Hipodromlarda hayat devam ediyor: 'Bizi diğer spor dallarıyla aynı kefeye koymamaları gerekiyor'

At yarışlarına ev sahipliği yapan hipodromlarda yarışlar ertelense de günlük hayat devam ediyor. Atçılık camiası yarışların durdurulması konusunda yaşanan sıkıntıları dile getirdi.

Hipodromlarda hayat devam ediyor: 'Bizi diğer spor dallarıyla aynı kefeye koymamaları gerekiyor'

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınına karşı, Türkiye'deki tüm at yarışları önlem amacıyla ertelendi.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin açıklaması ile bir süredir seyircisiz yapılan yarışlar ertelenirken, hipodromdaki normal yaşam devam ediyor. Türkiye çapında bulunan 9 hipodromda seyisler, aprantiler, jokeyler, güvenlik elemanları, temizlikçiler, veterinerler, kondisyonerler (kronometre tutanlar), kameraman, fotoğrafçı, elektronikçi derken; nalbanda kadar uzanan yelpazede herkes işini büyük bir titizlikle sürdürüyor. Milyonluk safkanlar için sabahın erken saatlerinde mesaisine başlayan ekipler, yarışlar olmamasına rağmen hummalı bir çalışma gerçekleştirerek sorumlu oldukları atlara antrenmanlarını yaptırıyor. Atların günlük antrenman programının haricinde bakımlarının ve ahırlarının temizlenmesinde aksama yaşanmaması için yoğun çaba gösterilirken, görevliler günlerini hipodromlarda geçiriyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde, Türkiye Jokey Kulübü (TJK) yetkisinde bulunan hipodromlarda çalışmalar karantina şartlarında gerçekleştirilirken içeri girişlerde vücut ısı kontrolü de yapılıyor. Alınabilecek bütün önlemlerin maksimum düzeyde olduğu Veliefendi Hipodromu'nda ahırlar bölgesine işi olmayan kişiler alınmıyor.

VETERİNER HEKİM AYŞE YETİŞ: BURAYI TERK ETMEK MÜMKÜN DEĞİL

Veliefendi Hipodromu'nda alınan önlemler ve çalışmalar ile ilgili Demirören Haber Ajansı'na (DHA) açıklamalarda bulunan at yetiştiriciliği konusunda uzman veteriner hekim Ayşe Yetiş, atların yoğun kas kütlesine karşın küçük bir kalbe sahip olduğunu dile getirerek, yarışların ertelenmesi ile atların bakımı için çok fazla bir değişikliğin söz konusu olmadığını söyledi.

Atlara normal şartlar haricinde bakım yapamayacaklarını vurgulayan Ayşe Yetiş, "Atların ahırlarının temizlenmesi yem ve sularının günde en az 2 sefer verilmesi şarttır. Başka bir yöntemle atlara bakamayız. Yani yarış atı olmalarının dışında bu atların sağlıklı kalmasını sağlayamayız. Dolayısıyla hipodromda yarışlar ertelenmiş olmasına rağmen atların sağlığı için herkes önlemlerini alarak atların başına geliyor. Burayı terk etmek mümkün değil" dedi.

"ŞU ANDA ATLAR AÇISINDAN TEHLİKELİ BİR DURUM YOK"

Yarışlar ertelenmesine karşın hipodromlarda yaşamın devam ettiğini dile getiren Yetiş, "Yarışlar ertelendi ama sanki yarışlar varmış gibi bakımlar ve idmanlar devam ediyor. Dolayısıyla şu anda atlar açısından tehlikeli bir durum yok fakat uzayan süreçte, belirsizliklerde, yarış atı bir atlet olduğu için ve bir program çerçevesinde idmanlarını yaptığı için uzayan süreçte, kişiler atlarına nasıl bakacaklarını doğru tahlil edemeyebilirler. Onun dışında Türkiye'de Avrupa'dan farklı olarak yarış hipodromlarında aynı zamanda idman merkezi var, atlar bir yerden gidip gelmezler. Tabii ki şehirlerarası gidip geldikleri olabilir ama bu engellenebilir bir şey, her hipodrom içerisinde yaşıyor atlar, bir yerden gidip gelmiyorlar. Fransa'da, İngiltere'de dışarıda yaşıyorlar ve yarış için hipodroma gidiyorlar, oysa biz kapalı bir sisteme sahibiz Amerika gibi. Amerika Santa Rita Park, 'biz atlarımızın hipodromda olması sebebiyle yarışlarımızı devam ettireceğiz, kâr payı da valiliğin doğrultusunda kullanılacak' açıklaması yaptı. Sonuç olarak hipodromlarda hayat devam ediyor" diye konuştu.

