan’ın çıkışının üzerinden 10 ili ve 13 milyon yurttaşımızı vuran Cumhuriyet tarihimizin en büyük felaketlerinden birisi geldi. Bu tablo karşısında seçimler ne olacaktı?

Anayasaya baktım ve anayasacılarla konuştum. Anayasa’nın 78. Maddesine göre ancak savaş hali nedeniyle ve TBMM’nin karar vermesi durumunda seçimler bir yıl ertelenebiliyor. Bu süre zarfında mevcut yönetim görevi sürdürüyor (Anayasal hükümet 2015 Haziran seçimleri sonrasında olduğu gibi yeni bir hükümetin kurulamaması halinde söz konusu olabiliyor). Bunun dışında doğal afet vb. nedenlerle seçim uzun süre ertelenemiyor. Ancak kısa süre, 15 gün, bilemediniz 1 ay kadar ertelenmesi söz konusu olabiliyor. O zaman da mevcut yönetim görevini sürdürüyor seçimlere kadar. Ki, hatırlayalım; yurdumuzun işgalinde bile BMM Ankara’da toplanmış, hatta Mustafa Kemal Paşa’yı başkomutan olarak seçerek Kurtuluş Savaşı’nı da yönetmiştir.

14 MAYIS’TA SEÇİM ÇOK ZOR

Bu durumda Erdoğan henüz bir şey söylemese de seçimlere ilişkin, yaşanan dram öyle gösteriyor ki seçimin 14 Mayıs’ta yapılması çok zor.

Peki, o halde ne zaman? 1)Belki normal süresinde yani 18 Haziran’da. 2)Belki biraz ertelenerek ve muhtemelen mecliste grubu olan partilerin mutabakatıyla Kurban Bayramı sonrasında, Temmuz ayının ilk haftasında.

Nitekim konu dün Meral Akşener’e soruldu ve o da “14 Mayıs’a yetişeceğini sanmıyorum. Ama 18 Haziran’a kalacağını sanıyorum.” dedi.

Hükümet çevrelerinden isminin açıklanmasını istemeyen siyasi figürler de yabancı basının soruları üzerine “depremin seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılmasının önünde çok ciddi zorluklar yarattığını” vurguladı.

TABLO ÇOK AĞIR

Tablo ağır, hakikaten çok ağır… Bu yazıyı kaleme aldığım öğle saatlerinde yıkıcı depremlerin beşinci günü henüz. Hala enkaz altından mucizelerle o soğuğa karşın sağ çıkan canlar var. Ve bir umutla enkaz altında hala kurtulmayı bekleyen canlar var. Bugünden sonraki mesai artık çok üzülerek not edeceğim ki sahra hastanelerinin süratle kurulup geride kalan yaralıların, hastaların iyileştirilmesi, kurtulanların yaşamının idamesi, kayıpların bulunması ve enkaz altından çıkan kayıpların toprağa verilmesine ilişkin olacak.

Dahası var… İskenderun Limanı’nın havaalanlarının, otobanların, köprü ve tünellerin onarımı… Bölgeden ayrılmak isteyen yurttaşların başka yerlere taşınıp yerleştirilmesi… Yerdeki enkazın kaldırılması, ağır hasarlı binlerce binanın yıkılıp enkazının kaldırılması… Ve en mühimi 10 ildeki kamu idaresinin ve yerel yönetimlerin ayağa kaldırılması, hizmet verebilir duruma getirilmesi…

Çok şükür ki dayanışma var, hem de çok yüksek dayanışma. Sorun, gölge edilmesi hem de hükümetçe gölge edilmesi ve yardımların ille tek elden yapılmasının istenmesi! Sen doğru dürüst koordine et, yeter…

YSK’NIN EV ÖDEVİ

Bu tabloyu niçin anlatıyorum? 10 ilde ülkenin yaklaşık yüzde 15’i yaşıyor. 13 milyon civarında yurttaş… Bu sayının çok önemli bir kesimi seçmen. Seçmenin de bir o kadar yüzdesi bölge insanı. Onların büyük kısmı bölgesinden ayrılacak. O yüzden bu seçimde kesinlikle parmak boyası getirilmeli ve başka yere göçen bölge insanı ile öğrenciler kimlik göstererek bulunduğu yerde oy kullanabilmelidir. YSK bu konudaki ev ödevini, hazırlıklarını çabucak yapmalıdır. Muhalefet de bu konuda bastırmalıdır.

OHAL’E DİKKAT!

Ve son olarak OHAL!.. Neden OHAL?.. Zaten her türlü yetki elinde,.. Neymiş? Yağmaya karşıymış… Yağmaya karşı zaten asker var, polis var… Öyle aman aman bir yağma da yok zaten. Ulaşmayan, geciken gıda ve diğer ihtiyaç maddelerine ulaşma refleksi var olsa olsa… Ciddi bir yağma ihtimali varsa da asker, polis var, güvenlik güçleri var. Bu hükümet siyasi olarak OHAL sabıkalı bir hükümet… Bunu 15 Temmuz sonrasında gördük. Şimdi de OHAL’i seçim öncesinde baskı ve sansür için kullanabilir. Muhalefetin buna izin vermemesi gerekiyor. “O kadar da değil” demesi gerekiyor artık.

Etiketler
2023 Seçim Deprem Seçim