Eğitim uzmanları Ali Taştan ve Şafak Akça yazdı: LGS çocuklarımızı ikiye ayrıştırdı

2022 Merkezi sınavına 1 milyon 236 bin 308 öğrenci otomatik olarak başvurmuş, bu öğrencilerden 1 milyon 31 bin 799’u sınava katılmıştır. Katılım oranı %83,46 olarak gerçekleşmiştir. Katılım oranı 2021 yılı ile aynı kalmış, 2020 yılına göre ise yaklaşık 5 puanlık bir azalış gerçekleşmiştir. (Sınava katılım 2020 yılında %88,07 olarak gerçekleşmiştir.)

Sözel bölümde öğrencilere Türkçe, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi ve Yabancı Dil alt testlerinde toplam 50 soru, sayısal bölümde yer alan Matematik ve Fen Bilimleri alt testlerinde toplam 40 soru sorulmaktadır.

Tablo 1. 2019-2022 LGS sonuçlarına göre doğru cevap ortalaması aşağıdaki gibidir.

DOĞRU CEVAP ORTALAMASI DÜŞTÜ

2019-2022 karşılaştırması yaptığımızda tüm testlerde doğru cevap ortalaması düşmüştür. Toplam 90 soruda ortalama doğru cevap sayısının 2019’da 45,17, 2020’de 40,07, 2021 yılında 38,16, 2022 yılında ise 40,04 olduğu görülmektedir. 2019 yılana göre %11,36, 2020 yılına göre ise %4,76 gerileme olduğu tespit edilmiştir. Geçtiğimiz yıla göre doğru soru yapma oranında yüzde 4,9 oranında bir artış gerçekleşmiştir.

Sınava başvuran öğrencilerin yaklaşık 235 bini umudunu, güvenini kaybetmiş sınava bile girmemiştir. MEB son yıllarda sadece doğru sayılarını açıklıyor. Yanlış ve net sayılarını açıklamıyor. Dolayısı ile bu tutum başarı ya da başarısızlığı ölçen bir sistem olmadığını ortaya koyuyor.

SIFIR ÇEKENLERİN SAYISI

Tablo 2. “0” ve “1” doğrusu olanların sayısı.

Tabloda 84 bin 710 öğrencinin matematik, 83 bin 162 öğrencinin ise yabancı dil alanında “1” netinin bile olmadığı görülmektedir.

KIZLAR NERDEYSE TÜM DERSLERDE ERKEKLERİ GEÇTİ.

Doğru cevap sayısı ortalamaları incelendiğinde kız öğrencilerin matematik hariç diğer tüm derslerde erkekleri geçtiği görülüyor. Matematik dersinde erkeklerin doğru cevap ortalamasının 4,91, kızların ortalamasının ise 4,6 olduğu görülüyor.

Tablo 3. 2021-2022 yılı LGS sonuçlarına göre sınava giren öğrencilerin aralığı.

ÖĞRENCİLER ORTALAMANIN ALTINDA KALIYOR

✔ Merkezi puan dağılımına göre 2022 yılında öğrencilerin yüzde 7,70’i 100-199, yüzde 56,04’ü 200 ile 299, yüzde 26,23’ü 300-399, yüzde 9,93’ü 400-500 puan arasında bulunuyor. En çok yığılma olan 200-299 puan aralığında yaklaşık 578 bin öğrenci bulunuyor. En düşük puanlı öğrencilerin bulunduğu 100-199 puan aralığındaki öğrenci sayısı yüzde 10,69’dan yüzde 7,70’e, 200-299 puan aralığındaki öğrenci sayısı ise yüzde 62’den yüzde 56’ya geriledi. Kısmen başarılı saydığımız 300-399 puan aralığındaki öğrenci sayısı yüzde 21,5’ten yüzde 26,23’e, 400-500 puan aralığındaki öğrenci sayısı ise yüzde 5,61’den yüzde 9,93’e yükseldi. (Sınav 100-500 arası puanla değerlendirilmektedir.)

Bu sonuçlar çocuklarımızın iyi eğitimli azınlık ve nitelikli eğitime ulaşamayan çoğunluk olarak ayrıştığını ortaya koyuyor.

✔ Anne ve babanın eğitim seviyesi yükseldikçe öğrencilerinde puanları yükseliyor.

Anne eğitim düzeyi ilkokul olan öğrencilerin merkezi sınav puanı ortalaması 259, lisansüstü olan öğrencilerin merkezi sınav puanı ortalaması 385 oldu.

