Millet İttifakı’nın “Afet Yönetimi”ne Bakışı

"Kısacası, Millet İttifakı, Türkiye’yi çok dar gelen İhvan çizgisinden uzaklaştırıp rahatlatacak. Memleketin asıl sorunu budur. O yüzden Millet İttifakı’nın sorumluluğu çok ama çok büyük, büyük olduğu kadar da ağır."

Millet İttifakı, Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde “Afet Yönetimi” ara başlığında meseleye bakışını ortaya koyuyor. Metin incelendiğinde anlaşılıyor ki konuyla ilgili uzmanlar enine boyuna meseleyi incelemiş, masaya sermişler ve formüle ederek kaleme almışlar.

DAHA MUHALEFETTEYKEN…

Muhalefet, gelecek iktidar iktidar için vaat vermekle kalmıyor; yerel yönetimleri eliyle dokunuşlar yapıyor, boş durmuyor. Yakından izlediğim İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin özellikle depreme dirençli kent konusundaki çalışmalarını ise takdire şayan bulduğumu not edeyim. İzmir, 30 Ekim 2020 depreminden sonra İzmir’in deprem riskini enine boyuna masaya yatırdı, ciddi çalıştaylar düzenledi, envanter için harekete geçti. Dahası, kendi olanaklarıyla ve kooperatif modeliyle orta-ağır hasarlı ve riskli binaların yenilenmesi için de çalışmalara çoktan başladı. İlgili bakanlığın meseleye ilgisizliğine karşın, sanki deprem riski herkesin riski değilmiş gibi duruşuna karşın İzmir Büyükşehir kendi yağıyla kavrularak da olsa istim üzerinde. Merkezi yönetim ise İzmir’in deprem riskini hiçe sayan uygulamalara imza atıyor! Yerel yönetimin imar yetkisini by-pass yaparak bataklık alanlara, bakla ve bamya tarlalarına gökdelenler dikilmesine çanak tutuyor! İzmir’deki inanılmaz sayıdaki 50-70 yıl arası derme çatma çürük binanın yenilenmesine ayrılacak kaynaklar heba ediliyor. Önceki gün televizyonda Uğur Dündar’ın sorularını yanıtlayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun depremle ilgili anlattıklarını dinledim. Olanca çalışma yapmışlar, çalıştay düzenlemişler, bütün bunların sonuçlarını ilgili bakana da sunmuşlar ama tek bir adım atılmamış! Yazık doğrusu… İstanbul’un, İzmir’in depreme karşı dirençli bir kent haline gelmesi için yerel yönetimin gücü yetmez. Merkezi yönetim ve yerel yönetim el ele verecek. Başka çare yok. Oysa hükümet bırakın ele ele vermeyi, İzmir Büyükşehir’in bulduğu Dünya Bankası kredisini imzalamıyor bile! Merkezi yönetim ile İstanbul ve İzmir Büyükşehir farklı partilerden-ittifaklardan ama kimse unutmasın; İstanbul ve İzmir Türkiye’nin her bakımdan gözbebeği. Ve başka İstanbul, başka İzmir yok.

2,5 SAYFADA 37 MADDE İLE AFETE YAKLAŞIM

Mutabakat metnindeki “Afet Yönetimi” ara başlığının yaklaşık iki buçuk sayfa tutan maddeler halinde ele alındığı görülüyor. Vaat edilen önlemler adeta 6 Şubat felaketini ön görürcesine kaleme alınmış! “Bu önlemler 5-10-15-20 yıl önce alınsa yaşadığımız son afetin boyutları böyle mi olurdu?” diyesi geliyor insanın… Öyle ya; Erdoğan’ın damgasını vurduğu AK Parti hükümetlerinin beşinci dönemindeyiz. AK Parti üç-beş-yedi değil 21 yıla girdi iktidarının. Üstelik bugünün know-how’ı da olanakları da bırakın 39 Erzincan felaketini 99 Gölcük merkezli felaketi bile kat kat aşıyor.

Millet İttifakı’nın önerileri arasındaki çok sayıdaki maddeden (37 madde) başta bakanlık kurulması olmak üzere konuyla ilgili doğrudan ve daha çok fikir verici olan bazı maddeler şunlar:

“ŞEHİRCİLİK VE AFET YÖNETİMİ BAKANLIĞI” ÇOK YERİNDE BİR ADIM

-Afet yönetimini yeni kuracağımız “Şehircilik ve Afet Yönetimi Bakanlığı” altında yürüteceğiz.

-Afet Çerçeve Kanunu çıkararak afetler ile ilgili mevzuatı tüm yönleriyle yeniden düzenleyeceğiz.

-Afet yönetimi kurumlarını merkezi ve yerel düzeyde yereli güçlendirerek yeniden yapılandıracağız.

-AFAD’a kuruluş statüsünü ve itibarını geri kazandıracak, İçişleri Bakanlığı bünyesinden çıkaracak, kural koyucu, yönlendirici, koordine edici, destekleyici ve denetleyici olarak yeniden yapılandıracağız.

-Afet kriz yönetimine doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlayacak olan kuruluşlar arasında koordinasyon sağlayacak, il ve bölge müdürlükleri oluşturacağız.

-Doğal afet riski yüksek olan yerleşim yerlerinde, afete karşı alınacak önlemleri ve afet sonrası müdahale planlamasını yerel yönetimlerle birlikte hazırlayacağız.

