Cinsel Taciz İddiası Yazılarına Erişim Engeli Getirildi

Her şeyin bir ilki vardır, derler. Ben de Marmaris’te yaşanan ve Muğla MEM’den Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu’na dek uzanan ve aralarında cinsel taciz...

Her şeyin bir ilki vardır, derler. Ben de Marmaris’te yaşanan ve Muğla MEM’den Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu’na dek uzanan ve aralarında cinsel taciz iddiasının da yer aldığı soruşturma nedeniyle, bir ilkle karşılaştım.

Bugüne kadar gazete ve dergilerde, internet ortamında teorik ve politik birçok yazım ve makalem yayımlanmıştı. Aralarında “Öğretmen; Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Lağımpaşalı”, “Aşk Mavidir Öğretmenim” ve “Arzu Okulu”nun da yer aldığı birçok kitap yazmıştım. Yukarıdaki kitaplardan ilk üçüne ilişkin şikâyete bağlı olarak inceleme ve soruşturma, hatta ilk ikisi için savcılıklara suç duyurusu da yapılmıştı. Ancak hiçbir yazıma erişim engeli getirilmemişti.

Lakin sonunda bu da oldu. Hem “Felsefenin Işığında / Felsefece” adlı kişisel blogumda, hem de “Gerçek Gündem Haber Sitesi”nde yayımlanan, “Siz Öğretmenlerin Neler Yaptığını Biliyor Musunuz Öğretmenim?” ve “Muğla MEM Kapattı Bakanlık Açtı! Ya Sonra…?” başlıklı iki yazıma birden erişim engeli getirildi. Hem de itiraf gibi bir “Erişim Engeli” talebiyle…

İşte O Talebe İlişkin İfadeler

Söz konusu yazılara ilişkin, vekili aracığıyla “Erişim Engeli” talebinde bulunan ve karar aldıran kişi Marmaris 75. Yıl Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (artık soruşturma sonunda görevden alınmasına karar verildiği için) eski Müdürü Aziz Murat Düzgün’dü.

“Marmaris Sulh Ceza Hakimliği’nin 22.02.2021 Tarih ve 2021/391 D.İş sayılı karar” metnine göre, Aziz Murat Düzgün adına mahkemeye başvuran vekili, “yazılarda müvekkilinin adı, soyadı ve fotoğrafları kullanılarak, hiç bir somut dayanağı olmadan öğrencilere cinsel eylemlerde bulunduğu isnadı ile açıkça hakaret ve iftiradan ibaret içeriklerle müvekkilinin kamuoyu önünde zan altında bırakılmakta ve küçük düşürülerek kişilik haklarına saldırıda bulunulmakta” olduğunu iddia ediyor ve ilgili yazılara erişim engeli talebinde bulunuyordu. Bunun üzerine de aynı gün karar veriliyor ve yazılara erişim engeli uygulanıyordu.

Peki; işin aslı neydi? Erişim engeline karar verilen yazılarda; cinsel taciz iddiası da dâhil olmak üzere, Efes ve Datça’ya yapılan gezilerde yaşanan olaylardan dolayı, birçok iddianın dile getirildiği soruşturmada, yalnızca Aziz Murat Düzgün’ün mü adı geçiyordu? Aziz Murat Düzgün, “Gezide içki içmiştir”, hatta “Sarhoş olacak kadar içmiştir” mi deniliyordu? Yoksa, “İçkili halde, iki kız öğrencinin arasına oturup, sağ elini birinin sol elini diğerinin bacağına koyduğu iddia edilen öğretmen Aziz Murat Düzgün’dür” mü deniliyordu? Ya da bir kız öğrenciye “göğüslerin çok güzelmiş…” dediği iddia edilen kişinin Aziz Murat Düzgün olduğu mu yazılıyordu? Dahası, bir öğrencinin, karşısında iyice sarhoş olduğunu düşünerek parmaklarını gösterip “Bu kaç hocam?” sorusunu yönelterek dalga geçtiği iddia edilen kişinin Aziz Murat Düzgün olduğu mu vurgulanıyordu?