Baba eğitim düzeyi ilkokul olan öğrencilerin merkezi sınav puanı ortalaması 268, lisansüstü olan öğrencilerin merkezi sınav puanı ortalaması ise 392 oldu

Ülkemizde 12 yıllık zorunlu eğitim uygulaması bulunuyor. Ortaöğretim kurumlarına sınavla ve mahalli yerleştirme ile öğrenci kabulü gerçekleştiriliyor. Her yıl öğrencilerimizin yüzde 13-14’ü sınav sonucuna göre, kalan bölümü de adrese dayalı bir sistemle liselere yerleştiriliyor. Başka bir ifade ile 1 milyon 236 bin öğrencinin sadece 160-170 bini başarılı sayılarak bakanlıkça “nitelikli okul” olarak adlandırılan okullara kayıt yaptıracak. 1 milyon 65 bin öğrencimiz yine bakanlık tarafından “niteliksiz” olarak tanımlanan okullara kayıt yaptıracak.

Temel sorun okullarımızdaki eğitimin niteliğidir. Bu ifade öğrencileri ve aileleri baştan kaygılandıran ve yıkıma uğratan en büyük faktördür. Keza tüm öğrencilerin sadece yüzde 14’ünün başarılı sayıldığı bir sistem sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Ayrıca 14-15 yaşındaki öğrencilerin yüzde 86’sının başarısız olarak damgalandığı bir sistem ortaya çıkmıştır.

LGS BİR YAZILI YOKLAMA SINAVI OLSAYDI…

Tablo 4. Yüzlük sistemde LGS doğru soru ortalamalarının not karşılığı.

LGS sonuçlarının tüm gerçekleri bu tabloda gizlidir. Yazılı yoklama sınavı olsaydı LGS, çocuklarımızın neredeyse hiçbiri takdir ve teşekkür alamayacaktı. Başka bir ifade ile 100 üzerinden yapılan bir sınavda Türkiye ortalaması Matematik dersinde 23,7, eğer bu bir yazılı sınav olsaydı not karşılı ise “1” olacaktı. Yine Fen Bilimleri testinde puan karşılığı 47,5, not karşılığı “2”, Ana dilimiz Türkçe’de puan karşılığı 46,1, not karşılığı “2”, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde puan karşılığı 55,4, not karşılığı “3”, Yabancı Dil dersinde puan 45,9, not “2”, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde puan 64,5, not “3” olarak gerçekleşmiş olacaktı.

Şayet, bu sınav bir karne olsaydı, öğrencilerimizin puan ortalaması 47,1 not ortalaması ise “2” olacaktı.

“MEB 20 YILDIR MADDİ YOKSUNLUK ÇEKEN ÇOCUKLARI GÖRMEZDEN GELDİ”

LGS sonuçları bizlere bir kez daha eğitim alanındaki eşitsizliği gösterdi. Sınava giren öğrencilerin yüzde 64,07'si 300'ün altında puan aldı. 400'ü geçen öğrenci aranı sadece yüzde 9,93. İyi bir üniversitenin iyi bir bölümüne gitmek için yüzde 1-2’lik dilime girmek gerekiyor. Bunu da liselerimizin çok azı karşılayabiliyor. Ankara Atatürk Anadolu Lisesi, Kabataş Anadolu Lisesi, Konya Anadolu Lisesi, Adana Kız Lisesi, Ankara Fen Lisesi gibi okullar dışında kalan yerler tercih dahi edilmiyor.

AKP'nin ilk Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, “eğitimde fırsat eşitliğinden bahsetmek mümkün değil” demişti. Son bakan ise “eğitimde fırsat eşitliği” temalı şura düzenledi. 2022 LGS sonuçları 20 yılda bir arpa boyu yol alınmadığını ortaya koydu. Piyasacı anlayış ile yönetilen MEB 20 yıldır maddi yoksunluk çeken çocukları görmezden geldi. Bu anlayış LGS'de ortaya çıkan başarılı bir azınlık, başarısız bir çoğunluk tablosunu ortaya çıkardı. Çocuklarımızı sıralamaktan başka bir işe yaramayan LGS kaldırılmadan eğitim sistemimizin sorunlarına çözüm bulunması imkansız hale geldi. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, bütçe görüşmeleri sırasında bu sınavların akademik başarıya katkısı bulunmuyor, bu sınavlar sadece sıralama sınavıdır, demişti. Durum böyleyse ilkokul 2’nci sınıftan itibaren çocuklarımızı strese sokan, psikolojilerini alt üst eden bu sınavı neden yapıyoruz? Kazanan kim oluyor?