Hansel, Gratel ve Bizim Çocuklar

Grimm Kardeşlerin masallarını ya da Dickens hikayelerini okuma çağındaki çocuklarımızın açlıkları, yoksullukları, eğitim sorunlarını çözmek yerine, emeklerini...

Grimm Kardeşlerin masallarını ya da Dickens hikayelerini okuma çağındaki çocuklarımızın açlıkları, yoksullukları, eğitim sorunlarını çözmek yerine, emeklerini yeni yöntemlerle sömürmek masalların acı gerçek yüzü gibi.

HANSEL VE GRATEL*

Evvel zaman içinde yoksul bir oduncu, karısı ve iki çocuğuyla birlikte ormanda bir kulübede yaşarmış. 1300'lü yıllarmış... 1315 yılı ilkbaharında, yani tam da bolluk bereket için güzel geçmesi gereken mevsimde kötü hava koşullarıyla başlamış. Alışılmadık derecede şiddetli yağmur ilkbahar ve yaz boyunca devam etmiş. Dünyanın çeşitli diyarlarındaki volkanik faaliyetler, iklim değişikliğine ve mahsul kıtlığına yol açmış. Buna Büyük Kıtlık demişler. Avrupa'nın büyük bir kısmını etkilemiş. Açlık yüzünden, uzun yıllar boyunca milyonlarca insan ölmüş, suç oranı artmış ve hatta yamyamlık çıkmış.

Bu Büyük Kıtlıkta, tarlalarda mahsul tahrip olmuş, ovalar sular altında kalmış. Hayvanlar için saman bulunamamış. Buğday fiyatları %320 artmış, bu da köylüyü ekmeksiz bırakmış. Acil durumlar için tahıl depoları, kraliyet ailesi, lordlar, soylular, zengin tüccarlar ve Kilise'nin kullanımı ile sınırlıymış. Aç kalan insanlar ormanlarda yenilebilir yabani kökler, otlar, kuruyemişler ve ağaç kabuğu toplamaya başlamışlar.

İşte bizim oduncu ailesi de yoksulluk ve açlık içinde kıvranıyormuş. Herkes rızkını ormanda aradığı için ne kendilerine ne de çocuklarına yiyecek bulamaz hale gelmişler. Sonunda çocukların eline bir lokma ekmek vererek ormana kaderlerine terk etmeye karar vermişler. Hansel ve Gratel adlı biri erkek diğeri kız iki çocuğu ormanda odun toplamaya götürüp bırakarak kaçmışlar. Kardeşler eve dönmeye çalışırken pastadan yapılı bir ev bulmuşlar. Tam evi mideye indirirken evin sahibi cadı bunları yakalamış. Niyeti ikisini de yemekmiş. Zira cadı da yamyammış. Neyse ki Hansel'i pişirmek için yakılan fırına, Gratel cadıyı itmiş de kurtulmuşlar. Cadının hazinesini dağları tepeleri aşmışlar, dereyi ise bir ördeğin yardımı ile geçip evlerine kavuşmuşlar. Her şey çok güzel olmuş. Ailecek mutlu mesut yaşamışlar.

Bu zamanlarda doğal afetler ve kötülükler ilahi bir ceza, bir kader olarak bilinirmiş. Neredeyse tüm sorunların son çaresi dine başvurmakmış. Ancak kıtlığa karşı hiçbir dua etkili olamamış. Böylece kıtlık, Roma Katolik Kilisesi'nin kurumsal otoritesinin de altını oymuş. Papalığa karşı çıkışlar başlamış. Hatta birileri çıkıp duaların kabul olmamasını kilisenin yolsuzluğuna bağlamış. Roma Katolik Kilisesi kendisini eleştirenleri hemen sapkın ilan etmiş ama sonraki reform hareketlerin temelleri atılmış bir kere...

OLİVER TWİST**

Oliver Twist gözünü yetimhanede açmış ve büyümüş. O da diğer çocuklar gibi yarı aç yarı tok yaşarmış. Yetimhane çocuklarının en büyük derdi, yetimhane yönetiminden daha fazla çorba istemek, ama daha da önemlisi kimin isteyeceğini belirlemekmiş. Çocuklar Oliver'i seçmişler. O akşam yemekte, yemekler dağıtıldıktan sonra, Oliver yetimhane müdürüne yaklaşıp daha fazla çorba istediğini söylemiş. Yetimhane müdürü bu işe çok öfkelenmiş ve Oliver’ı bir “sorun çıkarıcı” olarak görmüş. Yetimhane kurulu bu "sorun çıkarıcı" Oliver'dan kurtulmalıymış. Öyle ki, Oliver'i alacak kişiye para bile vereceklerini duyurmuşlar.