"HİPODROMLARDA GÜNLÜK HAYAT DEVAM EDİYOR"

Türkiye'de 7 bin civarında yarış atı olduğunu kaydeden Ayşe Yetiş, "Bunların her birinin bir seyisi olduğunu düşünürseniz, aynı zamanda antrenörleri, aynı zamanda yem tedarikçileri, ilaç tedarikçileri ile beraber sistemde çok ciddi bir bu sektörden beslenen nüfusumuz var. Bu insanların bu gelirlerinin kesilmesi durumunda yaşayabilecek başka şansları yok. At sahipleri açısından sürdürülebilirliği çok zor bir süreç. Yarışlar süresiz bir şekilde olmadığı müddetçe, bir moral bozukluğu var yarışçılık camiasında, ancak, koronavirüs çıktığından beri Türkiye Jokey Kulübü'nün zaten hipodrom giriş kapılarında güvenlikler tarafından kontrol edilmekte. Herkesin vücut ısısı alınmakta ve alınabilecek maksimum bütün önlemler alınmış durumda. Burada anlatmak istediğim şey, aslında günlük rutin hayat devam ediyor. Bu devam ederken yarışların olmaması bir yönetimsel şekilde halledebilir diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

"ATLARIN MUHAKKAK Kİ SİSTEMDE SAĞLAM VE SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE KALMALARI GEREKİYOR"

Yarış atlarının ülkenin milli serveti olduğuna dikkati çeken Yetiş, "Tarım Bakanlığı tarafından bu yarışçılık düzenlenmekte ama yetkisi Türkiye Jokey Kulübü'ne verilmiş durumda. Binlerce safkan atları, yetiştiriciler özel olarak satın aldıkları ya da Türkiye Jokey Kulübü'nün getirdiği aygırlarla çiftleştirmek suretiyle yetiştirdiler. Bu atların muhakkak ki sistemde sağlam ve sağlıklı bir şekilde kalmaları gerekiyor ve eğer bu kapalı sistem uygun görürse yarışlarının devam etmesi ile birlikte şu anda ciddi derecede büyük bir salgınla baş etmeye çalışan memleketimizde bir gelir kaynağı da olabileceğini düşünüyorum" dedi.

"AT İLE BİRE BİR İLGİSİ OLMAYAN KİŞİLER AHIR BÖLGESİNE GİRİŞ YAPAMIYOR"

Türkiye Jokey Kulübü bünyesinde bulunan bütün hipodromların tamamen kapalı bir sistemle çalıştığını, ahırlar bölgesine at ile bire bir ilgili olmayan kişilerin giriş yapamayacağını belirten Ayşe Yetiş, "Bu yaşadığımız salgın sürecinde de Türkiye Jokey Kulübü hem giriş ana kapılarında hem de ahır bölgelerinde gerekli önlemleri almıştır. Herkesin vücut ısısı ölçülmektedir. Bu kapalı sistem olması sebebiyle kontrolü daha kolay bir sistemdir. Türkiye Jokey Kulübü'nün hem personeli hem de yapısı itibarıyla daha da değişik kontrolleri yapabilmesi zaten mümkündür, bunu da yapabilir kapasitededir. Dolayısıyla doğal olarak atların anatomisi ve fizyolojisi sebebiyle sürmesi gereken işleyişin aynı zamanda bir ekonomik katkıya dönüşebilmesini tüm paydaşların sağlayabileceğini umuyorum ve diliyorum" ifadelerini kullandı.

VOLKAN YOZGATLI: BU SEKTÖRDE BEN BURAYI KAPATIYORUM DEMEK OLMUYOR

At sahibi ve yetiştiricisi olan Volkan Yozgatlı ise koronavirüsten korunmak için neler yapılması konusunda görüşmeler yapılması gerektiğini söyledi. Yozgatlı, "Hipodromlarda Türkiye genelinde yüzbinlerce çalışan insan var. Bunlar aynı zamanda istihdama bağlı çok önemli bir sektör. Bu sektörde ben burayı kapatıyorum, ben burayı stop ediyorum, deyip de inanın bu işler kesinlikle olmuyor. Kesinlikle doğru bir karar almak adına yetkili kişilerin sağlıklı bir şekilde masaya yatırmasını diliyoruz" dedi.