Her iki yazıyı1 da dikkatlice okuyan ve okuduğunu da anlayabilen herkesin, bu sorulara verebileceği bir tek yanıt vardır: Kocaman bir “HAYIR!” Çünkü yazılarda doğrudan ve özel olarak yalnızca Aziz Murat Düzgün’e ilişkin hiçbir isnat ve iddia, hatta ima bile söz konusu değildir. Çünkü ne iddia sahibiyim ne de yargı mercii.

Keza soruşturmaya bağlı olarak, yazıda aktarılan iddialar, özel olarak herhangi bir öğretmenle eşleştirilmeksizin ve ilişkilendirilmeksizin ifade edilmiştir. Yine aynı yazılarda, her iki gezide de yer almaları nedeniyle üç öğretmenin adı da belirtilmiştir. Yalnızca Aziz Murat Düzgün’ün değil.

Her Olayın Öncesi ve Sonrası Vardır

Peki; tüm bunlara rağmen, gezilere katılan üç öğretmenden, neden yalnızca biri ortaya çıkıyor ve avukatı aracılığıyla mahkemeye verdiği dilekçede, sanki “O bendim” itirafında bulunurcasına, kendisine “öğrencilere cinsel eylemlerde bulunduğu isnadı” yapılmakta olduğunu beyan ediyor? Hem de gerçeğe aykırı bir biçimde… Neden, diğer iki öğretmen değil de yalnızca Aziz Murat Düzgün, cinsel taciz iddiasını üzerine alınıyor?

Bu oldukça manidar bir durumdur. Ve aslında, cinsel taciz iddialarına ilişkin olup biteni aydınlatacak olan bilgiler de soruşturma sonrası ortaya çıkan bu ve benzeri soruların yanıtlarında saklıdır. Çünkü her olay bir kez yaşansa da hiçbir olay yaşandığı andan ve soruşturma kapsamından ibaret değildir. Bu bir süreçtir. Olay, bu süreçte bir nirengi noktası olarak hem sonuçtur hem de neden…

Bundan dolayıdır ki her şeyin bir ilki olduğu gibi, her olayın da öncesi ve sonrası vardır. İster adli soruşturmaya tabi tutulsun, isterse idari, öncesi ve sonrasıyla sistemli bir bütünlük içinde değerlendirilmeyen hiçbir olay, soruşturma dosyaları kapansa da yeterince aydınlatılamamış demektir.

Tüm taraflarıyla birlikte, zamanın mührünü yemediği sürece hiçbir olay ve soruşturma kapatılamaz. Dahası kapatılmaması, eğer kapatılmışsa da yeniden açılması gerekir. Çünkü ele alınan herhangi bir olaya ilişkin bilgiler, genellikle olayın tarafı olan kişilerin, görgü tanıklarının yerli yersiz, gerekli gereksiz söz ve eylemleriyle ortaya çıkmaya başlar. Bazen bir alınganlık sonucu söylenen bir tek cümle, bir tek soru bile olayın, olayların üzerine özenle çekilen sır perdesini aralayabilir.

Tıpkı; diğer iki öğretmenin değil de yalnızca Aziz Murat Düzgün’ün, durduk yere cinsel taciz iddialarını üzerine alınması ve bunu da vekili aracılığıyla mahkemeye sunduğu dilekçede açıkça beyan etmesi gibi.

Zorunlu Bir Açıklama

Mahkemeden söz etmişken şunları da belirtmeliyim:

Aziz Murat Düzgün, vekili üzerinden Marmaris Sulh Ceza Hakimliği’ne yaptığı ve karar tarihi de 19 Şubat 20212 ve 22 Şubat 2021 olan başvurularda, yazılara “erişim engeli” talep ederken, adının ve soy adının yanı sıra fotoğraflarının da kullanıldığını beyan ediyordu.