-Afet bütçesine dair tüm bilgileri, afete dair kamusal yatırım ve çalışmaları, denetimleri izlenebilir ve hesap verebilir kılacağız.

-Toplanan afet vergilerinin, afetin zararlarını azaltacak tedbirler ve afet sonrasındaki normale dönüş ile rehabilitasyon çalışmaları için harcanmasını sağlayacağız.

-Fay hattı üzerindeki tüm yerleşim birimlerinde bulunan yapı stokunun risk analizlerini süratle tamamlayacağız.

-İstanbul depremine karşı, risk azaltmayı hedefleyen Hayat İstanbul Projesi’ni başlatacağız.

-Deprem ve doğal afet riskinin yüksek olduğun tüm kentlerde güçlendirme ve yeniden inşa projeleri yapacağız.

-Deprem bölgelerinde mikro planlamalar yapacak, zemin etüt sonuçlarına göre imar planlarını revize edeceğiz.

-Deprem tehdidi altındaki bölgelerde, ivedilikle yeterli deprem toplanma alanları tesis edecek ve bu alanların imara açılmamasını güvence altına alacağız.

-Yurttaşların kolayca erişebileceği konumlarda, arama-kurtarma, ilk yardım ve diğer ihtiyaç malzemelerinin bulunduğu üniteleri barındıran, afetzedelerin her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak altyapı ve mekanlara sahip barınma alanları oluşturacağız.

GÜVEN SARSAN, BÜTÜNCÜL BAKMAYAN BİR İKTİDAR

Kızılay bu ülkenin gözbebeği iken iktidarın arka bahçesi haline getirildi, güven erozyonu oluştu. AFAD’a hiç güven yok ve arka bahçenin önde gelen kuruluşu… O yüzden millet AHBAP’ı tercih ediyor yardım yaparken. AK Parti, devlete olan güveni kaybettirdi yurttaşların çok büyük bir kısmına. Çünkü, bütüncül bakmıyor topluma, yurttaşlara. “İhvan” karakteristiği her adımına damga vuruyor. Kendini alıkoyamıyor bundan. Dış politikada İhvanseverliğin kaybettirdiklerini toslayarak toparlamaya çalışırken bu büyük felaket de gösterdi ki içeride de devlete büyük güven kaybı oluşturmuş İhvanseverlik. Türkiye, İhvan çerçevesine hiç sığmaz, boşuna zorlayıp zaman kaybettirmeyin. Oysa Türkiye, herkesi kucaklayabilecek her türlü birikime sahiptir. Türkiye’nin çıkış yolu demokrasi ile şişirilen İhvan arasındaki kutuplaşma değil, bilakis laiklik ve demokrasiden, evrensel hukukun üstünlüğünden geçiyor.

MESELE ŞU: İHVAN ÇİZGİSİ TÜRKİYE’YE ÇOK DAR GELİYOR

Bakın İhvan çizgisi nasıl da bocalıyor bir afet karşısında. Hiç de gerek olmadığı halde OHAL ilan ediyor. Tüm yurdu ve dünyayı saran pandemi afetinde olduğu gibi üniversiteleri uzaktan eğitime alıyor! Neymiş?.. Öğrenci yurtlarına depremzedeler yerleştirilecekmiş! Allah akıl fikir versin! Türkiye’de onca asker ve sivil kamp-tesis (yazlık kamp-eğitim kampı vb.) var, subay ve astsubay orduevi var, öğretmenevi var, pek çok kamu kuruluşunun konukevi-misafirhanesi var… Yetmedi mi? Hükümet depremzedeler için yeteri kadar oteli uygun fiyatla kapatıp kiralayabilir… İzmir Büyükşehir Belediyesi, 30 Ekim 2020’deki Bayraklı felaketinde Hilton Oteli’ni açtı depremzedeye, elindeki bitmiş sıfır sosyal konutları açtı eşyalarını da karşılıksız vererek. Hem de çok uzun süre… Bunu koskoca devlet mi yapamıyor? İzmir’de depremzede sadece 1 ay çadırda kaldı, eve ya da otele geçti bir ay sonra…

Cumhurbaşkanı Erdoğan büyük felaket için 1 yıl istiyor şimdi… Bu millet size 20 yıl verdi de ne yaptınız ki 1 yıl daha istiyorsunuz? Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Siz daha İzmir’deki çok sınırlı sayıdaki konutu bile tamamen iki yılda zor teslim ettiniz. Hem de şurada birkaç ay sonra seçim var. Artık iktidarda değil muhalefette olacaksınız. Millet İttifakı’na düşen ise kentsel dönüşüm ve afet yönetimi alanında Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde verdiği sözleri iktidarı teslim alır almaz tutmak ve oradan başlamak… Hemen… Hiç beklemeksizin… İktidarının ilk döneminde ülkenin kaynaklarını bu iki konuya mobilize ederek büyük afetin ardından ne gerekiyorsa yapmak ve İstanbul ve İzmir’e eğilmek… Kızılay’a, AFAD’a güven tesis etmek… Askerin afetlerdeki rolünü oynamasını sağlayacak düzenlemeleri yapmak…

Kısacası, Millet İttifakı, Türkiye’yi çok dar gelen İhvan çizgisinden uzaklaştırıp rahatlatacak. Memleketin asıl sorunu budur. O yüzden Millet İttifakı’nın sorumluluğu çok ama çok büyük, büyük olduğu kadar da ağır.

Etiketler
Deprem Millet İttifakı İttifak