Bu teklif çocuk emeğini sömürmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat olmuş. Zira Avrupa'da sanayi devrimi sosyal yapıyı alt üst ederken çocukların emeğinin sömürülerek büyük bir sefalet içerisinde yaşamalarına da sebep olmuş. 1760 ve 1840 yılları arasında el işi üretim ve tarımsal yaşam biçiminden, sanayi ve makine üretimine dayanan topluma geçilmiş. Bu sanayileşme kırsalda yaşayan ve çoğu ekip biçtiği arazilerinden gerek kilise gerekse büyük toprak sahipleri yüzünden kovulan insanların şehirlere göç etmelerine sebep olmuş. Aslında sanayileşmenin sebebi biraz da bu göçmüş. Kadınlar ve çocuklar bu dönemde çok az maaşlarla çok zor çalışma ortamlarında istihdam ediliyormuş. Özellikle çocuklar çok ağır koşullarda çalıştırılıyor, suistimal ediliyor, sömürülüyor, eğitimden uzaklaştırılıyor, kapitalist sistemin çarkları dönsün diye zulme uğruyorlarmış.

İşte Oliver Twist de bu ölümcül işlerden birinden, baca temizlemekten kıl payı kurtulmuş. Zira baca temizleyiciliği küçük çocukların bacaların içine sarkıtıldığı ve genellikle zehirlenerek öldüğü çok tehlikeli bir işmiş. Neyse ki bir cenaze levazımatçısının yanına çırak olarak verilmiş. Ama güçlükler onu Londra'ya ve bir yankesici çetesine sürüklemişi. Yine de her hikayede ve gerçek yaşamda olduğu gibi burada da iyi insanlar varmış. Uzun bir maceranın ardında Oliver kendisine sevgiyle himaye eden evine kavuşmuş ve her şey çok güzel olmuş.

Avrupa'da hatta dünyada neredeyse bir yüzyıla denk düşen Victoria dönemine de bozuk bir sistem ve bu sistemde sömürülen, istismar edilen çocuk işçilerin yaşadıkları damgasını vurmuş. Genç Kraliçe Victoria, tahta oturmasının üstünden henüz iki yıl geçmeden günlüğüne Oliver Twist için "fevkalade ilginç" yazmış. Yorumlara göre, anlatılan sefalet karşısında kraliçe de şaşkına dönmüş.

HEİDİ***

Heidi annesi ve babası ölmüş, teyzesi tarafından bakılan İsviçreli küçük bir kızmış. O zamanlar birçok İsviçreli gibi, teyze de geçimini sağlamak için çalışmak zorundaymış. Yoksulluk, açlık ve insanlık dışı fabrika koşulları 19. yüzyıl İsviçre'sinde de yaygınmış. Daha da kötüsü, birçok İsviçreli çiftçi, Avrupa'daki patates krizinin de etkisiyle ülkelerinden göçmüş. 1850-1888 yılları arasında yaklaşık 330.000 İsviçreli ülkeden ayrılmış, çoğu Amerika'ya gitmiş.

Heidi'nin teyzesi de Frankfurt'ta zengin bir ailenin yanında hizmetçilik işi bulunca, Heidi'yi Alp dağlarında yaşayan büyükbabasının yanına göndermiş. Köylülerle arası bozuk ve aksi bir ihtiyar olan büyükbaba, önce bu küçük sürprizden hoşlanmamış ama son derece sevimli bir kız olan Heidi kendisini büyükbabaya sevdirmiş. Ancak aradan geçen 3 yıl sonra teyze geri dönüp, Heidi'yi yürüyemeyen hasta ve zengin bir genç kıza arkadaş olması için Frankfurt'a götürmek istemiş.

Aslında Heidi kiralık bir çocuk olmak üzere Frankfurt'a gidiyormuş. Zira İsviçre'de 14 yaşından küçük çocukların fabrikalarda çalışmaları 1789 yılından itibaren yasaklanmış ama, Avrupa'da sanayi devriminin yol açtığı sosyal sorunlar, yoksullaşma bu çocukların farklı şekilde sömürülmelerine engel olamamış. 18. yüzyılın sonlarından 1960'ların başlarına kadar İsviçre, bu çocuk istismarı biçimini uygulamış. Devlete borcu olan boşanmış çiftler, yoksul ailelerin çocukları, yetimler, anne ve babası cezaevinde olan veya suça karışmış çocuklar, devlet ve kilise tarafından istihdam edilmek üzere başka ailelerin yanına yerleştirilmeye başlamışlar. Bu uygulamaya göre, rahiplerin yönlendirmesiyle ailelerden toplanan çocuklar kiralık olarak çiftliklere veriliyormuş. Daha küçük çocuklar şehirlerdeki çocuk pazarlarında satışa çıkıyormuş. Ahırlarda hayvanlarla birlikte yaşayan ve neredeyse her zaman aç olan bu çocuklar, neredeyse bir çuvaldan oluşan kıyafetleriyle sosyal hayatın normal bir parçası olarak yıllarca kabul görmüşler. Çıplak ayakları onları normal çocuklardan ayıran özellikleriymiş. Bu çocukları, tecavüze, istismara ve işkenceye maruz kalmış mı, kimse sorup soruşturmamış.