"BİZİ DİĞER SPOR DALLARIYLA AYNI KEFEYE KOYMAMALARI GEREKMEKTEDİR"

Evlerde gerekli önlemlerin alınabildiğini ancak atların yanına gidilmediği taktirde kötü sonuçlar doğabileceğini vurgulayan Volkan Yozgatlı, "Buradaki hayat gördüğünüz gibi devam ediyor. Yani sabah seyisi yanına geliyor, antrenörü yanına geliyor ilgileniyor, sadece yarış yok. Yani şöyle düşünün; bizi futbol ya da basketbol ya da diğer spor dallarıyla aynı kefeye koymamaları gerekmektedir" diye konuştu.

OĞUZ YALÇIN: GELİRLERİ YOK OLUP GİDERLERİ DEVAM EDEN BİR SEKTÖR HALİNE DÖNÜŞTÜ

At sahipliği ve yetiştiriciliğinin yanında haraları da bulunan Oğuz Yalçın, atların sürekli idman yapması ve hazır olması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"200 bin civarında insan bu sektörde istihdam durumunda. Bütün gelir kalemleri tamamen yok olan fakat giderleri tamamen devam eden bir sektör haline dönüştü. Atları bırakıp gidemiyorsunuz, bakmak zorundasınız. Seyisleri olmak zorunda. Hipodromda insan bulundurmak zorundasınız, kapatamıyorsunuz. Tıpkı şu an çalışan fabrikalar gibi. Türkiye'de üretim yapan fabrikalar çalışmaya devam ediyorlar, işçiler geliyor, makineler çalışıyor; burayı da o şekilde düşünelim. Burada da atlar çalışmak zorundalar. Dolayısıyla burada başka bir düzenin alınması gerekiyor. Hipodrom kapalı bir sistem haline tamamen dönüştürülebilir, zaten ona çok yakın bir durumda seyircisiz olarak yarışlar yapılıyordu. Dolayısıyla çok az insanla yarışçılık faaliyeti yürütülebiliyordu. Bu daha da sıkı tedbirlerle yapılabilir, yani seyisler, jokeyler, antrenörler hipodromda kalmak suretiyle kapalı sistemde bu sanayinin devam etmesine olanak verilebilir. Eğer çok uzun sürerse çok büyük sıkıntılar meydana gelecektir. Yarışların kapalı bir sistem içerisinde yapılabilmesi sağlanabilir çok uzun bir süre geçmeden."

"KAPALI SİSTEMDE ÇALIŞMAK MÜMKÜN"

Atların kendi haline bırakılamayacağını, aynı zamanda birer sporcu olduklarının altını çizen Yalçın, "Tüm ihtiyaçlarının giderilmesi gerekiyor. Dolayısıyla bunları yapmak için de sürekli olarak giderlerine katlanmak zorundasınız. Eğer çok uzun sürerse atçılarımız bunları devam ettirmekte sıkıntı yaşayacaklar. Zaten başka işleri olan at sahiplerinin diğer işlerinde de bozulmalar meydana geldiği için atçılığı hiç yürütemez duruma gelirler. Bunu önlemenin yolu, bu sektörde kapalı bir sistemde, hipodromda hiçbir şekilde insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde, çok az insanla faaliyetin sürdürülebilmesi aslında. Tabii ki bu virüsle mücadelede insan sağlığı her şeyin önünde. Bunun önünde hiçbir şey olamaz ama ekonomileri, endüstrileri, sektörleri, sanayileri devam ettirmek gibi bir zorunluluğumuz da var. Bu virüsün ne kadar süreceği belli değil. Dolayısıyla böyle bir kapalı sistemde çalışmak mümkün. Eğer yapamazsak da o durumda ne kadar sürecekse yarışların iptali, o süre içerisinde devam edilen bu faaliyetlerin giderleri ile ilgili birtakım ihtiyaçları olacaktır. Bunun da gözetilmesi lazım" diye konuştu.

"KORUYUCU TEDBİRLER ALMAK LAZIM"

Yarış atlarının devlete ait ve özel haralarda yetiştirildiğini söyleyen Oğuz Yalçın, "Şu anda aşım ve doğum sezonuna olduğu için burada da ciddi faaliyetler söz konusu. Bunlarda da bazı aksamalar meydana gelebilir, gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Yarışların ertelenmesi bu açıdan da bazı sıkıntıları meydana getirebilir. Bunlar milli servet, korumak lazım. Koruyucu tedbirler almak lazım. Eğer at yetiştiriciliğinden de insanlar çekilmeye ve faaliyetlerini azaltmaya karar verirlerse bu durumda virüs bitip normal hayata döndüğümüzde birtakım başka sıkıntılar yaşayabiliriz. At sayısı ve at kalitesi anlamında da problemler olabilir, o yüzden yetiştiriciliği de etkileyen bu boyutun düşünülmesi ve buna dair kararlar alınırken göz önünde bulundurulması gerekiyor" şeklinde konuştu.