Oysa söz konusu başvuru ve karar tarihlerinin ne ilkinde ne de ikincisinde Aziz Murat Düzgün’e ilişkin yayınlanmakta olan herhangi bir fotoğraf vardı. Çünkü Türk Eğitim Sen Marmaris Şube Başkanı Ali İhsan Damkacı’yla 16 Şubat gecesi ve 17 Şubat gündüz saatlerinde yaptığımız iki görüşme sonunda, kendisinin içtenliğine inanarak, fotoğrafa ilişkin açıklamaları doğrultusunda, o fotoğrafı kaldırmıştım. Kendisi de bunun üzerine yazılı olarak teşekkür etmişti.

Buna rağmen Aziz Murat Düzgün hem 19 Şubat 2021 hem de 22 Şubat 2021 tarihli karar için yaptığı başvurularda, hala fotoğraflarının kullanıldığını yazılı olarak beyan etmek suretiyle mahkemeyi ve mahkeme hakimini bile yanıltmaktan çekinmiyordu.

Öte yandan; bir diğer husus da yazılarda “hakaret ve iftiradan ibaret içeriklerle müvekkilinin kamuoyu önünde zan altında bırakılmakta ve küçük düşürülerek kişilik haklarına saldırıda bulunul”duğu iddiasıdır ki söz konusu iki yazının da herhangi bir satırında Aziz Murat Düzgün’ün kişiliği ve karakterine yönelik zerre bir değerlendirme, hakaret ve iftira yoktur. Keza diğer öğretmenlerin de…

Ancak erişim engeli istenilen tarihte olmayan bir şey için mahkemeye bile hem de yazılı olarak (hadi yalan demeyeyim) gerçeğe aykırı beyanda bulunmaktan çekinmeyen birinin kişiliği ve karakterinin ne olup ne olmadığını değerlendirme işini sizlere bırakıyorum. Çünkü yazılar hâlâ orta yerde duruyor.

Sonuç yerine birkaç soru: Peki; sizce Aziz Murat Düzgün, tüm bunları neden yapıyor? Durduk yere ve telaşla, diğer iki öğretmen hiç oralı bile olmazken, cinsel taciz iddialarını neden üzerine alınıyor? Mahkemeye bile, çoktan yayından kaldırılmış olan bir tek kare fotoğrafın, neden, hâlâ yayında olduğu beyanında bulunuyor? Aziz Murat Düzgün’ü bu denli kaygılandıran, sıkıntıya sokan nedir?

Tüm bunların bir nedeni olmalı! Bu nedeni merak edenleri yine beklerim efendim! Çünkü dahası var bunların… Marmaris’in ve onun dilsiz gecelerinin de…

* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”, “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Felsefenin Işığında / Felsefece; http://atalaygirgin.blogspot.com
1 Erişim engeli kararı olsa da hâlâ “Felsefenin Işığında / Felsefece” adlı sitede yer alan söz konusu “Siz Öğretmenlerin Neler Yaptığını Biliyor Musunuz?” ve “Muğla MEM Kapattı Bakanlık Açtı! Ya Sonra…?” başlık yazılara, VPN ya da Opera tarayıcı üzerinden isteyen herkes erişebilir. Ve hem bu yazıdaki soruların yanıtlarının “HAYIR” olup olmadığını kontrol edebilir hem de okuyup kendi değerlendirmesini yapabilir.
2 Buradan da anlaşılabileceği gibi bir değil, iki erişim engeli kararı vardır. İlk erişim engeli kararı, Marmaris Sulh Ceza Hakimliği’nin 19-02-2021 tarih ve 2021/374 sayılı kararıyla verilmişti ve yalnızca “Felsefenin Işığında / Felsefece” adlı kişisel sitedeki “Muğla MEM Kapattı Bakanlık Açtı” başlıklı yazıya ilişkindi.

Etiketler
Muğla Taciz