Neyse ki Heidi'nin başına böyle bir şey gelmemiş. Kiralandığı Klara ile arkadaş olurken, okuma yazma da öğrenmiş. Ama şehir hayatı onu hasta ve mutsuz etmiş, dağları özlemiş. 19. yüzyıl göçmenlerinin çoğunun aksine, Heidi'nin kiralık sürgünü aile doktorunun ısrarı ile sona ermiş. Alplere, büyükbabasının yanına dönen Heidi, Klara ile mektuplaşmayı sürdürmüş. Hatta Klara da bir yaz Heidi'yi ziyarete gelmiş. Birlikte çok eğlenmişler ama Heidi'nin arkadaşı Peter'in kıskançlığı neredeyse bir felakete sebep oluyormuş. Ama şans eseri bu durum Klara'nın yeniden yürümesini sağlamış. Birlikte mutlu yaşamışlar. Her şey çok güzel olmuş.

Bu kölelik sistemi İsviçre'nin adını bile anmak istemediği bir tabu olarak örtbas edilirken İsviçre'de bazı doktorlar, kadın örgütleri ve sendikalar tarafından sorgulanmaya ve istismarlar rapor edilmeye başlanmış. 1930'larda başlayan bu mücadele 1981 yılına dek sürmüş ve bu tarihte yasaklanmış. İsviçre devleti de hayatları çalınmış bu çocuklardan 2013 yılında özür dilemiş.

VE BİZİM ÇOCUKLAR

Grimm Kardeşlerin masallarını ya da Charles Dickens hikayelerini okuma çağındaki çocuklarımız, çocuk işçiliğiyle emek sömürüsünün en büyük mağdurları. İSİG verilerine göre çocuk işçilik 4 ila 8 yaş arasında başlıyor. Bu yaşta mevsimlik tarım işçisi, çoban ya da sokakta mendil satan çocuk ölümlerine rastlıyoruz. 10-12 yaşlarda tekstil ve metalde çalışan çocukları görüyoruz. 13-14 yaşlarından itibaren tarım, inşaat, sanayi ve hizmetlerde çalışan sayıları milyonlara ulaşan çocuk işçi var. 18-27 yaş arasında ise sanayi, inşaat, hizmetler işkolunda...

Yani harca harca bitmeyen çocuklar, son olarak Mesleki Eğitim Merkezleri aracılığıyla mesleki eğitimlerini geliştirsinler diye bir protokole konu olmuşlar. Milli Eğitim Bakanlığı ve A101 market zinciri arasında 6 Ekim'de imzalandığı belirtilen protokole göre öğrencilerin 1 gün okula gitmesi, 4 gün A101 marketlerinde çalışması; çırak öğrencilere asgari ücretin yüzde 30'u, kalfa öğrencilere ise asgari ücretin yüzde 50'si oranında ödeme yapılması hedeflenmiş.

Neyse ki hala kamuoyu diye bir vicdan var da protokol iptal edildi, yoksa öğrenciler, 'mesleki beceri' kisvesiyle dört gün A101’de ucuza çalıştırılacaktı.

Oysa okulda açlıktan karnı ağrıyan çocukları anlatıyor öğretmenler. Ve derin yoksulluğun pençesindeki en zayıf halka olan çocukların yetersiz beslenme, kötü yaşam koşulları ve elverişsiz ortamları nedeniyle sağlıkları bozuluyor. Dünya Gıda Programı’nın verilerine göre Türkiye’de 5 yaş altı çocukların yüzde 1.7’si akut yetersiz beslenme durumuyla karşı karşıya. Veriler çocukların yüzde 6’sının ise kronik yetersiz beslenme yaşadığını gösteriyor.

Önümüz 20 Kasım, Dünya Çocuk Hakları günü.

Bu yıl artık geç ama 20 Kasım 2023'te dileriz her şey çok güzel olacak.

*Hansel ve Gratel, Grimm Kardeşler, 1812

** Oliver Twist, Charles Dickens, 1838

*** Heidi, Johanna Spyri, 1881

Kaynaklar

- Büyük Kıtlık, Great Famine, La Grande Famine 1315-1317, Wikipedia kaynakları

- Hansel ve Gratel, Grimm Kardeşler, Grafikanon 2. Cilt, 2013

- Hansel ve Gretel Masalının Ardındaki Acımasız Tarihi Gerçekler - Arkeonews, Leman Altuntaş, 11 Şubat 2021

- Oliver Twist, Charles Dickens, Grafikanon 2. Cilt, 2013

- Dickens'ın Oliver Twist ve David Copperfield romanındaki çocuk işçiler, 2015, Salim Younus, Abdullah Sharaf, Atılım Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Edebiyat ve Kültür Çalışmaları Ana Bilim Dalı

- Heidi: behind the scenes of a Swiss myth | House of Switzerland, 3 Nisan 2019

- The true face of child abuse in Switzerland! “Why were Heidi’s feet bare?” 22 Ocak 2022

- İSİG, Çocuk raporları, Eylül 2022, 2021

- CHP Dünya Çocuk Günü Raporu 2021,

Etiketler
Melda Onur