TEZCAN TAŞAR: HERKES BURADA YANİ BURADA OLMADAN OLMAZ

Atların sürekli ahırlarda olamayacağını, dışarı çıkmaları gerektiğini dile getiren yarış atı antrenörü Tezcan Taşar da, "Bizim sektörümüz o kadar büyük bir sektör ki rutin bir hayat var burada. Sürekli atlar gezinti yapıyor, sürekli seyisler, antrenörler gelecek, bunların nalbandı var. Herkes burada yani burada olmadan olmaz. Sabah idmanımız var, bu atlar idman yapmazsa, dışarı çıkmazsa olmaz, her türlü bu atlara bakılması lazım" dedi.

"TÜRKİYE JOKEY KULÜBÜ ÇOK BÜYÜK ÖNLEMLER ALDI"

"Atlar araba değil ki kontağı açalım çalışsın" diyen Taşar, "Atlar canlı varlıklar sonuçta, sabah idman olmasaydı dışarı çıkmazlardı. Atlarda ister istemez adale erimesi ve benzeri hastalıklar çok fazla şey olacak. Rutin bir hayatı var atın, sürekli çıkıp girecek, olmazsa olmazları var atların. Her sabah burada idman var, tamam yarış olmayabilir ama her gün idman var burada. Bine yakın at var, ona göre seyisler var, idman jokeyleri var, antrenörler var. At sahipleri geliyor, zaten Türkiye Jokey Kulübü burada çok büyük bir önlem aldı. Her yer dezenfekte edildi. Saha bakımı yapıldı, bunun gibi bir sürü işlem yapıldı. Bu atlar milli servet sonuçta, 250 bin lira, 300 bin liraya atlar var burada. Bunlar bir milli servet, bakılmazsa idman olmazsa yarış olmazsa çok kötüye gider. Ekonomi çöker, daha kötü şeyler olur. Şu an iyi durumdayız ama daha kötüleri olur" diye konuştu.

ORHAN DEMİRKIRAN: ATLAR KOŞMADIĞI ZAMAN BİZ DE ÇOK ZOR DURUMDA KALACAĞIZ

Sabah 04.00'te kalkıp geldikleri hipodromlarda atlara antrenman yaptırdıklarını anlatan idman jokeyi Orhan Demirkıran ise "Bunlar bizim milli servetimiz, ayrıyeten bizim evlatlarımız gibi. Hiçbir şeyini eksik etmemek zorundayız. Sonuç olarak sadece burada yarış ertelendiği için bu atları kapatıp kendi ahırlığına kilitleyemeyiz. Sonuçta bunlar çalışmak zorunda. 5-6 gün çalışmazlar ise kendilerini sakatlar. Mutlaka her sabah buraya geliyoruz ve evlatlarımızı çalıştırıyoruz. Umarım bir an önce devletimiz buna bir çözüm bulur çünkü çok büyük bir kayıp. İnsanlar buradan ekmek bekliyor, para bekliyor. Atlar koştuğu zaman gelirimiz oluyor, koşmadığı zaman biz de çok zor durumda kalacağız" dedi.

HAKAN CANTINAZ: BİR VAKANIN ÇIKMAMASI DA TJK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

40 yıldır atçılık dünyasının içinde yer alan TAY TV Genel Yayın Yönetmeni Hakan Cantınaz, koronavirüs salgının global bir sağlık krizi olarak nitelendirirken, dünyada alınan önlemler gibi Türkiye'de de tüm tedbirlerin ilk günden itibaren alınmaya başlandığını söyledi.

Türkiye Jokey Kulübü'nün en erken önlem alan kurumlardan biri olduğunu ifade eden Hakan Cantınaz, "Zira daha ilk bu virüs salgını konuşulmaya başlandığı andan itibaren zaten doğal bir karantina gibi programlar yapıldı. Yarışların seyircisiz olarak koşulmaya başlamasının ardından bütün girişler çıkışlar kontrol altına alındı. Sadece ve sadece atları koşan at sahiplerinin girişlerine izin verildi. Minimum görevli ile çalışılıyor ve en önemlisi de tabii hepsinin ötesinde çok ciddi anlamda sağlık tedbirleri almaya başladılar hipodromlarda. Bütün ahırlar bölgesi kontrol altında, seyislerin ateşleri ölçülüyor. Hepsinin ötesinde şu ana kadar herhangi bir vakanın ortaya çıkmamış olması da Türkiye Jokey Kulübü için bence çok değerli ve önemli" dedi.

