Yılmaz Özdil'den kapak gibi yazı! Feministler ezanı ıslıkladı mı?

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Erdoğan'ın "ezanı ıslıkladılar" dediği feminist yürüyüşüyle ilgili kapak niteliğinde bir yazı yazdı.

Yılmaz Özdil'den kapak gibi yazı! Feministler ezanı ıslıkladı mı?

Yılmaz Özdil de Erdoğan'ın hedef gösterdiği kadınların yanında yer aldı.

Özdil, geçmişte Türkiye'de düzenlenen feminizm kongresinden örnek vererek, "Bugün zorla dayatılmaya çalışılan asrın liderimizin Türkiyesi… Türkiye'nin bir asır gerisindedir!" dedi.

İŞTE YILMAZ ÖZDİL'İN YAZISI

Feministler ezanı ıslıkladı mı?


Teee 1935…
İstanbul'da Dünya Feminizm Kongresi düzenlendi.

36 ülkeden tamamı kadın 360 delege katıldı.
ABD, İngiltere, Hollanda, İsviçre, Avustralya, Mısır, Hindistan, Bulgaristan, Çekoslovakya, Yeni Zelanda, Romanya, Fransa, Norveç, Yugoslavya, Portekiz, Jamaika, İran, Polonya, Yunanistan, Estonya, Suriye, Danimarka, Mısır, Belçika, Bermuda Adaları, Finlandiya, İrlanda, İzlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Lüksemburg, Macaristan, Sri Lanka, Uruguay… Delegelerin hepsi kendi ülkelerinde kadın hakları mücadelesi veren, meslek sahibi veya parlamenter kadınlardı.

Türkiye'yi 24 delege temsil etti.
Türk Kadınlar Birliği Başkanı Latife Bekir'di.
Yardımcıları Aliye Esad, Lamia Refik ve Nermin Muvaffak'tı.
Ayrıca, 1935 seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne giren Türkiye'nin ilk kadın milletvekilleri de oradaydı.

Yıldız Sarayı'nda düzenlendi.
Bir hafta sürdü.
Konuşmaların yapıldığı kürsünün arkasında iki büyük Türk Bayrağı vardı.
Bayraklarımızın arasına “Justice-Adalet” yazılı pankart asılmıştı.

Konuşmalar Fransızca, Almanca, İngilizce yapıldı.
Hukuk önünde kadın-erkek eşitliği, eşit eğitim hakkı, eşit meslek hakkı, ekonomik özgürlük hakkı üzerinde duruldu.
“Çocuk gelin” sorununa dikkat çekildi.
Savaşların, tek tek farklı ülkelerin değil, evlatların ölmesi sebebiyle “dünya kadınlarının ortak sorunu” olduğuna dikkat çekildi.

Türk Kadınlar Birliği Başkanı Latife Bekir, konuşmasını Fransızca yaptı.
“Türk kadınını haremin kafeslerinden kurtarıp, parlamento kürsüsüne getiren, Türk kadınını erkeğinin yanında hak ettiği yere davet eden Mustafa Kemal Atatürk'e minnet borcumuz var” dedi.

Dünya Kadınlar Birliği Başkanı Corbett Ashby, “feminizm kongremizin aslında en önemli hadisesi Mustafa Kemal Atatürk'le tanışmak” dedi.

Avustralya delegesi Kardel Oliver, 28 bin kilometre yol katederek, haftalarca süren yolculukla gelebilmişti.
“Türk kadınına ve O büyük adama duyduğum saygının yanında, yorgunluğumun lafı bile edilmez” dedi.

Mısır Feminist Birliği Başkanı Hüda Şaravi “bu kongre bizim için bayramdır” diyordu.
“Bütün şark'ta kadın haklarını tanıyan ilk ülke Türkiye'dir, İslam kadınlığı kurtuluşunu Atatürk'e borçludur, Türkler O'na Atatürk diyor, bizim için yetmez, O bizim için Ata Şark” diyordu.

Konuk delegeler milli kıyafetlerini giyiyorlardı.
Taksim civarındaki otellerde ağırlandılar.
Pera Palas'ta irtibat ofisi kurulmuştu.
İstanbul'u gezebilmeleri için özel otobüsler tahsis edilmişti.
Her akşamüstü Dolmabahçe'de çay saati vardı.
Öğle yemeklerini Beylerbeyi Sarayı'nda yiyorlardı.
Ülke bayraklarıyla donatılmış özel vapur hazırlanmıştı.
Bu vapurla Boğaz'da dolaşıyorlardı.

TBMM'de özel kanun çıkarıldı.
Nobel ödülünü kazanan ilk kadın, Marie Curie…
Nobel ödüllü Norveçli yazar Sigrid Undset…
Nobel ödüllü Amerikalı toplumsal reformcu Jane Addams…
Nobel ödüllü İtalyan yazar Grazia Deledda…
Nobel ödüllü İsveçli yazar Selma Lagerlöf…
Nobel ödüllü Avusturyalı yazar Bertha von Suttner…
Nobel ödüllü Fransız biliminsanı Irene Joliot Curie…
Bu efsane kadınların fotoğraflarıyla, Uluslararası Kadınlar Birliği'nin logosunu kullanarak “Uluslararası Kadınlar Kongresi anma pulları” basıldı. Hem de 1.5 milyon adet basıldı.

Çağdaş Türkiye'nin müthiş tanıtımı olmuştu. ABD'den Avustralya'ya Mısır'dan Finlandiya'ya, dünya gazetelerinde geniş yer buldu.
Yunan gazetelerinde mesela, hem şaşkınlık, hem kıskançlık, hem de büyük saygı vardı… Akropolis gazetesinin başyazısında şunlar yazıyordu: “Kim tahmin edebilirdi? 15 yıl evvel kime söyleseler kim inanırdı? Harem hayatının yanına yaklaşılması bile yasak olan mahpus kadını, Türk kadını, bugün dünyanın feministlik tacını tutuyor.”

Kongre tamamlandı.
Dünya Kadınlar Birliği heyeti Ankara'ya gitti.
Mustafa Kemal, Çankaya Köşkü'nde kapıda karşıladı.
Dünya kadınlarına hitaben şu tarihi konuşmayı yaptı:
“Lütfedip Türkiye'ye geldiğiniz için, uluslararası kongrenizi İstanbul'da düzenlemeyi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.
Türk kadını hiçbir alanda erkeklerden geri kalmayacak.
Türk kadını hiçbir alanda Avrupalı kadınlardan geri kalmayacak.
Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye kabiliyetlidir.
Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, kılık kıyafette başarıdan çok, bilgiyle, kültürle, gerçek faziletle süslenip, donanmaktır.
Türk kadını, dünya kadınlarıyla el ele vererek, dünya barışı için, dünya huzuru için çalışacak, buna emin olabilirsiniz.”

Ve bunlardan teee 84 sene sonra, 2019…

Asrın liderimiz, kadınları hedef haline getiriyor, kadın rakibi Meral Akşener'i hapisle tehdit ediyor, Dünya Kadınlar Günü'nde yürüyüş yapan feministlerin ezana saldırdığını filan söylüyor.

Çünkü aslına bakarsanız…
Sıkıntı ne siyasettir, ne de dindir.
Sıkıntı, biat toplumunun bağımsız ruhlu kadınları'dır.
Boynunu bükmeyen, bileği bükülemeyen özgür kadın'dır, sıkıntı.

Bugün zorla dayatılmaya çalışılan asrın liderimizin Türkiyesi… Türkiye'nin bir asır gerisindedir!


Etiketler
Feminist Yürüyüşü 8 mart 2019 Yılmaz Özdil