Bak yine yaklaşıyor fırtına

Ülkenin dört bir yanında art arda işçi eylemleri haberi geliyor. Hayat pahalılığı ve hızla eriyen ücretlerin neden olduğu bu eylemlerin çoğu kendiliğinden başlıyor. Eylemlerin yayılmasının Erdoğan iktidarını zorlama ihtimali büyük.

Dayanılmaz hale gelen hayat pahalılığı, eriyen ücretler, işsizlik, adaletsizlik ülkenin dört bir yanında çalışanları isyana zorluyor. Sadece dün öğretmenlerden kuryelere, beyaz yakalılardan sanayi işçilerine yüzlerce kişi eylemdeydi.

Türk Lirası hızla değersizleşirken malum kanallarda ve gazetelerde “Çin gibi olacağız, ucuz işgücüne yabancı sermaye gelecek” gibi sözlerle iktidarı savunma girişimlerine tanık olmuştuk. Oysa Türkiye’de ücretler zaten birçok ülkeye göre oldukça düşüktü.

Salgın, enerji fiyatlarının yüksekliği gibi küresel etkilerin yanı sıra iktidarın ekonomi politikaları enflasyonu ve hayat pahalılığını dayanılmaz boyutlara getirdi. Üstelik her gelen ay, bir öncekini aratıyor.

HER YER DİRENİŞ

Ücretlerin düşüklüğü birçok işyerinde işçilerin, çalışanların isyanına neden olmaya başladı. Geçtiğimiz haftadan bu yana yaşanan ‘direnişler’in bazılarını art arda sıralamak bile durumun ciddiyetini anlamaya yeter sanırım:

Geçtiğimiz hafta Trendyol kuryeleri İstanbul başta olmak üzere birçok ilde eylem yaptı.

Çorlu’da Lila Kağıt işçileri, Milas’ta Kömürcüoğlu Çınartaş işçileri, Urfa’da Tüvtürk Polçak işçileri, Tekirdağ’da Bel Karper işçileri, Bakırköy Belediyesi’nde Belediye İş üyesi işçiler, Gebze’de Farplas işçileri… BBC İstanbul bürosu çalışanları da grevdeydi. Bu grev çalışanların haklarını almasıyla sonuçlandı.

İstanbul'da Alpin Çorap işçilerinin direnerek talep ettikleri hakları kazanmasının ardından Şimşek Çorap ve Erdal Çorap işçileri de ücret artışı talebiyle iş bırakma eylemi başladı.

Direnişe geçen iş yerlerinden biri de Digitürk. Yayın platformunda çalışanlar işverenin yüzde 17’lik zam önerisine karşı çıkıyor. Üstelik Digitürk çalışanları sendikalaşmaya çalıştıklarında karşısına yayıncılık yerine başka iş kolları çıkıyor.

Trendyol kuryelerinin direnişi de başarıyla sonuçlandı. Kendilerine dayatılan yüzde 11’lik zammı kabul etmeyen kuryeler yurdun dört bir yanında kontak kapatınca yüzde 36’lık artış aldı.

Bunun ardından Yurtiçi Kargo, Sürat Kargo, Hepsijet, Aras Kargo kuryeleri de ücret artışı ve kadro talepleriyle direnişe geçti.

KURYE: ESNAF MI İŞÇİ Mİ?

Yeni ekonominin yarattığı işkollarından biri kuryelik. Bu alanda çalışanların sayısı özellikle salgın sonrası hızla arttı. İnsanların alışverişe gitmekten çekinmesi ve kapanmaların internet üzerinden satışları artırmasının doğal sonucuydu bu. Ancak kuryeler işçi statüsünde değil. Kendi araçlarını kullanıyor, araçlarının masraflarını kendileri ödüyor, Bağ-Kur sigortalarını kendileri yatırıyor.

Bu da sendikalaşmalarının önünde önemli bir engel. Yeni ekonominin yarattığı yeni iş alanlarının statüsü daha çok tartışılacak gibi. Bu konuya bir başka yazıda döneceğim.

ÜCRETLERİ ASGARİ ÜCRETE SABİTLENMESİ

4 bin 250 lira olarak tespit edilen yeni asgari ücrete uygun artışlara işverenlerin yanaşmaması ya da ücretleri asgari ücrete sabitlemesi bu tür direniş haberlerinin artacağını gösteriyor. Üstelik bazı işyerlerinden şöyle haberler geliyor: Çalışanlara asgari ücret veriliyor ama bir kısmı elden geri alınıyor. Artan hayat pahalılığı, yükselen enflasyon, ücretlerin hızla erimesi, kendiliğinden gelişen fatura protestoları bu tür direnişlerin artacağının sinyalini de veriyor.

Bu eylemler “89 Bahar Eylemleri”ne benzer bir eylemliliğe dönüşür mü, onu aşar mı henüz belli değil. Genellikle örgütsüz, bir birinden bağımsız yürüyen eylemlerin birbiriyle buluşması, dayanışması AKP iktidarını 20 yılda zorlayacak en büyük güç olabilir.