"ERTELEME SÜRECİNİN ÇOK UZUN SÜRECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM"

Hipodromlarda günlük işleyişin devam etmesinden dolayı seyircisiz koşu ile şu anki durum arasında bir fark olmadığını kaydeden Hakan Cıntınaz, "Sadece dediğimiz gibi jokeylerin üzerinde formalar yok. İdman aynı şekilde devam ediyor, atlar çalışmalarına devam ediyor ki çalışmalarına devam etmek zorundalar, çünkü bu atların hepsi birer milli servet. Zira bu sektörden ortalama 250 bin aile ekmek yiyor. 4 kişilik bir aile olduğunu düşünürsek 1 milyon kişiye kaynak yaratıyor. Devletimiz de buradaki yarışlardan pay alıyor ve ciddi anlamda orada da gelir kaybı olacaktır. Şu ara ciddi anlamda kaynağa ihtiyacımız olduğu bir dönemde açıkçası yarışların erteleme süreci ne kadar çok uzarsa, açıkçası ben salgının artması veya hasta adetlerinin artmaması durumunda çok kısa bir sürede normal hayata dönebileceğini umuyorum, bekliyorum. Ama bu erteleme sürecinin çok fazla uzaması durumunda ciddi anlamda, mali anlamda da ekonomik anlamda da, çok ciddi sıkıntılar olacaktır. Bu sadece hipodrom bölümü; yetiştiricilik boyutu da var. Türkiye'de yüzlerce hara var. Bu haralarda çalışanlar, oradaki atlar ve en önemlisi insan sağlığı çok önemli. Bireysel tedbirimizi alıyoruz ama yarış atları da özellikle sürekli idmanda olmak durumunda çünkü onlar birer sporcu. Zaman zaman görüyorum futbolla çok bağdaştırılıyor ama futboldan tamamen uzaktayız. Çok farklıyız çünkü futbolda bugün antrenmana gitmeyip iptal edebilirsiniz, ertelenebilir ama yarış atlarına evde antrenman yaptıramazsınız veya evinizin bahçesinde çalıştıramazsınız. İdmandan düşen bir yarış atı da bir süre sonra açıkçası o vasfını kaybeder ve çok ciddi anlamda sıkıntılar olur. Yarın öbür gün bu salgın bitecektir, gerekli önlemler ülkemizde de alınıyor bütün ülkelerde olduğu gibi had safhada alınıyor. Sağlık Bakanlığı'na bu anlamda çok teşekkür etmek gerekiyor. Yarın öbür gün bu salgın bittiğinde yarıştıracak at bulamayız, buradan devlete yaratılacak kaynak nasıl yaratılacak. Dolayısıyla benim beklentim ve temennim, bu erteleme sürecinin gerekli tedbirler alındıktan sonra ki Türkiye Jokey Kulübü bunu en iyi şekilde alıyor sadece Veliefendi Hipodromu'nda değil Türkiye'deki bütün hipodromlarda üst düzey bir önlem alınmış durumda, üst düzey sağlık tedbirleri alınmış durumda. Her şey kontrol altında ve bu şartlar altında da dediğim gibi seyircisiz olarak yarışların koşulmasında ben kendi adıma açıkçası bir sıkıntı görmüyorum. Bu erteleme sürecinin de çok uzun süreceğini düşünmüyorum açıkçası" diye konuştu.

"ATÇILIK DERNEKLERİNİN ORTAK BİLDİRİSİ İLE SEKTÖRDE YARATILABİLECEK SIKINTILAR ÇOK NET BİR ŞEKİLDE ANLATILIYOR"

Türkiye'de çok önemli atçılık dernekleri de olduğunu söyleyen Cantınaz, "Atıcılık dernekleri dün ortak bir bildiri yayınladılar. Bu ortak bildiride ciddi anlamda uzun vadede sektörde yaratılabilecek sıkıntılar çok net bir şekilde anlatılıyor. Ben Sayın Tarım ve Orman Bakanımızın da bunları göz önüne alarak vermiş olduğu erteleme kararına bir kez daha gözden geçirebileceğini düşünüyorum açıkçası. Kendisi de sektörü yakından tanıyan birisi ve bu kararın bir kez daha gözden geçirileceği kanaatindeyim. Buradan da bir kez daha derneklerimize de teşekkürlerimizi iletiyorum, atçılığının hakkını koruyarak, bu sektörü en iyi şekilde anlatarak üzerlerine düşen vazifeyi de en iyi şekilde yaptılar" ifadelerini kullandı.